Bu eser, bir hükümdarın şahsında, bir imparatorluğun analizidir.

Tarih üzerine dinlenilen masallar, sadece insanları değil, toplumları da uyutur. Tarihin karanlık koridorlarında nice cevherler gizlidir ki yalancı satıcılar tarafından birer çöp, birer gulyabani gibi yansıtılırlar. Geçmiş, tüm ihtişamıyla asırlar ötesinde arz-ı endam ederken, o geçmişe şaşı gözlerle bakanlar, hiç şüphesiz asrın endam aynasında kaybolup giderler.

Bugüne kadar nice masallar dinlediniz değil mi?
* Osmanlı zamanı yakalayamadı,
* Osmanlı kendini çağdaş medeniyetten soyutladı,
* Osmanlı dünyaya ayak uyduramadı vs, vs...

Bilim, teknoloji ve küresel vizyon gibi konular hep aksiyle anlatıldı, zıddıyla yansıtıldı. O halde gelin bir de tarih denilen o endam aynasına bu cepheden bakın; Projeler Sultanı Abdülhamid Han'ın 33 yıllık saltanat sayfasından...

Ve son sayfayı çevirdiğinizde de şu soruyu sorun kendinize; Osmanlı'yı yıkılışa götüren geri kalmışlık ve cehalet miydi, yoksa sömürgeci iştahla birleşen dâhili ihanet mi? Bu eser, bir hükümdarın şahsında, bir imparatorluğun analizidir.