Mesnevî, Mevlânâ’nın hayata ve insana dair hikâyeleri gönül diliyle yazıya aktardığı büyük eseridir. Bu hikâyelerinde başta Peygamber Efendimiz (s.a.s.) olmak üzere birçok peygamberin hayatına dair konuları ve tarihten seçtiği meşhur isimleri anlatan Mevlânâ, Doğu edebiyatlarındaki birçok yazarın yaptığı gibi eserini tesirli kılmak için birbirinden ilginç temsilî hikâyelere ve unsurlara da yer vermiştir.
Bu çalışmada, her yaştan insana hayatı, iyiliği, kötülükten uzak durmayı, ahlâkı, sevgiyi ve erdemli
Hiciv
“Ey Hevâyî buz-hâne şâirlerine es-salâ
Bir zemîn-i tâzemiz vardır nazîre isteriz”
Hevâyî
“Kusurları çarpıtan, yanlışları abartan bir lunapark aynasıdır hiciv. Heccavlar ise, dilinden ve kaleminden sultanların bile ürktüğü söz canbazlarıdır. Elinizdeki kitap, işte böyle bir kalemşörün ince kıyım doğradıklarıdır; dikkatli tutulsun.”
Dizi Editörü M. Kayahan Özgül
“Hevâyî, klasik Türk şiirinde hezel üslubunun önemli temsilcilerindendir. (...) Şairin kullandığı ve ‘uçarı’ anlamına gelen Hevâyî mahlas
Hiciv “İntikâm almaz isem hicv ile ben de ondan Şâiriyyet bana her veçhile bühtân olsun” Nef’î “Kusurları çarpıtan, yanlışları abartan bir lunapark aynasıdır hiciv. Heccavlar ise, dilinden ve kaleminden sultanların bile ürktüğü söz canbazlarıdır. Elinizdeki kitap, işte böyle bir kalemşörün ince kıyım doğradıklarıdır; dikkatli tutulsun.” M. Kayahan Özgül Dizi Editörü “Bu kitap, Sihâm-ı Kazâ’nın -tam metni olmasa da- şimdilik sansürsüz ve anlaşılır en geniş seçkisidir.” Halil Çeltik Hazırlayan Hiciv topluml
Sirkat çoğalıp lafz-ı sadakat modalandı
Namus tamam oldu hamiyyet yeni çıktı
Sadıkları tahkir ile red kaide oldu
Hırsızlara ikram u inayet yeni çıktı
Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi
Hainlere amma ki riayet yeni çıktı
İsnad-ı taassub olunur merd-i gayüra
Dinsizlere tevcih-i reviyyet yeni çıktı
İslam imiş devlete pa-bend-i terakki
Evvel yoğ idi işbu rivayet yeni çıktı
Milliyyeti nisyanederek her işimizde
Efkar-ı frenge tebaiyyet yeni çıktı
Eyvah bu baziçede bizler yine yandık
Zira ki zi
Her gece kandil dedi biri
Her gece kandil
Ve hasrete daha çok var.
Neyi duymaktayız biz?
Dün oturduğumuz avluda
Siyah olan gül
Bugün açmış ruhunu
Ve bir şey göstermektedir.
Sular bir şey göstermektedir
Kuşların gülleri geçip kokan nefesi
Sesi
Senin soluğun olmaktadır hâlâ.
Buradaki her günahı temizledi
Senin güllere bakman.
Senin isteğin göğün katında tartıldı.
Bir melekten söz ederken
Şehir çok siyah.
Budur meleği yükselten belki de dedim
Meleği yükselten ve kanatlarını kelimelere açan
Şehrin siyah oluşudu
Bu kitap günümüz insanının Fuzuli, Baki, Nedim gibi şairlerin eserlerini kolayca okuyup anlayabilmesi amacıyla hazırlandı. Bu şiiri vücuda getiren 650 civarında divan ve mesnevinin yaklaşık 1.500.000 beyti taranıp eski edebiyatın nirengi noktaları madde başları haline getirilerek zengin örneklerle izah edildi. Osmanlı Şiiri Kılavuzu'ndaki madde başlıkları, bugün yanlış bir adlandırmayla daha çok "Divan Şiiri" diye bilinen edebiyatın temel kavramlarını örnekleriyle açıklıyor. Kılavuzu kullananların ellerine
Yayan dolaşırım,
Mütenekkiren seyahat ederim.
Oktay Rifat'la Melih Cevdet'tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem,
Edebiyat tarihçisi bulsun.
Modern şiire güncel bir ifade kazandırmak için yola çıkan, bir kırılım niteliğindeki Garip akımının kurucusu, bir garip Orhan Veli. Süleyman Efendilerin, Yüksekkaldırım'daki Melâhatlerin, her gece şehrin sakinleri uyanmadan gökyüzünü boyayan Dalgacı Mahmutların "mısra-ı meşhurunun mübdii", bir garip Orhan Veli. "Cep delik cepk
XIV. ve XV. yüzyıllarda yaşayan Tokatlı Melîhî, klasik şiir geleneği etkisinde yetişmiş ve bu geleneğe uygun şiirler kaleme almıştır. Şiirlerinde rindane bir tavır takınan şair, dünya ve ahiret kaygısından uzak, açgözlü olmayıp azla yetinmeyi bilen, insana ve insanî değerlere önem veren, riyakârlıktan uzak durup güzel sevebilen, şaraptan ve işret meclislerinden hoşlanan, özü sözü bir kimse olarak dikkati çeker. O, şiirlerinde rindane ve âşıkane bir üslûp takındığı gibi, dinî ve tasavvufî remizlere de yer ve
N. Ziya Bakırcıoğlu'nun 30 yılı aşkın bir emeğin mahsulü olan Şah Beyitler kitabı, altı yüz yıldan fazla devam etmiş muazzam bir kültür ve edebiyat birikiminin ardından duyulan bir hasretin ifadesidir. Divan şiiri bizim klâsik şiirimizdir. Ve bütün klâsik sanat geleneklerinde olduğu gibi ruhu, zevki, idraki besleyen bir hazinedir. Divan şiirinden zevk almak isteyen insan çok ufak bir gayretle bu şiirin diline vâkıf olabilir. Ama şiire vâkıf olabilir mi? Bu, o kadar basit değil. Şiire vâkıf olmak için şiire
Köye zamansız gelmiş mavi boncuk bir ölüm
Bulaşır kemiksiz geceye çıkıp masaldan
Yine taş edecek kış rüyalarını ocak ayazı
Sahipsiz kendi başına kalmış çiğ sözcükler
Sanırsın bir harami dalmış kelamın evine
Yollarda kalmıştır baharın çalışkan bakıcısı
Uçurum kenarında küheylan eğiten bir adam
Bir adım gerisi zemheri berisi bir tas baldıran
Gecenin kıyısında biriken bir yere tutunamayan
Esrik bir rüyanın içine düşer kayalar kara çalılar
Masallarla süslü sözcükler açar dilinde
Odadan odaya dolanır delişmen ka
Şeyh Galib (1757-1799): Sadece 23 yaşında "tertib ettiği" Divan ının (1780) yanı sıra iki yıl sonra yazdığı Hüsn ü Aşk (İyilik ve Aşk) adlı mesnevisiyle de Dîvan Edebiyatı nın son büyük ustası olarak adlandırılan 18. yüzyıl şairidir.
Galib in, yaklaşımıyla Dîvan Edebiyatı nın daralan ufkunu açtığı kabul edilen Hüsn ü Aşk ı, Gölpınarlı nın çeviri, günümüz diline aktarım, açımlama ve Galib in el yazısı ile zenginleştirdiği çalışmasının (1968) ilk yayımlanışından 38 yıl sonra, Galib in doğumunun 250. Yılı ari
Yüzüme karşı kapanmış bütün kapılar
Yüzümüze de karşı kapanmış bütün kapılar
İniyor kapı çıkıyor kapı
Adımız bir yabancının cebinden çıkıyor
İniyor kapı çıkıyor kapı
O yabancıyı biz nasıl tanıyalım
Yüzüme kapanıyor bütün kapılar
Kapılar bütün kapanıyor yüzüme de karşı
Denizler mürekkep oluyor
Ağaçlar kalem
İniyor kapı çıkıyor kapı
Hepsi yüzümüze kapanıyor
Lokman'ın bir adet ömrü var
Onu yaşayamıyor.
Bâkî (1526-1600): Şiirlerinde Bâkî mahlasını kullanan şairin asıl adı Mahmud Abdülbâkî'dir, "şairler sultanı" olarak anılır. Osmanlı İmparatorluğu bürokrat ve şairlerinin XVI. yüzyılda en önde gelenidir. Kanunî'yi saltanatı süresince en çok memnun eden işlerden biri Bâkî gibi bir kabiliyeti keşfetmiş olmasıydı. Bâkî, Ziya Paşa'nın Harabat'ında ilk yenilikçi olarak nitelendirilir, Muallim Naci'ye göre milletin lisan muallimi, Recaizade'nin şiir terazisinde Osmanlı şuarâsının Hafız-ı Şirazî'si, Tanpınar'ın gö
"Hızır Paşa bizi berdar etmeden,
Açılın kapılar Şah'a gidelim,
Siyaset günleri gelip çatmadan,
Açılın kapılar Şah'a gidelim.
Bunda bilmeyeni bildirirler mi
Eli bağlı namaz kıldırırlar mı
Yoksa Şah diyeni öldürürler mi
Açılın kapılar Şah'a gidelim.
Aslımız Muhammet kıyman cellatlar
Üstümüzde bite davacı otlar
Ölüm Allah emri ya eziyetler
Açılın kapılar Şah'a gidelim. ..."
Pir Sultan Abdal
Bir çığlık olsa gerek
Mavi bir pencereden seken
Köpük içindeki denize vuran
Bir ışık
Anlık ışığı
Fenerin
Adını veren
Karanlığa
Bir ben
Bir sen
Bir o
Her seferinde birimiz-
Kaynağından
Bir kez ayrılan ve dönmeyen
Köpüklü karanlık dalgalara
Gökyüzünün ve yıldızların
Ne kadar uzak olduğunu gösteren
Fırtınaya tutulmuş martı yavrusunun
Gözlerindeki anlık parıltı...
Oynanan
Göstermelik bir son oyunuydu
Aldandın
Ağır taşlar verdik
Ve ay seni bulduğunda
Yani ki kanıtladığında kendini
Ben
Müthiş bir başlık atacağım
Şiirime
Sevgili gecem diye
İlhami Çiçek şiiri yıllar sonar yeniden, Türkçenin derinliklerinden çıkarak okuyucusuyla buluşuyor!
"İşte bu vakit kolu kanadı kırılıyor günün bir halk, şarkısını gömerken toprağa.
Çırpınıyor avucumun içinde göğsünü yırtıp arzın o milyon sesli mızıkası.
Kıyamet gibi hep ölü çocuklarla tanışmaktan korkuyor oğlum gözlerini kapatıp.
Ki duruyor her yerde rengârenk, cıvıl cıvıl eliyle koymuş gibi bir ölüm atlası."
Mevlânâ Celaleddin Rumî (1207-1273): Yapıtlarının bütünü düşünüldüğünde yalnız 13. yüzyılın en büyük tasavvuf şairlerinden biri değil, dünya şiirinin de en önemli adlarındandır. T. İş Bankası Kültür Yayınları, içinde bulunduğumuz 2007 yılında, doğumunun 800. yılı UNESCOnun girişimiyle bütün dünyada "Mevlânâ Yılı" olarak kutlanacak şairin 107 rubaisini Hasan Âli Yücelin çevirileriyle kendi dizisinde okura sunuyor.
Hasan Âli Yücel (1897- 1961); Klasiklerden Köy Enstitülerine,1938 sonundan 1946 Ağustosuna dek
İslam dininin dört büyük mezhep imamlarından olan İmam Şafînin bu eseri onun şairliğini öne çıkarıyor. A. Ali Uralın yoğun ve titiz araştırmalarıyla derlediği ve şair gözüyle tercüme ettiği eser; İmam Şafînin erdemli kişiliğini, hayata bakışını, zekâsını ve salt insan tarafını gözler önüne seriyor.
***
Denedim insanını dünyanın
Sabah sabah
Cimrilikle dolu deriler yürüyordu
Başka bir şey göremedim
Sonra
Kanaat kınından bir kılıç çektim
Keskin tarafıyla onlardan
Ümitlerimi kestim
***
Toplam 70 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.