Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 68 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Ksenophanes şair ve filozof kimliğiyle 21. yüzyılın insanını sadece evrenin ve insanın varoluşunu düşünmeye ve sorgulamaya değil, aynı zamanda bizzat toplumun içinde yanlış bildiğimizi yüksek sesle eleştirmeye de çağırıyor. Hiç kuşku yok ki bu, bugünün yanlış inanç ve âdetlerinden sıyrılacak olan yarınki kuşaklarda da yankı bulacak bir çağrıdır. Bu çalışma MÖ 6. yüzyılda yaşayan Ksenophanes’in hayatı ve düşünceleriyle ilgili antik literatürdeki en eski kaynaklar olan fragmanlarının Eski Yunanca ve Latinc
“Kelimeler dolu tabancalardır.” Geçtiğimiz yüzyılın en etkin filozoflarından Jean-Paul Sartre, on dokuzuncu yüzyılın başından itibaren işaretleri görülen varoluşçu eğilimin de kuramsal öncüsü kabul edilir. Sartre bu öncü felsefi konumunun yanında, aktivist tavrı, özel yaşamı, çocukluk hatıraları, tuhaf korkuları ve meraklarıyla da ilgiye değerdir. İki dünya savaşının tam ortasında, entelektüel bir merkez olan Paris’te kendi varlığını mükemmelen inşa eden bu filozof; bizim kendilik inşamıza, özgürleşme harek
Tükendi
Bu kitap Timaios’un çevirisini içerir ve çevirinin aralarına, ortaya çıktıkça, her bir yorumlama sorununu tartışan birer şerh serpiştirilmiştir. Cornford’un öncelikli amacı, Platon’un sözlerini mümkün olduğunca aslına yakın çevirmek olmuştur. Ancak Cornford’un kendi ifadesiyle, Platon’un haşmetli şiirsel üslubunu yeniden üretmeye çalışan herkes başarısızlıkla yüzleşmeye mahkûmdur. Ona göre, buna anlamı bozma riski de eşlik eder. Cornford’un yorumları, okuyucuya uzun ve karmaşık bir argüman boyunca rehberlik
“O insanların nesneleri gerçek halleriyle görmek ve onların arasındaki bağları fark edebilmek için gözlerini açmaları yeterlidir ve bunu yaparken acı verici düzenlemeler yapmaları, hataların kaynaklarını dikkatle gözlemlemeleri gerekir. O insanların bize katkıları budur. Güzel bir insanın aklındaki resmi bizim gözlerimizin önüne sermesi onu yormaz ama bunun bize olan yararı ne muhteşemdir!” Temsilci Adamlar: Yedi Öğreti eserinde Ralph Waldo Emerson bizlere tarihten yedi dev figürün sahip oldukları ke
Tükendi
“Zenginliğin erdemi ılımlılık, güçlüğün erdemi ise ahlak kuralları içinde daha kahramanca bir erdem olan tahammüldür. Zenginlik Eski Ahit’in bir lütfudur, güçlük ise Tanrı’nın lütfunun bir göstergesini, muazzam bir rahmeti taşıyan Yeni olanın. Yine de Eski Ahit’te bile Davut’un arpını dinlerseniz, cenaze arabasına benzer pek çok sesi ilahiler olarak duyarsınız, Kutsal Ruhun kalemi Süleyman’ın saadetinden ziyade Eyüp’ün kederlerini tasvir etmeye çabalamıştır. Zenginlik pek çok korku ve nefret, güçlük ise kon
Tükendi
“Yeni bilgi” nedir? Bilginin “yeni” sıfatını alması için yenilenebilir olması mı gerekir? Dünya tarihinde bir dönüm noktası olan Bilim Devrimi’nin önünü açarak halk sathında yankı bulan bu yeni bilginin yayılma ortamları nelerdir? Bilgi nasıl kamusallaşır? Nihal Fırat Özdemir, Yeni Bilginin Dolaşım Araçları: 17 Yüzyılda İngiltere’de Yeni Bilginin Kamusallaşması’nda “bilgi felsefesi” izleğiyle Orta Çağ’dan sonra ilmî, dinî, siyasî, iktisadî ve kültürel perspektifi değişen Avrupa’nın dönüşümünü ele alıyor. Bu
sonsuz olan mutlak âlem ile sonlu olan bireyin edimi (fiil), tinsel bir edimdir. Bunu ancak iman şövalyesi gerçekleştirebilir. Etik kategoride birey ‘trajik kahraman' iken; iman hamlesini gerçekleştiren birey artık bir iman şövalyesidir. Çünkü o, İbrahim gibi en sevdiği şeyden feragat edecek kadar cesurdur. Dünyevi olarak sınanabileceği en korkunç ödevle karşı karşıyadır. Bu ödev; "Korku ve titremedir". Kierkegaard'ın iman şövalyesi olarak tanımlamasında bir anlam bütünlüğünü görüyoruz: Şövalye cesareti çağ
Yunan kültürünün aydınlanma üzerine etkisi ve estetik kuramına Nietzsche'nin bakışı.
Jean - Jacques Rousseau (1712 - 1778) : Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev'den Emile'e, insanlar Arasında Eşitsizliğin Kaynağı'ndan İtiraflar'a, insanlık tarihinde çığır açan Aydınlanma düşüncesinin en önemli Romantik düşünür - Yazarıdır. Bilimler ve Sanatlar Üstüne Söylev (1750) ise, Rousseau'yu Fransa'ya ve dünyaya tanıtan kitap olmuştur.
Michel Foucault, Magritte'in tedirgin edici resimlerinden birkaçına aklını takmıştı. Hem bu resimlerle, hem de ressamla uzun uzun söyleşti, uzun uzun düşündü ve kısaca, ama sıkıştırılmış barut gibi, okurun zihnini patlatmaya aday bir kitapla çıkageldi. Gördüğümüz, gördüğümüz müdür? Bu bir pipodur. Mudur?
Tükendi
Ruh sağlığı alanında lisans ve lisansüstü düzeyde farklı programlarda yer alan "kişilik kuramları" dersi için ana kaynak olarak kullanılabilecek şekilde tasarlanmış olan bu kitapta 17 bölüm yer almaktadır. Giriş bölümleri dışında yer alan 15 bölümde kişiliğe ilişkin açıklamaları ile dikkat çeken 24 kuramcı ve bu kuramcılar tarafından öne sürülen 19 kuram ele alınmıştır. Ele alınan kuramlar anlatılırken kuramın insan doğasına bakışı, kişiliğin yapısına dair görüşleri ve kişiliğin gelişimine ilişkin açıklamal
Tükendi
Batı felsefesinin doğum yeri kabul edilen Miletos okulunun üç temsilcisinden kalan Fragmanlar ilk kez Türkçede: Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes'in hem kişilikleri, hem doktrinleri, hem alımlanmaları. Fragmanları tematik haliyle gösteren bu kitap, Platon'dan günümüze adı sıkça geçen ama kim oldukları ve felsefeye katkıları tam olarak bilinmeyen bu filozofları kopuk ve gizemli kişilikler olmaktan çıkarıyor ve bağlamları içinde sunuyor.
Tükendi
Sanatın ölümü, sanatın eserin somut boyutuna erişememesinden kaynaklanıyorsa, o zaman çağımızda sanatın krizi, aslında, şiirin, poiesis'in krizidir. Poiesis, şiir, burada diğer sanatlar arasında bir sanat anlamına gelmez, insanın yapıp etmesinin, üretime yönelik iş görmenin adıdır. Sanatsal yapıp etme, bunun ayrıcalıklı bir örneğinden ibaret olup bugün dünya çapında gücünü teknoloji ve sanayi üretimi yoluyla sergiliyor gibidir. Burada sanatın yazgısı hakkındaki soru, bütün insani poiesis alanının, bir bütün
Ockhamlı'ya göre; Teoloji bir bilim değildir. Çünkü bilim, "kesinlik" içermeyen ihtimalli hesaplar peşindedir. Bilimin nesnesi, "şimdi ve şurada" bulunan şeylerdir. Nesnelere ait kavramlar, bu âlemde soyut ve sezgisel bilgisine sahip olduğumuz duyumlardan elde edilir. Bu şeylere ait tümeller, cevher (töz) değildirler. İnsan zihni, eşyaya ait kavramları, birbirine benzerliklerinden dolayı, "ortak isimler" altında toplar. Ayrıca ahlakın ve inancın kaynağı vahyin kendisidir. Tanrı'nın sıfatları da vahiyle ifa
Geleneksel din, ahlak ve felsefe anlayışlarını kendine özgü yoğun ve çarpıcı bir dille eleştiren Nietzsche, "Putların Alacakaranlığı" adlı eserinde insanı kavrayışı Apolloncu ve Dionysosçu karşıt kavramlar ile ayırt ederken Sokrates'ten Kant'a kadar pek çok ünlü düşünürü çöküş-tipleri olarak nitelendirir. Bu eser Nietzsche'nin Hasan Âli Yücel Klasikler Dizisi'nde bütün eserleri bağlamında yayımlanan üçüncü kitabıdır.
Her zaman farkında olmasak da, düşüncelerimizin, kanaatlerimizin, hatta değerlerimizin hemen hemen tamamı, düşünce tarihini oluşturan büyük dünya görüşleri içerisinde bir yerlere oturur. Felsefe olmadan yaşadığımız dünyayla ilgili anlayışımızın eksik kalmasının nedeni budur. Düşünce geleneğinin büyük yapıtlarını tanımak, kendine ve başkalarına yönelik zekâ ve anlayış kazandırmanın ötesinde, daha iyi ve özgür yaşamaya da yardımcı olur. Belki bunlardan da önemlisi, felsefede, hayatı felç eden korkuları yenmey
Tükendi
Aydınlanma Felsefesi gerçekten 'karmaşık' bir konu, çünkü bu felsefeyi oluşturanlar ayrı dilleri konuşan, ayrı felsefî gelenekleri ve toplumsal formasyonları olan insanlar; net, çünkü Aydınlanma Felsefesi, felsefe ve düşünce tarihinde ilk kez felsefe dışından ölçütler ve kavramlar getirilerek, deyim yerindeyse felsefeye pratik bir müdahalede bulunarak oluşturulmuş bir birikimi ifade ediyor." Aydınlanma, genel itibarıyla "tek bir kafanın" ürünüymüş gibi algılanır. Ancak, bir eğilim olarak aydınlanma çeşitli
Tükendi
Herkes tıpkı kendi derisi­nin altındaki g'ibi, kendi bi­lincinin içindedir ve doğru­dan yalnız kendi bilincinin içinde yaşar; Bu nedenle ona dışarıdan yardım edile­mez." Schopenhauer'ın felsefesi tüm yaşamımızın daha iyi olabileceği görüşünden yola çıkıyor. Madem bir kez dün­yaya geldik, ömrümüzün yıllarıyla başa çıkmamız gerekiyor. Önerileri çabuk hazları yeriyor, ama büyük çaba göstererek buna kat­lanana da entelektüel mut­luluk vaat ediyor. Düşünce tarzının karamsar ve alaycı havasına katlanmak kolay d
Batı felsefe geleneğinin temelini oluşturan antikçağ felsefesi, ilk filozof kabul edilen Miletoslu Thalesle başlayıp Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne değin sürer. Yaklaşık 1000 yıllık bir dönemi kapsayan bu süreç doğa araştırmalarıyla felsefi düşünmeyi başlatan ilk filozoflardan felsefe­nin seyrini insana yönelten Sokrates'e. temel taşlarını döşeyen Platon ve Aristotelese, Yonan kültürünü Hindistan'daki Indos kıyılarına kadar yayan Büyük İskenderin yel açtığı kültür iklimin­de insan hayatına yeni bir yön ver
Hayatımın talihi, belki de benzersizliği, tamamen kaderdir. Bilmece şeklinde söyleyeyim, ben babamla birlikte zaten ölmüşüm, ama annemle beraber yaşıyorum, yaşlanıyorum. Bu çifte köken, yaşam merdiveninin bu en üst ve en alt basamaklarından geliş, hem décadent, hem de başlangıç oluş, (beni belki herkesten ayıran çekimserliğimi, yaşam sorununun bütünü önünde tarafsızlığımı açıklarsa işte bunlar açıklar. Doğuş ve çöküş belirtilerinin ince kokusunu benden iyi alan çıkmamıştır, bu konu üzerine en eşsiz öğretmen
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 68 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1