Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 45 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Sir Anthony Kenny’nin ilgi çekici Batı felsefesinin yeni tarihi şimdi de modern çağa geliyor. Modern Felsefenin Yükselişi, 16 yüzyılın başlarından 19 yüzyılın erken evrelerine dek modern düşünceyi şekillendiren büyük düşüncelerin ve entelektüel sistemlerin ortaya çıkışının büyüleyici öyküsünü içeriyor. Karşılaştığımız büyük zihinlerin arasında genel olarak modern felsefenin kurucusu kabul edilen René Descartes; büyük İngiliz filozofları Hobbes, Locke ve Hume; Spinoza, Liebniz ve Hegel gibi kıta düşünürl
Tükendi
Boşluklar, toplumsal, siyasal veya kültürel alanlarda çok farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Yeni ve daha özgür yaşamlar için açık alanlar olarak boşluklar keyfî şekillerde doldurulduğunda çeşitli aşırılık biçimlerine neden olabilir. Boşlukları dolduran kişi, topluluk ya da kurumlar, belirli bir akıl, yapısal zorunluluk, etik sorumluluk veya sınıfsal kimlikten uzak davrandığında türlü adaletsizliklere neden olabilirler. Bu durumda belli bir zümrenin keyfîliği başka keyif biçimlerini yok eder; aşırılık, top
Tükendi
Benzeri sorularla aydınlatılmaya çalışılan Modernlik, postmodern zamanların gündemini oluşturmaya devam ediyor; tartışmalar, kendisini akılcı, evrenselci ve bütünselleştirici olarak nitelendiren Modernlik üzerinde odaklanıyor. Tülin Bumin, bu çalışmasında günümüzde Akıl, Doğa, Özne, Nesne gibi kavramları yapıbozuma uğratan Modernliği, Cogitonun kurucusu olarak tanınan Descartestan ve tam da onun kartezyen söyleminden ayrılan Spinozadan yola çıkarak irdeliyor, bu iki filozofun örneğinde Modernliğin kendi bün
Tükendi
Sibel Bozdoğan´ın ilk kez Washington University Press´ten yayımlanan kitabı şimdi Tuncay Birkan´ın çevirisiyle Türkçe´de. Türkiye´nin siyasi ve entelektüel seçkinleri, 1923´te Türkiye Cumhuriyetinin ilanıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğunun enkazından her yönüyle modern, laik, Avrupalı bir ulus-devlet yaratmaya giriştiler. Bu deneyin birçok kamusal ifadesinden biri de, modernleşme programının hem görünür bir simgesi hem de etkin bir aracı olarak modern mimarinin ithal edilmesiydi. O dönemde hâkim d
Tükendi
"Post"lu tamlamalar son yirmi beş yıllık dönemde dünyanın entellektüel gündemine büyük bir ağırlıkla girdiler; bu kavramlar üzerine oturan tartışmalar olağanüstü popülarite kazandı. Postmodernizmin özellikle yerleşik ve egemen bilim anlayışını sorgulaması, hatta daha da ileri giderek doğruluk temsili iddiasında bulunacak bir bilim anlayışının olanaksızlığını öne sürmesi, şiddetli tepki ve karşı çıkışlara neden oldu. İnsanı, toplumu ve toplumun tarihini teleolojik bir çerçevede açıklamaya yönelen ve böyle bi
Tükendi
Demokrasi, düşünce ve ifade özgürlüğü, dinsel hoşgörü, bireysel ve kolektif haklar, ırk ve cinsiyet eşitliği gibi değerler, BM İnsan Hakları Beyannamesinden bu yana bütün dünyadaki siyasi ve hukuki repertuara girmiş bulunuyor. Oysa günümüzde anayasaları şekillendiren bu ilkeler bir zamanlar kabul edilmesi hayli güç, radikal fikirlerdi! Tarihin bir yerinde köklü bir "zihin devrimi"nin yaşandığını hatırlatan dünyaca ünlü felsefe tarihçisi Jonathan Israel, Radikal Aydınlanma ve Modern Demokras
Tükendi
Eşitsizliğin artışı hemen hiçbir zaman ekonomik bir sorunun habercisinden öte bir durum olarak değerlendirilmez. Eşitsizliğin toplumun bütününe verebileceği zararların tartışıldığı görece nadir anlarda ise, vurgulanan çoğunlukla asayiş ve düzenin bundan ne yönde etkilenebileceğidir. Ancak bu sorunun bireylerin fiziksel ve ruhsal sağlığını, günlük yaşam kalitesini, siyasal yaşama katılımın gidişatını ve toplumu birleştiren bağların gücünü ne boyutta tehdit ettiği görmezden gelinir. Hatta ve hatta toplumun
Tükendi
İdealist, emindir; "ahlaki bir hayat içerisinde erdeme ulaştıran yolları bulmak zor değildir". Bedbin, ikircikli kalır; "ahlaki öğütler vermek kolay, ahlakı temellendirmek zordur". Fideist ise tereddüt kabul etmez; "ahlaki öğütler vermek zor, ahlakı temellendirmek imkânsızdır". Benliğin Kaynakları ahlak düşüncesini ben-idrakimize de kaynaklık eden ahlaki deneyimlerimizin zengin repertuarına açabilmeyi amaçlıyor. Taylor'ın kalkış noktası, modern ahlak felsefelerinin en etkili çizgilerinin, aslında zengin ahl
Modern düşüncede Descartes başta olmak üzere Spinoza ve Leibniz gibi düşünürler rasyonel teolojinin sözcülüğünü yaparken akıl hakikatleri ile iman hakikatlerinin uygunluğu'nu iddia etmişlerdir. Dahası onlar vahyin ve mucizenin geçerliliğini aklın temin edebileceğini ileri sürmüşlerdir. Hatta dini hakikatlere aklın zaten ulaşabileceğini söylemek suretiyle Tanrı'nın bilinebileceğini veya kanıtlanabileceğini ve bunda sadece aklın gerçekleştirebilceğini ifade etmişlerdir.
Tükendi
"Tarihin sonu", "ideolojilerin tükenişi", "evrensel değerlerin çöküşü" ve tüm bunlarla bağlantılı olarak düşünce ve sanat dünyasına iyice egemen olan "post-modernizm!" tartışmalarının asıl sorgulaması gereken bizzat "modernlik" değil midir? Günümüzün önde gelen toplumbilimcilerinden Alain Touraine, Modernliğin Eleştirisi'nde işte bunu yapıyor... Batı'da uzun süre bir yandan akıl utkusuyla, öte yandan da geleneklerin, inançların yıkımıyla özdeşleştirilen modernliği sorguluyor. Tarihsel çözümlemelerinden hare
Aydınlanma 18. yüzyılda tüm Avrupa ülkelerinde olduğu kadar Kuzey Amerika?da da derin izler bırakmış bir entellektüel değişim hareketiydi. İnsan düşüncesini o tarihe kadar topluma egemen olmuş, yerleşik önyargı, dogma ve savlarından kurtararak, özgür düşüncenin önünü açmayı hedeflemişti. Bu kapsamlı çalışmada Ulrich Im Holf, Aydınlanma Çağı düşüncelerinin kökenlerini ve gelişimini tanımlıyor; düşünce, siyaset ve toplumu, üzerindeki etkilerini araştırıyor. 18. yüzyıl Avrupa ve Amerika?da entellektüel, siyasa
Tükendi
Bağımlılık Okulu'nun kurucularından ünlü sosyal bilimci Samir Amin, modernitenin krizini, postmodernizmin ?kültürel özgünlükler" söylemini ve Avrupa-merkezci bakış açısının kısıtlarını, din ve demokrasi kavramları ekseninde sorguluyor. ?Kültüralizmlerin Eleştirisi" alt başlığını taşıyan Modernite, Demokrasi ve Din, bir yandan politik İslama, Arap dünyasına ve Ortadoğu'daki sosyal hareketlere, diğer yandan Hardt ve Negri'nin İmparatorluk ve Çokluk kitaplarının eleştirisine ve küreselleşmiş kapitalizme karşı
Tükendi
Günümüzde Postmodernizm ve İslam arasındaki ilişkinin ne türden bir ilişki olduğunu sormaya haklı olarak bizi yönlendiren bir çok nedenimiz vardır. Bu nedenlerin başında postmodernizme yönelik İslami çevrelerin yoğun ilgisinin yanında; belli tanımlarıyla postmodernizmin, aynı paralelde yükseliş içinde bulunan İslami canlanma hareketleriyle değişik düzeylerde cereyan eden temaslarıdır. Burada postmodernizmin, özellikle, ‘belli tanımlarıyla' diyoruz, çünkü gerçekten de postmodernizm denildiğindei artık yaygın
Toplumsal Araştırma Enstitüsü'nün bir düşünce akımı olarak ortaya çıkan Frankfurt Okulu, 1. Dünya Savaşı sonrasında önemli bir sosyal teori merkezi konumuna geldi. Üyelerinden Adorno, Horkheimer ve Marcuse, Frankfurt Okulu'nun genel yaklaşım biçimi olarak Eleştirel Kuram olarak adlandırılan Marksist Kuram'ı ortaya koydular. Eleştirel Kuram, sosyoloji, siyaset bilimi, kültür ve ideoloji alanlarında yapılan çalışmalarda etkili oldu. Başta Habermas olmak üzere son katılan üyelerinin yaptığı felsefi ve sosyoloj
Tükendi
Bu kitap esas olarak İlkçağ'dan 19. Yüzyıla kadar materyalizmin, materyalist diye bilinen veya adlandırılan filozofların materyalist tezleri, görüşleri, öğretilerinin tarihi bir sergilemesi ve açıklamasıdır. Ama materyalizme, materyalist tez ve görüşlere çeşitli rakip veya hasım cephelerdeb yapılan eleştiriler, hücumlar vesilesiyle aynı zamanda doğal olarak genel, evrensel bir felsefe tarihidir de. Lange'nin ilk cildin çeşitli bölümlerinde Sofistler, Sokrates, Platon ve Aristoteles'in düşüncelerinin eleştir
Girdabına kapıldığımız ulusaşırı kapitalizm çağını kavrayabilmek için başvurabileceğimiz söylenen postmodern düşünce tarzının birçok tuhaf ve çelişkili boyut barındırdığını seziyorduk... Bu tuhaflığın en belirgin öğesi, temelde Aydınlanmacı fikirlere yönelik eleştirilerden kaynaklanıyordu. Tüm bilimselcilik, temelcilik, evrenselcilik, totalite, özdeş-düşünme, özerk ve birleşik özne ve benzerlerine yönelik eleştiriler büyük ölçüde yabancısı olduğumuz terimlerle ya da pek tanımadığımız bir söylem tarzıyla dil
Tükendi
Kendimiz üzerinde düşünme, kendimizi değerlendirme ve anlama çabası avrupa'nın bizler için bir kuram niteliği taşıyan kendine özgü deneyiminin batı modernliğinin zihniyet perspektifinde kavranmasıyla mümkündür. Modernizm bir zihniyet analizine konu edildiğinde ne tür bir algılamaya denk düşmektedir, nasıl bir değişim izlemiştir, ne tür sorunlar yaratmaktadır ve geleceğe ilişkin neler ima etmektedir? Etyen mahçupyan, aydınlanma'dan başlayarak modernizmin günümüz dünyasındaki konumunu geçmişiyle birlikte değe
Tükendi
Montaigne, Aeneis'in VIII. Bölümündeki birkaç dize ile ilgili şunları söyler: "Venüs çıplak halde, Vergilius'ta olduğu gibi çok güzel, canlı ve heyecanlandırıcı değildir." (Denemeler, III, 5). Bu yaratma sürecinin kutsanması anlamındaki ifade "mimesis"in varacağı son noktada sanatkarın tanrıyı oynaması ile karşılık bulabilir. Giordano Bruno (1548-1600) yaratma gücünün tanrısal kaynaklarına sahip olan sanatçıyı "eski tanrı", "başka bir tür tanrı" sayacak kadar betimlemeyi abartır. Mimesis sadece yeniden ol
Minima Moralia, Adorno´nun başyapıtıdır. İlgilendiği bütün alanları bu kitapta -bazen birkaç sayfalık tek bir fragman içinde- bir araya getirmiştir: Felsefe, günlük yaşam, siyaset ve işçi hareketinin tarihi, edebiyat ve müzik, psikoloji, Faşizm, ırkçılık ve savaş. Bir polemik kitabı olarak da görülebilir: Bütün bu konuları, karşılarında eleştirel bir tutum aldığı düşünce sistemleriyle (örneğin varoluşçuluk veya psikanaliz) ve Heidegger gibi düşünürlerle kimi zaman açık kimi zaman örtük bir tartışma içinde i
Tükendi
Ulrich Beck'in başyapıtı olan Risk Toplumu, yirminci yüzyılın sonlarında Avrupa'dan çıkmış en etkili toplumsal analiz eserlerinden biri haline geldi ve ilk yayımlanışının ardından geçen yaklaşık otuz yıllık sürede büyük satış rakamlarına ulaştı. Hem disiplinler arasında hem de kamuoyunda yarattığı etki açısından, Habermas'ın Kamusallığın Yapısal Dönüşümü'yle karşılaştırılabilecek olan Risk Toplumu sosyoloji ve sosyal teori alanında bir klasiğe dönüşmüştür. Batılı sanayi toplumunun yer yer "Aydınlanma-sonra
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 45 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1