Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 242 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
"Kurtlukta düşeni yemek kanundur" korkusunu her an enselerinde hissederek yaşayan köşeye kıstırılmış, kendileriyle ve geçmişleriyle, içinde bulundukları zamanla hesaplaşan insanları anlatıyor Kemal Tahir, Kurt Kanunu?nda. Cumhuriyetin en bunalımlı dönemlerinden biri olarak değerlendirilen "İzmir Suikasti" olayına karışan ve karıştırılanların dramı olarak da okunabilecek roman, İttihatçılar arasındaki iktidar kavgasını ve tasfiye sürecini de acımasız bir yalınlıkla ve özeleştiriyle ortaya koyuyor. Esir Şehi
Tükendi
Sözü sihir kıvamına getirmek için, bir sarrafın altın işlerken gösterdiği titizlikle çalışan sanatçıların, insan ruhuna haz verecek eserleri hangi yollarla vücuda getirdiklerini anlayabilmek, söz ve anlam sanatlarının iyi bilinmesini gerektirir. Sözle sihir yapmak hususunda varılabilecek son mertebeye ulaşan kadim sanatkârların, kendilerine çizilen sınırlar içinde, orijinal hayaller ve söyleyişler elde ederken uğradıkları menzilleri konu alan bu çalışma, bilhassa eski şiir üzerine mesai sarf eden araştırmac
Tükendi
“Türk dil ve lehçelerinin Dünya ölçeğindeki ilk başyapıtı” XI. yüzyıl şairlerinden olan Yûsuf Hâs Hâcib'in, bugünkü Kırgızistan topraklarında bulunan Balasagun'da 1018 yılında doğduğu sanılıyor. Eseri Kutadğu Bilig'den edinilen bilgilere göre, iyi bir öğrenim görmüş, çağdaş bilimlerin yanı sıra Arapça, Farsça da öğrenmiş. Yûsuf Hâs Hâcib, Kutadğu Bilig'i Balasagun'da yazmaya başlamıştır. Balasagun'dan ayrılıp Doğu Karahanlı Devleti'nin başkenti olan Kaşgar'a gitmiştir. 1069'da tamamladığı yapıtını Hakan Buğ
Tükendi
Türklerde atasözlerinin toplandığı ilk derlemelerden biri literatürde Kitāb-ı Atalar adıyla tanınan eserdir. H. 885’te (M. 1480-1481) bir araya getirildiği mukaddimede kaydedilen fakat toplayıcısı bilinmeyen en eski atasözü derlemelerimizden Kitāb-ı Atalar’ın bugün için elde iki nüshası vardır: Süleymaniye [Fatih] nüshası ve Paris nüshası. Paris nüshasının başında diğer nüshada yer almayan sözi sözcüğü de bulunur. Bu nedenle elinizdeki kitabın adı Kitāb-ı Atalar [Sözi] olarak belirlenmiştir. Giriş, dil ince
Tükendi
15 yüzyılın büyük bilgin ve mutasavvıflarından olan Nureddin Abdurrahman Câmi, Baharistan adlı eserinde nükteli sözler, nasihatler, eğitici ve öğretici özellikleri kapsayan hoş hikâyeler sunuyor bizlere… Ayrıca Fars şairleri hakkında da değerli bilgiler barındıran bu renkli sunum, Baharistan’a bir solukta okunan kıymetli bir eser niteliğini kazandırıyor.
Tükendi
Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır. Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık k
Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır. Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık k
Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır. Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık k
Tükendi
Sözlük bir milletin hafızasıdır. Dil, kültür, medeniyet ve varlığının teminatıdır. Nesiller arasındaki en güçlü ve somut bağdır. Sözlüklerin kelime zenginliği, düşünecek olan ve düşünen insanların kelime dağarcığıdır. Bir lisanda yaşatılmak istenen otuz, kırk bin kelime ile ne kadar düşünüleceği ortadadır. Bilim insanı, ulemâ zengin kelime ortamında doğar. Bu sebeple sözlüklerin önemi açıktır. Elinizdeki sözlüğün tamamlanması için on yılı aşkın bir zamanda titizlikle, günbegün üstünde çalışılmıştır. Artık k
Bâkî’nin Eşʿâr-ı Müntahabesi, Şemseddîn Sâmî’nin Bâkî’den seçmiş olduğu şiirlerden meydana getirdiği bir seçkidir. Bâkî’nin enfes şiirlerinden bir demet sunan Şemseddîn Sâmî, bu eserinde her zaman olduğu gibi dil ve edebiyat alanında yetkinliğini ortaya koymaktadır. Şemseddîn Sâmî, sadece şiir seçmesi yapmamış, aynı zamanda seçmiş olduğu şiirlere noktalama işaretleri koymuş, şiirlerde yer alan ibarelerin kimi zaman anlamlarını vermiş, kimi zaman da eleştirisini yapmıştır. Gelin hep birlikte, Bâkî’nin şiirle
Tükendi
Divan Edebiyatı, bizim sadece edebiyat verimlerimizin ihtişamlı bir dönemi değil, kültür ve medeniyetimizin, toplum yapımızın, atalarımızın dinî, iktisadî ve gündelik hayatının da en dikkate değer, tarihî belgeleridir. O yüzden en az edebiyatçılarımız kadar ve belki de onlardan da daha fazla tarihçilerimiz, iktisatçılarımız ve sosyologlarımız tarafından özenle incelenmesi gerekir. Bu eserde muhteşem bir mazi bırakan atalarımızın destanı yankılanmaktadır.
Ey Rabbim! Emirler, yasaklar, âyetler ve verdiğin hükümler sayısınca, Kalplerde meydana gelen düşünce, vesvese ve ilhamlar sayısınca, Bütün hareketler, sükûnetler, nefesler ve varlıkların renkleri sayısınca, Seçtiğin, kendine yakın eylediğin ve en güzel kelamı indirdiğin resûle salât olsun. (Salavât Kasîdesi, IV) Şeyh Muhammed el-Hazîn (1819-1890), Gavs-ı A‘zam Şeyh Abdülkâdir-i Geylânî’nin soyundan, şerif oldukları da rivayet edilen bir şecereye sahiptir. Hz. Pîr Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin pergel metafo
"Şeyhi hakkında verilecek hükmü zaman vermiştir. Fakat "Şeyhi Divan’ını Tetkik" eserini yazan muallim uzun araştırmalar, uğraşmalar neticesinde Türk Edebiyatı Tarihine hayranlıklarla, takdirlerle karşılanacak yüksek kıymette bir eser kazandırmıştır. Bu, yalnız edebiyat meraklılarını en geniş mikyasta doyuracak bir tetebbu kitabı değil aynı zamanda eski ve yeni edebiyat alanlarında yapılacak tetkikler için pek yüksek ve zengin bir örnektir. Bu zor işi bu derece muvaffakiyetle başaran alim muharrire tebrikler
Tükendi
Tâceddîn-i Velî; Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Velî, seyr ü sülûkunu yönetiminde tamamladığı Şeyhi Azîz Mahmûd Hüdâyî, Niyazî-i Mısrî ve Eşrefoğlu Rumî çizgisinde gelişen tekke edebiyatının bir temsilcisidir. Tâceddîn-i Velî; yaşadığı dönem olan XVI. ve XVII. yüzyıllarda herkesin Arapça ve Farsça yazmaya özen gösterdiği bir ortamda, bu lisanlarda eser telif edecek kadar bilgi sahibi olduğu hâlde, Yunus Emre ve Aşık Paşa gibi şiirlerini sade Anadolu Türkçesi ile yazmayı tercih etmiştir. Tâceddîn-i Velî’nin ilâhî
Ali Şir Nevâyî; yaşadığı hayat, yazdığı eserlerin sayısı, bunların kültür tarihimizdeki yeri ve çeşitliliği, yetiştirdiği ve yetişmesine katkıda bulunduğu bilim ve sanat adamları, kurduğu yüzlerce hayır kurumu göz önüne alındığında yanına ikinci bir kişiyi koymakta zorlanacağımız önemli bir kişiliktir. Elinizde bulunan Nesâyimü’l-Mahabbe Min Şemâyimü’l-Fütüvve adlı eser, onun şeyhi ve dostu olan Molla Abdurrahman Camî’nin Farsça yazmış olduğu Nefehâtü’l-Üns Min Hadarâtü’l-Kuds adlı evliyalar tezkiresinin on
Mesnevi'nin çeviriden ve yer yer mana yoğunluğundan kaynaklanan güçlüklere rağmen anlaşılır ve zevk verici bir muhtevaya sahip olduğu şüphesizdir. Hikâyeleri, hikmet ve öğütleri okuyucunun günlük hayatını canlandırıcı ve öğretici bir derinlik taşımaktadır. Bu nedenle açıklamasız bir çevirinin, bunlara ulaşmada kolaylık sağlayacağı da söylenebilir. Doğumumun 800 yılını milletçe kutladığımız Mevlana Hazretlerinin, asırlardır gönüllerimizi suladığı mana pınarları bu yıl doyasıya gönüllerinize akacak. Mevlana A
Tükendi
Tâhirü'l-Mevlevî'nin Divan edebiyatı hakkındaki yazılarını bir araya getiren ve Divan Edebiyatı Yazıları / Birinci Kitap'ın devamı olan bu çalışma, yazarın çeşitli süreli yayınlardaki yazılarının derlenmesinin yanı sıra; yine onun Süleymaniye Kütüphanesi, Fethi Sezai Türkmen Koleksiyonu'nda kayıtlı defterlerindeki çeşitli şiir şerhlerini ihtiva etmektedir. Neler var bu kitapta? Edebî Bahisler kısmında: Gülşen-i Râz hakkında Rıza Tevfik'e yazdığı cevaplar, Ahsenü'l-Kasas'tan Birkaç Vak'a başlığıyla Molla Câm
Tükendi
Osmanlı padişahları arasında Divan sahibi şairler; Osmanlı şairleri arasında da Farsça Divanı olanlar çıkmıştır. Ancak Farsça Divanı olan tek Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'dir. Osmanlı tahtının dokuzuncu Padişahı, tarihe yön veren Yavuz bir cihangir olarak ülkesini üç kıtaya yayılmış bir cihan devleti yaparken üç Şark diliyle kültür alanında söz sahibi Selimî olarak şiirleriyle de cihana seslenmiştir. Uzmanlar, onun şiirini en ünlü İran şairlerinin şiirleriyle birlikte değerlendirmiş; İranlı şairler d
Tükendi
İnsanoğlu beşer olması hasebiyle Hz. Adem'den beri benzer bireysel ve toplumsal özellikler gösterir; zaafları, arzuları, korkuları, istekleri, çeldiricileri hemen hemen aynıdır. Bu istek ve davranışların, zaafların belki ismi değişir, kalıbı değişir, zamanı değişir ama esası değişmez. Toplumun ortak yaşamında görünür hale gelen zafiyetler ve buna bağlı olarak ortaya çıkan aksaklıklar sağduyulu birçok insanı konu üzerinde düşünmeye ve çözümler üretmeye sevk etmiştir. Eli kalem tutan bu kişiler, tecru
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 242 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1