Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 715 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Sinema ile toplumsal gruplar arasındaki etkileşim, önemli bir araştırma alanını oluşturuyor. Günümüzde televizyonun bir takım engellemelerine rağmen sinema yüzyıl boyunca en etkili iletişim, ifade ve eğlence aracı. Sinemanın insanların nasıl olduklarını ve nasıl olmaları gerektiğini imgeleyen özelliği var. Bu imge tasarımı, kültür dünyamızda hissettiklerimiz ve düşündüklerimizden oluşan bir tasarım. Ayrıca farklı özellikleriyle “zengin” bir araç olarak sinema pek çok sanat dalını da kapsar ve çoğu zaman pek
Tükendi
Cem Yılmaz’ın Karakomik filmleri sinemada ayrı bir kulvar açıyor. Türkiye’nin en komik adamı bizi kara kara düşündürüyor. İnsanlığın gelecekte kurgusal evrene hapsolacağı tartışılırken, Cem Yılmaz “Emanet” filmiyle gerçekle aramıza adeta kalın duvarlar ören internet ve televizyonun büyüsündeki insancıkları anlatıyor. Televizyondaki evlenme programında görüp âşık olduğu kızla yuva kurmayı hayal eden Birol’un boşluğuna indirilen bıçak darbesi her gün toplumun daha derinine saplanmaktadır. Yığınlar ise tıpkı B
Türkiye’yi güldüren adam, karakomik türündeki filmlerle izleyiciyle buluştu. Karakomik filmlerin ilk serisi “2 Arada” ve “Kaçamak”ın senaryosu ve Cem Yılmaz’ın notları elinizde tuttuğunuz kitapta yer alıyor. “Bazı filmlerim komiktir, bazıları değildir” diyen Cem Yılmaz’ın “2 Arada”, “Kaçamak”, “Emanet” ve “Deli” filmleri, “karakomik”; hayat gibi… “2 Arada” filminin başkarakteri Ayzek de kusurunu ortadan kaldırmak istiyor; hepimiz gibi… Ayzek’le ayna tutuyor Cem Yılmaz, kusurlarıyla yüzleşememiş oluşumuza. K
İçinde yaşadığımız süreçte filmler felsefi bir hal alırken, felsefe de filmsel bir hale gelmiştir. Bu metin savını desteklemek için filmlerin felsefi bir biçimde nasıl düşünüldüğünü ortaya koymak adına çok sayıda filmi analiz etmiştir. Filmler felsefi biçimde nasıl düşünür? Metin film biçiminde filmlerin nasıl düşündüğünün izini sürerek film felsefesinin örneklerini ortaya koymaktır. Filmlerle yapılan felsefe salt felsefeden daha iyi ya da daha kötü değildir ancak yeni bir felsefe yapma biçimidir. Deleuz
Bir Eisenstein bir asırda bir kere doğar. İnsan doğası, ruhsal gelişimde bir zirveye varır. Şaşırtıcı bir süratli dönüş alma aygıtıdır oluşan, eşsiz ve asla tekrarı olmayacak insanlığa bir deha eklendi. Eğer o adam bir sanatçıysa, onun yaratıcı dünyası onun zamanının hakiki dünyasında bir iz bırakır ve zamanın kendisine hükmeder: onun çağının bir bölümü onun sanatında yaşayacaktır. O bir ayna işlevi görmez: çağın ondaki yansımasının özelliği, yansıtıcı bir yüzeyden fazlasını uyandırır.
Tükendi
Popüler Sinema’nın Mitolojisi’ne eklediğimiz ikinci halka, geçen yüzyılın en kitlesel sanatsal dışavurum aracı olan yedinci sanatın suçla imtihanına bir bakış atma denemesidir. Olgunun doğuşundan 70’li yıllara kadar geçen dönemin masaya yatırılması anlamına gelen “Suç Filmleri”, türün bütün yapısal problemlerini, tasnif edilme sorunlarını, zaman içinde birbirinin içine giren, dağılan ve farklı isimlerle, bakış açılarıyla yeniden bir araya gelen tür / alt tür karmaşasını bünyesinde barındırmaktadır. “Western
Tükendi
Cengiz Aytmatov, Kaltay Muhammedcanov ile birlikte kaleme aldığı tiyatro oyunu Fuji-Yama’da “insan olma meselesi”ne dair güçlü ve sarsıcı sorular üzerine düşünmeye davet ediyor bizi. Adalet, hak, güven, sevgi ve dostluk gibi kavramların sorgulandığı Fuji-Yama ile hem kendileri hem de birbirleriyle yüzleşen bir arkadaş grubunun “insan” olmaya dair içsel arayışına ortak olurken Sabur’un vaktiyle dile getirdiği soruyu bir kez de biz soruyoruz kendimize: İnsan, nasıl bir insan olmalıdır?
İşten çıktınız, yorgun argın eve geldiniz. Koltuğun karşısında uyuklarken ne zamandır izlemeyi ertelediğiniz o filmi açtınız. Aslında öylesine bakıp geçecektiniz ama izlediniz son jeneriği görene dek ve uyudunuz. Gündelik döngünüzü tamamlayıp ertesi güne başladınız. Evet, şimdiye kadar her şey normal akışında ama otobüsle işe giderken neden dün akşam izlediğiniz filmdeki ana karakteri düşünüyorsunuz ki? Neden esas oğlanla bağ kurdunuz ve sonunda kazandığı için mutlusunuz? Beyninizde neler oluyor? Keşke e
Tükendi
İstanbul belki de dünyanın en fotojenik şehri. Yerli sinemacılar için de taşı toprağı altın bir şehir… Türk sinemasında başlangıcından bugüne kadar 7 bin civarında film yapıldı. Tamamı ya da kıyısından köşesinden bu filmlerin yüzde 80’i İstanbul’da geçti. İstanbul Sokaklarında, Boğaziçi Şarkısı, Sevmek Zamanı, Gurbet Kuşları, Üsküdar İskelesi, Aaah Güzel İstanbul, Beyoğlu’nun Arka Yakası, Adalardan Bir Yâr Gelir Bizlere, Görünmeyen Adam İstanbul’da, İstanbul Kan Ağlarken, Balatlı Arif, İstanbul Çiçekleri
Sinema Üzerine Konuşmalar birbirine benzemez iki sinema ustasının iki ayrı buluşmadaki sohbetlerini bir araya getiriyor. Sinema tarihine damgasını vurmuş Godard ile en iyi belgesel film Oscar ödüllü Ophüls yan yana gelince; Yeni Dalga, Godard’ın kült filmleri, Marcel Ophüls’ün Godard’ın da hayranlığını kazanmış babası, yönetmen Max Ophüls’ün kendine has kamera hareketleri, sinemanın tarihle ilişkisi, prodüksiyon maliyetleri, “auteur”ün ne olduğu, birlikte çekmeyi planlayıp çekemedikleri filmler gibi konular
Tükendi
Sevgili dostlarım, 2020 yılının sonbaharında İBB Meclisi’nde alınan bir kararla Kenter Tiyatrosu’nu sahiplenmiş ve daha uzun yıllar yaşatılması için şehir tiyatroları’na devretmiştik. Bundan dolayı çok mutluyum. Daha sonrasında birkaç kez tiyatroyu ziyaret etme fırsatı da buldum. Hatta son gelişimde tarih kokan sahnenin önünde otururken aklımdan şunları geçirmiştim: “Türk tiyatrosunun duayen sanatçılarının kurduğu tam 60 yıllık müthiş bir hikâyenin sesi yankılanıyor burada. Bunu bir kitapla taçlandırsak ne
Kıçımı bilgisayarın başındaki sandalyeye ilk koyduğum zamanı hatırlıyorum. Ağır bir yükle başlamıştım. İnsanın canını acıtan bir süreç bu, evet. Sanki gözünüze kıymık batmış gibi. Ellerim ter içinde kalmıştı. Ama aştım. Kolay olmadı, yine de bunu yapmak zorundaydım. Bilgisayarımı açtım ve evet karşımda boş, beyaz bir sayfa!Yazdınız, sildiniz, tekrar yazdınız ve yeniden sildiniz! İlk seyirci, okurdur ve okuru senaryonuzun içine çekmeniz, hikâyenizin dehşetine kapılmasını sağlamanız gerekir. Hey, kâğıtta olmu
Tükendi
Konstantin Stanislavski bu kitaptaki yazılarında ustası saydığı yazarlardan Anton Çehov'la anılarını, Çehov'un tiyatroya bakışını anlatıyor ve oyunlarının sahneye konmasıyla ilgili izlenim ve görüşlerini paylaşıyor...
Tükendi
Sinema filmler aracılığıyla bize ne söyler? Filmler, bilinmeyen bir dünyanın ve tarihin mitolojik hikayesi, psiko/sosyal travmaların dramatik krizleri, ideolojik ve politik çekişmelerin perde arkasındaki veya perdeye yansıyan gerçekliği, anlam arayışının sanatsal ve estetik döngüsü, bir mağara alegorisi yanılsaması, gelecekte olması muhtemel bir dünyanın dijital evreni, ütopyaları mümkün kılan sıra dışı bir ekran deneyimi, toplumsal ve bireysel hafızayı yenileyen ortak bir değer veya bu hafızayı deforme etm
Filmin dilini var eden kaynakları kuramadığımız sürece sinema yapamayız. Sinema önce, sinemadan başka bir şeydir. Bu, bütün alanlara uyarlanabilecek bir ilkedir. Dünyada sinema dilini geliştirmiş ve yeni bir dil kurmuş ülkelerle aradaki makası kapatmak çok da zor değil. Çünkü donanımlı sinemacı sayısı hiç de az değil ve çok da kaliteli. Küçük bir fırça darbesi gerekiyor. Sinemada da reaksiyoner değil, aksiyoner olduğumuz zaman bazı şeylerin kendiliğinden değiştiği görülecektir. Çü
"Sinemasal anlatı ve toplumsal yapı ilişkisi birbirine ayrılmaz köklerle bağlanmış durumdadır. Bu bağ, beraberinde cinsiyetlendirilmiş toplum yapısının sinemasal temsiller yoluyla aktarımını ortaya çıkartmıştır. Kadın ve erkeğin belirlenmiş rolleri ve rollerin değişimi, toplumsal yapının tarihsel dönüşümüyle ilişkilidir. Kadın, tarihte iki uç noktada konumlandırılmıştır. Uygarlık, kadının konumundaki değişimin çizgisini oluşturmaktadır. Kadın, anaerkil dönem olarak adlandırılan, uygarlık öncesi dönemler boy
Tükendi
"Mitoloji insanların her zaman etkisinde olduğu bir mitoslar bütünüdür. İnsanlar farkında olmadan ya da bilerek kökenini oluşturan mitolojinin etkisi altında yaşamaktadır. Mitolojilerin ve mitosların günümüze kadar gelmesi hala onları bir yerlerde canlı tutan insanların, toplumların varlığını kanıtlamaktadır. Mitolojik anlatılar toplumlarda ortak bir dil oluşturup, insanları ortak bir yaşayışa yönlendirmiştir. Mitoloji imgeleri hepimizin içinde olan ruhsal potansiyelin birer yansımasıdır. Mitolojilerde geç
Tükendi
"… bu 35 yıl içinde, binlerce film seyrettim, sayısı belli değil, ama şöyle söyleyeyim: Kuşkusuz istisnai günleri ve çok çalıştığım dönemleri katmazsak, günde en az 3-4 film seyrettim, elbette kötü olanları baştan elemek ya da 15 dakika-da bırakmak da dahil edilirse, çok daha fazladır, ama bazen bir filmin olumsuz eleştirilebilir olması onun her halükarda seyredilmez olduğunu göstermez, dolayısıyla her film seyir ufkunuza girebilir ve tam da bu yüzden, geleceğin sinema yazarlarına da söylüyorum: Film seyre
Tükendi
Paris’in son derece zengin ve bir o kadar da cimri burjuvalarından Harpagon, oğlu Cléante ve kızı Élise’i varlıklı kişilerle evlendirmeyi planlamaktadır ancak işler istediği gibi gitmez. Napolili genç Valère, Élise’i bir deniz kazasından kurtarmış ve ona gönlünü kaptırdığı için Harpagon’un evine vekilharç olarak girmiştir. Cléante ise maddi sıkıntılar çeken Mariane adlı genç kıza âşıktır. Gençlerin endişesi sevdikleriyle evlenip evlenemeyecekleri iken Harpagon’un tek derdi, çalınır korkusu ile bir sandığın
Mecburi Kıraat serimizin ikinci kitabı “Vatan Yahut Silistre” neşrolunuyor. Kitap, İstiklâl Takvimi'nin 1443 nüshasının neşri münasebetiyle açılacak sergide temin edilebilecektir. Namık Kemal'in bu meşhur piyesini neşretmek gayesiyle eserin birkaç farklı nüshasını tedkik ettik. Birçok farklılıklar dolayısıyla ilk nüshasını, yani Namık Kemal henüz hayatta iken neşredilmiş nüshayı esas aldık. Birçok farktan bir tanesi dikkat çekici ve düşündürücü. Piyesin sonunda hep bir ağızdan söylenen "Yaşasın Vatan" sözü
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 715 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1