Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 70 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Yerel tarih deyince, yaşanılan çevre (İl, ilçe, kasaba veya köy) akla gelir. Bir anlamda, yörenin kimliğinin araştırılması, belge ve kanıtlarla ortaya konmasıdır. Toplumda mensubiyet duygusunu ve var olma bilincini oluşturur. Tarih, geçmişten gelir ve geleceğin inşası içinde yer alır. “Tarihini bilmeyen milletlerin coğrafyasını başkaları çizer.” Tarihin oluşması da yerel tarihle olur. Yerel tarihler bir araya gelerek milli tarihi oluşturur. Bu nedenle elinizdeki kitap işlediği alanların şeceresi niteliğinde
Tükendi
İngiltere, İskoçya, İrlanda ve Galler. Nüfusu, dünya tarihindeki yeri, dili ve kültürüyle Britanya Adaları'nın öne çıkan ulusu İngiltere'dir. Ancak İngiltere de aslında tıpkı Galler, İskoçya ve İrlanda gibi Birleşik Krallık'ın bir bölgesidir. Bu doğrultuda, Britanya Adaları tarihini İngiltere tarihiyle sınırlandırmanın yanlı ve yanlış bir yaklaşım olacağını savunan Hugh Kearney, Britanya Adaları Tarihi'nde, sadece İngiltere'nin değil, adaları oluşturan tüm ulusların tarihini; birbirleriyle siyasi, dini ve k
Gerçek adıyla Mustafa bin Abdulkadir Sitmeryem Nasır, yahut künyesiyle Ömer Abdulhakim, daha çok bilinen künyesiyle Ebû Mus'ab es-Sûrî... Küresel Cihad Hareketi'nin önde gelen fikir ve aksiyon adamlarından biri olan Şeyh Ebû Mus'ab, aynı zamanda çağımızın en büyük sistem karşıtı stratejistlerinden biri olarak tanınmaktadır. Çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Şeyh Ebû Mus'ab, gerilla harbi, siyasi tahlil, dinî ilim, medya, genel strateji, tarih gibi birçok konuda kendini yetiştirmiş, yeteneklerini de inandığı
Gerçek adıyla Mustafa bin Abdulkadir Sitmeryem Nasır, yahut künyesiyle Ömer Abdulhakim, daha çok bilinen künyesiyle Ebû Mus'ab es-Sûrî... Küresel Cihad Hareketi'nin önde gelen fikir ve aksiyon adamlarından biri olan Şeyh Ebû Mus'ab, aynı zamanda çağımızın en büyük sistem karşıtı stratejistlerinden biri olarak tanınmaktadır. Çok yönlü bir kişiliğe sahip olan Şeyh Ebû Mus'ab, gerilla harbi, siyasi tahlil, dinî ilim, medya, genel strateji, tarih gibi birçok konuda kendini yetiştirmiş, yeteneklerini de inandığı
Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Dünya Savaşından yenik çıkmasının ardından ayrılıkçı Ermeniler, İstanbul'un düşman işgali altında bulunmasının da verdiği cüretle harekete geçerek, önce hain diye nitelendirdikleri Türk Devletine sadık kalmış diğer Ermenilere, ardından da İttihat ve Terakki Partisinin sürgündeki liderlerine karşı intikam kampanyasına giriştiler. O sıralar İstanbul'da yayınlanmakta olan ve Taşnak Partisinin resmi yayın organı niteliğindeki Djagadamard gazetesinin bürosunda toplanan bu partin
Tükendi
Türkiyenin bölgesinde yükselen bir güç olması, Orta Doğu sorunlarına yakın ilgisi ve Filistin meselesinin her an alevlenmeye hazır potansiyelini düşündüğümüzde konu gündemde daha çok yer alacağa benziyor. İşte bu kitap, Türkiyenin Filistin politikasını günlük yorumların dar çerçevesinden çıkarıp kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutuyor. Olayları objektif biçimde, bir siyasi tarihçi gözüyle ortaya koymaya çalışırken, gelişmelere ilişkin farklı görüş ve yorumlara da dengeli biçimde yer veriyor. Orta Doğu,
Kürtler hiç şüphesiz Ortadoğu'nun en kadim, en özgün, en gizemli halklarından biridir. Tıpkı aynı coğrafyayı bölüştükleri Ermeniler, Aramiler, Asuriler, Süryaniler, Kaldaniler, Nasturiler, İbraniler, Şemsiler gibi... Yaşam biçimleri, inançlar ve diller öylesine içe içe geçmiştir ki, aşiret nizamında, göçerlikte, yerleşik tarım toplumlarında her renkten kökü, binlerce yıl ötesine dayanan bir tutam olarak bulabilirsiniz. Sonra Türkmenler ve Araplar da bu kadim ortak yaşama katılarak, bölgenin tuzu ve biberi o
Tükendi
18 ve 19. Yüzyıllar sömürgecilik çağının tepe noktasını oluşturmuş ve dünyanın neredeyse bütün coğrafyaları büyük güçlerin çıkar çatışma alanlarına dönüşmüştür. Bizler çeşitli şekillerde tarih kitaplarından bu çatışmaların nasıl geliştiğini ve sonuçta nasıl dünya savaşlarına yol açtığını öğrendik. Ama bir de bu çatışma alanlarının ortaya çıkmasında etkili olan ve çok da bilinmeyen kişiler vardır. Büyük güçler sömürgecilik çağında güçlerini hangi merkezlere yönlendireceklerini bu kişilerden öğrenmişlerdir. P
Tükendi
Mehmet Akif vakt-i zamanında, ülkesinde gördüğü yanlışlıkların, kötü gidişatın önlenmesinde hata üzerine hata yapıldığına şahit olarak tüm Türk gençliğini temsil ettiğine inandığı Asım'ı bir kenara çeker ve ona şöyle nasihatte bulunur. "Bak Asım! Böyle kaba kuvvetle yani bilmeden öğrenmeden, ilme kucak açmadan vatana hizmet etmek mümkün değildir. Yolunuz ilim yolu olmalı. Şimdi Almanya'nın Berlin şehrinde, birtakım ilim adamları maddenin en küçük parçası olan atomu bölmeye çalışıyorlar. Atomu parçaladılar
Tükendi
Batı; değiştirdi, dönüştürdü. Farklı dillere, dinlere, geleneklere, kültürlere hayat hakkı tanımadı. Bütün dilleri, kültürleri, dinleri kendine benzetmeye ve tekleştirmeye çalıştı. Bütün Doğu toplumlarını ve halklarını modernizm dininin mü'minleri hâline getirdi. Eğer farklı kültürler kendine uymamışsa onlara "barbar", "bilimsel değil", "az gelişmiş" dedi ve onları aşağıladı. Bu aşağılamayı da maalesef, aşağıladığı toplumların kendi aydınlarına yaptırdı. Böylece bütün dünyada silahsız, görünüşte zorlama olm
Tükendi
"Beyşehir Gölü'ndeki adaların tarihteki yeri hiç de önemsiz değil ve bu adalar şimdiye kadar hiçbir gezgin yapmamış olsa da, daha yakından araştırılmayı hak ediyorlar." -Friedrich Sarre- Türkiye'nin stratejik öneme sahip en büyük tatlı su kaynağı olan Beyşehir Gölü, gerek doğal güzelliği ile gerekse önemli yolların kesiştiği bir kavşakta bulunması bakımından hemen her dönem için bir cazibe merkezi olmuştur. Bu nedenle göl, eskiçağlardan günümüze kadar yöre insanının sosyal ve ekonomik hayatına, inançlarına
Tükendi
Çalışmamızın ana konusu olan halk hekimliği, halk bilimi dalları içerisinde hak ettiği ilgiyi görememiş bir alandır. Bu zamana kadar yapılan çalışmalarda, belli bir yörenin belirlenmiş bir dönemine ait halk hekimliği uygulamaları hakkında derlemeler yapılmış ve daha ziyade bitkisel ilaçlar üzerinde durulmuş ve bunlar yayınlanmıştır. Ancak ayrı bölgelere ait farklılıkların yahut benzerliklerin ortaya çıkarıldığı karşılaştırmalı halk hekimliği çalışmaları bugüne kadar pek görülmemiştir. Bu düşüncelerden harek
Tükendi
Ehl-i Haklar ve Dersim, 1932-1936, 1937-1938 ve 1939 tarihlerinde Dersim'de yaşanan acı olayların bugüne kadar gizlenmiş bazı önemli belgeleri ile Dersim'in tarihi, dili, inancı ve kültürel değerleri konularında yeni bilgi ve bulgular sunuyor. Kitap, yazarın Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile Tunceli ve Bingöl üniversitelerinde sunduğu tebliğler ve Adıyaman, Elbistan, aydın, Londra ve Berlin'de verdiği konferans metinlerinden oluşuyor. Alevi inanç ve talepleri, Zaza dili ve Zaza tarihi üzerine olan
Tükendi
The Extermination of Armenians in the Diarbekir Region is a study based largely on neglected sources from Turkish and Armenian archives covering the years 1908 to 1915. It discusses the rise of the Committee of Union and Progress, the nascent Kurdish nationalist movement, and the annihilation of the Ottoman Armenian population. The deportation and massacre of Armenians was a complex process with central authorities in Istanbul, regional governors, and local elites competing for control. Consequently, decisi
Tükendi
Çok kan dökülmüştü doğunun o eski ve kadim şehrinin yer aldığı tarih kitaplarında adı Kürdistan olarak kaydedilen coğrafyasında... Diyarbakır'ı henüz görmemişti. Epeydir gitmek istiyordu. Ama Kürtlerin yaşadığı o coğrafyanın şiddet ateşi birçok insan gibi gezginin seyahatini de erteletmişti. Bu kez karar vermişti artık, gidecekti doğunun o kadim ve efsunlu şehrine! Yazarla ilgili metni okurken karar vermişti... "Diyarbakır'ı gezerken tarihi yerleri sormak için kitapçıya girdiğimde rastladığım yazar. Bıkmad
1876 yılında tahttan indirilip şehit edilen Sultan Abdülaziz Hanın Balkanlar, Anadolu, Kafkasya ve İstanbulda yaptırdığı ve yaptırmayı planladığı camilerin serencamı Osmanlı Arşivi ve Cumhuriyet Arşivinden ilk defa yayınlanan belgelerle ortaya konuluyor. Ayrıca tarihi fotoğraflar ve anektodlara, eserlerin muhteşem planları eşlik ediyor. Sultan Abdülaziz Hanın Domabahçe sırtlarına yaptırmayı planladığı ve İstanbulun son selatin cami olacak Aziziye Cami ve bânîsi ile aynı kaderi paylaşan Batum Aziziye Cami bu
Tükendi
Türkiye'de Çin Halk Cumhuriyeti denince akla ilk gelenlerdendir Sinciang Uygur Özerk Bölgesi. Bu bölge, Çin'in en çok etnik azınlığı barındıran, en büyük özerk bölgesi. Osmanlı İmparatorluğu döneminden günümüze kadar da pek çok nedenle gündemimizde oldu Sinciang Uygur Özerk Bölgesi. Bu kitapta, bölgenin bütün tarihini nesnel bir bakış açısıyla bulacaksınız. Orta Asya'nın tam kalbinin, Türklerin tarihi anayurdunun gerçek hikayesini roman tadında okuyacaksınız. Çin'in bu özerk bölgesinin bazı yönlerden türki
Tükendi
Honoré de Balzac'ın PARİS kitabıyla beraber yeni bir dizi hayata geçiyor: BKBY (BüyükKentlerBüyükYazarlar) Sırada Londra, İstanbul, New York, Dublin, Kahire, Berlin, Roma ve Madrid gibi kentler var... Dizinin ilk kitabının yazarı Balzac, döneminin Paris'ini hayranlıkla öfke arasında gidip gelen yazı tonlarını zaman zaman gerçek imzasıyla kimi zaman da takma adlarla yazdığı yazılarla kutsamış adeta. Yosma ile soylu kadınların, hırsızlarla politikacıların, zenginlikle yoksulluğun Paris'i... "Ah Paris! Kim sen
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 70 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1