Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 89 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“Barkey’in analizi iki açıdan etkileyici. Bir, Osmanlı devlet merkezileşmesi problematiğini devlet gelişimi bağlamında daha geniş bir teorik tartışmaya taşıyor. Devlet dönüşümünü yapısal bir analize tabi tutarak, Osmanlı uzmanlarının yanı sıra bütün sosyal bilimcilere seslenebiliyor. İkincisi, Barkey 17 yüzyıl Osmanlı tarihine ilişkin mevcut yorumları boşa çıkaran yeni açıklamalar, anlatımlar ve yorumlamalar sunuyor.” Turkish Studies Association Bulletin “Eşkıyalar ve Devlet birincil arşiv malzemesini ikinc
Tükendi
“İkinci Murad’ın vasiyetnamesi mucibince Fâtih’in tahta çıkar çıkmaz İstanbul meselesini ele aldığından bahsedilir. Fetih’le neticelenen ve İkinci Mehmed’e “Fâtih” ve “Ebu-l-Feth” unvanlarını kazandıran yedinci muhâsara Hicret’in 857 senesi 26 Rebi’ül-evvel ve “Julien” denilen eski Milâd takviminin 1453 senesi 6 Nisan Cuma gününden aynı Hicri ve Milâdî senelerin 20 Cumada-l-ula ve 29 Mayıs Salı sabahına kadar 53 gün sürüp 54’üncü günü erkenden şehir fethedilmiştir: Bugün kullanmakta olduğumuz “Gregorien” is
Devlet-i Aliyye, Osmanlı tarihçiliğinin çağımızdaki en büyük isimlerinden Halil İnalcık'ın yarım yüzyılı aşan çalışmalarının bir ürünü. Eserin bu ilk cildi, Osmanlı Devleti'nin bir beylikten Orta-Doğu ve Balkanları hükmü altına alan güçlü ve köklü bir imparatorluk haline gelişine odaklanıyor. İnalcık Osmanlı Klasik Dönemini sadece siyasi tarih olarak ele almıyor. Siyasi tarihin toplumsal ekonomik alt-yapısını, yani nüfus hareketleri, göçler, kitlelerin temel ihtiyaçları, tarım ve ticaretin bu ihtiyaçları
Türk ve İslâm tarihinin hem büyüklük hem de uzun ömürlülük itibariyle en dikkate değer devleti olan Osmanlı İmparatorluğunun bu devamlılığında hukukun ayrı bir yeri vardır. Çok sayıda dinî, mezhebî, ırkî farklılığı ahenkli bir şekilde bir arada tutan ve Osmanlı toplumunun sosyal yapısını güçlü kılan, bu devlette hâkim olan hukuk ve Osmanlı insanının bu hukuka duyduğu güvendir. Osmanlı yönetiminin kanun hâkimiyetine gösterdiği ihtimam, İslam hukukunun uygulanmasına getirdiği yorum, ve içtihat hukukunun kanun
Tükendi
Padişahın evi olan haremin başında Valide Sultan yer alır. Valide Sultan, tahta çıkan padişahın sağ olan annesi için kullanılan bir unvandır. 36 Osmanlı padişahından sadece 23'ünün annesi Valide Sultan unvanı alabilmiş, diğerleri oğulları tahta geçmeden vefat ettikleri için bu unvanı alamamıştır. Valide Sultan, haremin en etkili/nüfuzlu kişisi olmasına rağmen bu itibar sadece oğullarının iktidarda kaldığı süre içinde geçerliydi. Valide Sultanlar aynı zamanda, oğlunun statüsünü koruyan, karşılaşabilecekleri
Tükendi
Merhum babamız [Mehmed Arif Bey], Erzurum'da iken, kaderin tecellisiyle milli tarihimizin son acıklı yapraklarını teşkil eden Rusya Savaşı'nda, Anadolu Ordu-yı Hümayunu Mühimme Başkitabeti'nde bulunmuştur. Savaşı başından sonuna kadar görerek, izlenimlerinin sonucunu bir araya toplayıp gelecek nesillere bir ibret olabilmesi için onları bir kitap haline getirmiştir. Milleti saran hastalığı ve sebeplerini de sırası geldikçe açıklamıştır. Mısır'da bulunduğu süre içinde de bilgi sahibi olduğu olayları kısaca e
Osmanlı'nın 1909 yılındaki işgali, varlığını gizli biçimde sürdüren Roma İmparatorluğu'nun iradesi ve onun emrindeki G8 devletleri tarafından mı gerçekleştirildi? 1.Dünya Savaşı, Osmanlı'nın 1909 yılında gerçekleşen ve uzun yıllar süren işgalini gizlemek için düzenlenen bir kurmaca mıydı? Çanakkale Savaşları aslında 1912 yılında İtalya'nın Çanakkale'deki Osmanlı kalelerini bombalaması ile mi başladı? 1909 işgalinde Amerikan askerleri Gattling silahı kullanarak Osmanlı askerlerinin imhasını askeri şifre y
Tükendi
Matbaadan istihbarata: İbrahim Müteferrika ve kadı İbrahim... İbrahim Müteferrika ve onun ölümünden sonra matbaa işletmesini devralan Kadı İbrahim'ın kitap dünyasıyla olan ilişkileri nasıldı? Bonneval (Humbaracı Ahmet Paşa) ve evlatlığı Süleyman ile birlikte siyaset sahasında ne tür becerilere sahiptileri? Yabancı devletlerin elçi raporlarında kimlikleri neden şifre ile geçiyordu? Elinizdeki kitap bu sorulara tüm teferruatlarıyla cevap verirken ilk defa gün ışığına çıkartılan arşiv belgeleriyle de okuyucu
Tükendi
Örnekli ve Resimli Osmanlı Çiçek Adları Sözlüğü adını taşıyan elinizdeki bu eser, 2004-2018 yılları arasında Osmanlı çiçek risâleleri/şükûfe-nâmeler üzerine yapılan karşılaştırmalı metin, makale, bildiri ve tanıtım çalışmaları neticesinde ortaya çıkmıştır. Bu sözlükte Osmanlı çiçeklerinin adlarını ve varsa diğer adlarını, renk ve türlerini, geldiği yerleri, yetiştirici adlarını, açış tarihlerini, fiyatlarını adının geçtiği eser bilgisi ile bulmak mümkündür. Bununla birlikte çiçek hakkında yazılmış örnek ma
Tükendi
Osmanlı'da savaş esirleri, sadece savaş alanında esir edilen askerleri kapsamıyor, bölgeden esir alınan kadın, erkek ve çocuklarla Osmanlı'daki köle nüfusunun önemli bir yekûnunu oluşturuyordu. Kimlerdi bu esirler, nasıl tutsak ediliyorlardı? Osmanlı coğrafyasına nasıl dağılıyor, kimlerin elinde bulunuyorlardı? Esaret sırasında neler yaşıyor ve salıverilmeleri kararlaştırıldıktan sonra onları nasıl bir süreç bekliyordu? Fatma Sel Turhan elinizdeki eserde 18. yüzyılda savaş esirliği meselesinin Osmanlı Devl
İlber Ortaylının Osmanlı ekseninde geliştirdiği tarihçilik çizgisinden bir demet. Kitapta Osmanlı Barışı merkezde olmak kaydıyla Osmanlı aydınından hoşgörüyle, Türk aile yapısı ve son asırda uğradığı dejenerasyonun boyutlarından Osmanlı saraylarının 19. yüzyılda geçirdiği değişimlere; medresenin son güneşi dediği Cevdet Paşanın Avrupa tarihini nasıl okuduğundan Tanzimatın tarikatlara bakışına ve nihayet tarihten gelen marazi taraflarımızın yoğun olarak analiz edildiği çok yönlü bir çaba ile karşılaşacaksını
Tükendi
Tarihi günümüze taşıyan üslubuyla herkese sevdiren Talha Uğurluel, Osmanlı'nın Kalbini Bekleyenler kitabıyla Osmanlı'yı Osmanlı yapan kişileri, asırları aşan hayat hikâyeleriyle anlatıyor. Bu kitapta kimler mi anlatılıyor? İstanbul'un asırlardır atan kalbi Ebu Eyyub el-Ensarî'den Semerkand'dan gelen dâhi Ali Kuşçu'ya, III. Ahmed'in musahibi İstanbul'a birçok hayır eseri kazandıran Beşir Ağa'dan krallara taç giydiren Lala Mehmed Paşa'ya, ilk Balkan savaşını kazanan Gazi Ethem Paşa'dan Kıbrıs Fatihi Lala Mu
Tükendi
Osmanlı Devleti´ni imparatorluğa dönüştüren Fatih Sultan Mehmed´in (1451-1481) seferlerini, fetihlerini birinci derece bir tanığın kaleminden anlatan ve dünyada tek bir yazma nüshası bulunan Fetihnâme, ilk kez ünlü tarihçi Franz Babinger tarafından 1955´te tıpkıbasım olarak yayımlanmıştı. Fatih Sultan Mehmed´in istanbul´u merkez alarak doğudan batya, kuzeyden güneye otuz yıl boyunca aralıksız süren seferleri, Kıvâmî´nin Fetihnâme´sinde manzum ve mensur biçimde kaleme getirilmiştir. Dolayısıyla yer yer dest
Tükendi
"Osmanlı sömürgeci değildi. Onların sömürgeci olduğunu söylemek tarihi saptırmak demektir. Bizler Osmanlı tarihinin derinliğine inanıyoruz ve bunu görüyoruz." (Tunuslu tarihçi Prof. Dr. Abdulcelil et-Temimi) "Osmanlı devletinin son döneminde gerek İslami isimlerin arkasında gizlenerek topluma entegre olmuş gibi görünen dö¬nmeler, gerekse açık bir şekilde dinlerine bağlı olarak faaliyet gös¬teren Yahudiler'in etkileri arttı. Bunlar hedeflerine ulaşabilmek ve amaçlarını gerçekleştirebilmek için çaba harcıyor
Devlet-i 'Aliyye'nin birinci cildi Osmanlı Devleti'nin bir beylikten Balkanlar ve Ortadoğu'ya hükmeden güçlü bir imparatorluğu dönüşümünü konu alır. İkinci cilt ise padişah otoritesinin zayıfladığı ve yok olduğu 17. Yüzyılın ilk yarısındaki iktidar mücadelesini inceler ve Köprülü Mehmed Paşa'nın mutlak bir otoriteyle veziriazamlığa gelmesiyle sonlanır. Devlet-i 'Aliyye'nin üçüncü cildi, merkezi devlet otoritesinin yeniden kurulduğu Köprülüler dönemini mercek altına alıyor. Bir yandan bu dönemde yaşanan mâli
Köprülü 1934 yılında Sorbonne Üniversitesinde Fransızca olarak art arda üç konferans verdi. Büyük ilgi uyandıran bu konferanslar 1935 yılında Les Origines de l'Empire Ottoman adıyla kitaplaştırıldı. Türkçesi ancak 1959 yılında Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu adıyla yayımlandı. Köprülü'nün temel derdi Osmanlı'nın ?400 çadırlık bir aşiretten çıktığı" yönündeki romantik görüşler yerine, Orta Asya-Anadolu Selçukluları-Kayı Aşireti arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmaktı. Bu doğrultuda Gibbons, Marquart, Wi
Gazeteci Yazar Taha Akyol soruyor, geçmişten geleceğe tarihî gelişmelere ışık tutarken, tarihin bıraktığı izleri irdeleyen, günümüzün "tarihi sevdiren adamı" olarak bilinen, Türkiyenin önde gelen tarihçilerinden İlber Ortaylı Osmanlı ve Cumhuriyete dair birçok merak edilen soruya cevap veriyor... Ermeni Sorunundan Osmanlının Yahudilere bakışına, Atatürk ile Vahdettin ilişkisinden Osmanlı Ailesinin Milli Mücadeleye yardımına, Osmanlı Avrupa ilişkilerinden Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine tarihle alakalı p
Tükendi
Bir uygarlık çevresine girme aşamasındaki toplum, model aldığı toplumun kendine göre bir resmini çizer, o uygarlıkta ve hayat tarzında kendine göre demirleme alanları, referans noktaları saptar. Osmanlı İmparatorluğu'nun tüm yapı ve kurumlarıyla bir bütün olarak yaşadığı modernleşme olgusu da bu çizgiden hareket etmiştir. 23 Aralık 1876'da Osmanlı İmparatorluğu artık anayasal bir monarşi oldu ve ömrünün son 46 yılını bu rejimle tamamladı. İlber Ortaylı'nın Osmanlı kurum ve cemaatlerinin modernleşme çab
Tükendi
Osmanlı İmparatorluğu'nda 18. yüzyılda başlayan modernleşme süreci, 1839 Tanzimat Fermanı ve 1856 Islahat Fermanı ile taçlandırılmış olsa da, eskiyle yeniyi bir arada tutma şeklinde tezahür eden durum, ne yönetici elitler ne de toplum tarafından içselleştirilemedi. Yeni Osmanlılar diye anılan reformcu aydınların hedefi Osmanlı'yı "Avrupa'nın Hasta Adamı" olmaktan kurtarmaktı. Bu amaçla tahta II. Abdülhamid'i çıkardılar ve 1876'da meşruti monarşiye geçişi öngören Kanun-ı Esâsî'yi ilan ettirdiler. Ancak II. A
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 89 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1