Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 44 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Anadolu’nun kavurucu yazından ve dondurucu kışından, sımsıcak ve yanık bağırlı insanların hayatlarından kesitleri okurken hayatı farklı yönleriyle tanıyacak, karakterlerin yaşadığı duygu yoğunluğunu yüreğinde hissedeceksin. Bu öykü yolculuğunda komşunu, arkadaşını, bir yakınını hatta kendini bulacaksın. Kahramanların sıra dışı öykülerini bir çırpıda okuyacaksın. Bazen heyecanlanacak bazen üzülecek bazen de derin düşüncelere dalacağın olaylara şahit olacaksın. Bu, senin tarihin, değerlerin ve kültürünle
Tükendi
eygamberimiz ve ashabının hayatı ve tarih içinde yaşadığı olaylar, iman kuvveti ve din sevgisi için en güçlü bir kaynaktır. Bu kitap, sahabenin haberlerini, yaşayışlarını, hikayelerini hep birlikte içinde toplayan ender bir kitaptır. Çünkü bu kitap, hadis, müsned, tarih ve tabakat gibi birçok kitaplardan iktibas edilmiştir. Bu nedenle kitap o asrı tasvir eden, sahabenin hayatını, onların özelliklerini, ahlâklarını ve hatıralarını canlı tutan bir eserdir. Esere gösterilen dikkat, esere mükemmel bir tesir kud
Tükendi
- Efendimiz'i (sas) tanımanın en güzel yollarından biri de Esmâ-i Hüsnâ'yı yani onun en güzel isimlerini öğrenmektir. Bu nedenle anlamını güzelce öğrendiğimiz her isim, onu daha iyi tanımamıza ve sevmemize neden olacaktır. -Aysel Zeynep'in kaleme aldığı bu eserde her ismi bir öykü ile anlatan yazarımız bunların bazılarını Kur'ân-ı Kerîm'den bazılarını sahih hadislerden ve gerçek olaylardan esinlenerek anlattığı bir öykü kitabıdır.
Tükendi
Topraktan yaratıldık. Toprak üzerinde yaşıyor, toprağın mahsulleriyle besleniyoruz. Toprakhem hamurumuz, hem vatanımız, hem rızkımız. Bedenimizle birebir ilgisi olan bu unsurruhumuza da tesir ediyor. Semerkand Aile Kitaplığından çıkan "Toprak Defteri" toprağınkültür dünyamızdaki yerini kısa ve öz metinlerle bizlere gösterme- ye çalışıyor. Ayetlerdenhadislere, şiirlerden atasözlerine, kısa öykülerden yaşanmış anekdotlara toprakla ilgilibirbirinden ilginç detaylar bu defterde yer alıyor. Yazmayı ve okumayı se
Tükendi
Birkaç aylık bebeğe: "Ne kadar da yaramazsın" diye kızmışlar. "Sanki karnın açmış gibi ağlayıp duruyorsun. Annen seni kucağına aldığındaysa, bir damla süt emip bırakıyorsun." Bebek, melek diliyle konuşarak: "Hiç süt içmesem de Allah beni doyurur" demiş. "Ama annemin bana sarılması için, elimden başka bir şey gelmiyor ki..." ... İnsanımız yıllar boyu (çok az bir örnek dışında) ruhunu tatmin etmeyen, bu yüzden de kendisine 'yabancı' gelen öyküler okudu. Çünkü önüne konulan malzeme o kadardı. Bunun sonucunda
Tükendi
Hz. Mevlana vahdeti vücut görüşlerini ve tasavvufi hakikatları açıklarken konuların daha iyi anlaşılması için bazı hikayeler söylemiştir. Bu hikayeler Kelile ve Dimne´den, tarihten, Kur´an kıssalarından, halk arasında söylenen hikayelerden alınmıştır. Fakat Hz. Mevlana bunları söylerken kendi güzel anlatış tarzıyla bir takım çağrışımlarla (tedai), hayallerle kendi yaratıcı muhayyelesinden ilham alarak kendine has hoş bir şekilde hikaye etmeyi başarmıştır. Bunların içinde her duyguya yer verilmiştir.
Mısır'da Hasan el-Benna, Türkiye'de Bediüzzaman Said Nursi, Pakistan'da Ebu'l-A'la el-Mevdudi gibi şahsiyetler, Müslüman milletlere yapılanları gördüler ve ümmetin uyanışa geçmesi için durmadan çalışılması gerektiğini haykırdılar. Fakat modern Haçlılar, her fırsatta onları engellemeye, seslerini kısmaya çalıştılar. Haçlılar başarılı olamadılar. İslam adına mücadele veren dava ve fikir adamları ümmetin uyanışına vesile oldular. Yazdıkları ve yaşadıklarıyla ümmetin ruhunda bir şahlanış meydana getirdiler. Bug
"İyi bilin ki, Allah´ın dostlarına korku yoktur. Ve onlar üzülmeyecekler de." Yunus Suresi: 62 Allah´ın lütfuna mazhar olmuş, yüce Mevlâ´nın ikramına nail olmuş insanların yolu nurlu ve huzurlu bir yoldur. Bu yola girenler manevî bir hazza ererler. Coşkun bir muhabbeti gönüllerine nakşederler. Bu nurlu yolun talihli insanlarını sevmek, fikirlerini benimsemek de büyük bir nimettir. Allah Rasûlü (s.a.v.) Efendimiz´in müjdesine nâiliyettir. "Arifler, sâlihler anıldığı zaman onların anıldığı yerlere rahmet iner
Camiye varınca tüccar Arif beyin hediye ettiği saatine baktı. Cum'aya beş vardı!. Şimdiye kadar birçok kez, cuma namazına gelirken kelime i tevhidi anlatmayı düşünmüş fakat cumaya beş kala bu düşündüklerinden vazgeçmişti!. Vakit, yine cumaya beş vardı ve ne konuşacağını yine pek bilmiyordu. Kelime i tevhidi, hapiste olan müslümanları, tüccar Arif beyi, yeni misafir odası takımını, avizelerini, halılarını, karısını, kalbura basmayı ve televizyondaki filmi tekrar düşündü. Karar vermişti. Daha erkendi!. Kel
Hoca vaaz vermek için salona girmiş. Salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş. Konuşup konuşmama konusunda düşünen hoca sonunda seyise sormuş: "Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım, konuşmamalı mıyım?" Seyis cevap vermiş: "Hoca ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra girseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim." Bu sözlere hak veren hoca konuşmaya başlamış. Üç saatin üzerinde konuşmuş, duadan sonra kendini mutlu hissetmiş, di
Dinî ya da etnik köken açısından azınlık olarak nitelendirilen kişilerin/grupların aynı toplum içerisinde yaşamlarını hangi kıstaslarla ve nasıl sürdürebilecekleri hususu, Müslümanlar açısından, günümüzün önemli sorularından birisidir. Bu bağlamda, gerek Müslüman bireylerin çoğunluğu oluşturduğu, gerekse azınlığı teşkil ettiği toplumlarda ?öteki" karşısında nasıl bir tavır benimsenmesi gerektiği sorusu kaçınılmaz olarak gündeme gelmektedir. Müslüman düşünürler ve ilim adamları tarafından bu hususta çeşitl
Kültürümüzde kıssaların -hikâye ve menkıbelerin- ayrı bir yeri vardır. Sohbetlerin olmazsa olmazıdır. Bu yönüyle kıssalar tatlıdaki şeker gibidir. Az veya çok, sohbetlerimizde bir şekilde kullanılır. Sohbetler onunla renklenir, verilen mesajlar onunla daha anlaşılır ve daha kalıcı hâle getirilir. Nasıl ki dürbünler uzağı yakın hâle getirirler, kıssalar da öyledir. Bazen saatlerce anlatılan, anlaşılmaz gibi görünen bir mesele, bir kıssayla kolayca anlaşılır hâle gelir. Bizim için çay da sohbet de bahaneydi.
Tükendi
"EN GÜZEL GÜL'ÜN ETRAFINA YAYDIKLARI" Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm adeta bir gül gibiydi. Cenâb-ı Hak onu kudret eliyle en zor zamanda en zor zemine bir gül tohumu olarak dikti. Efendimiz aleyhissalâtü vesselâm önce kendisi gül oldu, sonra da 23 yıllık zaman dilimi içinde etrafına sürekli gül kokusu saçtı. O koku 114 bin insanın üzerine sinince, o insanlar adı sahabe olan birer "gül"e dönüştü. O dönüşüm, binlerce evliyâ, asfiyâ, âlim ve mürşitlerle o gün bugün devam ediyor. Bu kitapta Gül-i Muhammedî
Tükendi
Bitlis'in Kasrik köyünde yaşayan 20. yüzyılın velî ve âlimlerinden olan Seyyid Abdülhakim el-Hüseyni'nin (k.s) mânevî terbiyesine girmiş sûfi lerin onunla olan tanışma öykülerini, hatı ralarını ve yaşadıkları güzellikleri derlenerek asrın hicret hikâyeleri siz değerli okuyucular için bir araya geti rildi.
Tükendi
Yaşlı bir kadın, kendisinden daha yaşlı olan eşine: "Eskiden her yaş günümde bana pırlantalar getiriyordun" demiş. "Oysa birkaç senedir, sadece tek bir çiçekle yetiniyorsun. Üstelik de yabanî bir çiçekle... " İhtiyar adam, daha öncekiler gibi susmayı tercih etmiş. Gençlik yıllarındayken 'Kır çiçeğim' dediği eşini üzmemek için bükmüş boynunu, o an boynunu büken çiçek gibi. Kadın tekrar söylemiş aynı şeyi: "Tek bir çiçek verdin bana, üstelik yabanî bir kır çiçeği." Adam yine sustuğunda çiçek dayanamamış. S
Tükendi
Küçükken yatağımdan her kalkışımda, yerdeki yastık ve minderleri görerek annemin dağınıklığından dolayı söylenip dururdum. Büyüdüm, evlendim ve 'nur topu' gibi bir erkek çocuk sahibi oldum. Oğlum da herhalde bana benzemiş olmalı ki, geceleri kıpır kıpır dönüyor ve ikide bir yatağından düşüyor. Ve şimdi ben, rahmetli anacığıma fatihalar okuyarak, yavrumun düşebileceği yerlere minderler seriyorum. ... Bir öyküden beklenenler sadece 'bir çırpıda' veriliyor ve kalpleri yumuşatırken gönül pusulalarını manevi g
Tükendi
Allah yolunda giden gönüllü erler isteyicidirler; Ali ise istenilendir. Söyleyenler söylerler, susarlar. O, susmaz, söyler. Ebedi ilim, onun göğsünde parlayıp göründü. Vahyolunanların sırlarını, o hakikat olarak bildi ve bildirdi. Peygamber Efendimiz, ümmetlere haykırdı: -Allah yolunda Ali, sizin kılavuzunuzdur. Allah'a içi doğru olanlar yüzlerini ona çevirmişlerdir. Zira o şahtır, doğru yolu gösterendir, efendidir... O, bütün peygamberlerin sırrında idi. Bu kitapta Mevlana'nın yukarıda tarif ettiği Ali
Bir gün yolculuk esnasında bir Mecusî Hz. İbrahim' e gelir. "Ya İbrahim, senin misafirperverliğin dillere destan... Beni de evinde bu gecelik misafir eder misin?" der. Hz. İbrahim, adama dinini sorar. Adam da, Mecusî (yani, ateşe tapan) olduğunu söyler. Hz. İbrahim, belki o güne kadar hiç yapmadığı bir şey yaparak, adama: "Kusura bakma, ben bir Mecusi'yi evimde misafir edemem. Allah'ın var ve bir olduğuna inanırsan, evimde istediğin kadar kalabilirsin" der. Mecusî: "Bir gecelik misafirlik için dinimi değişt
Tükendi
"80'lere daha varmamıştık. Henüz yeni yetme bir üniversiteliydim ve iftarı o zamanlara has bir şekilde herkes gibi ben de kendi evimde, ailemle birlikte yapardım. Aile içi yakınlıklar haricinde dikkat çekici davetler olmazdı. İftarlar evde yapılırdı, iftara gitmekten çok iftara çağırmak akılda kalırdı. Aileler arasında protokol yoktu, sadece özel misafirlere açılan göstermelik havalı yemek masalarının, porselen takımlarının evlerde bir yerlere tıkılması için epeyce bir zamanın geçmesi gerekecekti. Yer sofra
Tükendi
Edebiyatımızda Kur'an-ı Kerim kaynaklı pek çok kıssa yer almaktadır. Bu kıssalardan biri de Ashâb-ı Kefh Kıssası'dır. Türk halkı arasında Yedi Uyurlar olarak da adlandırılan bu kıssa üzerine edebiyatımızda birçok manzum ve mensur Ashâb-ı Kefh kıssaları meydana getirilmiştir.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 44 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1