Bir çöl rüzgârı ömrümüz! Akıp giden bir ırmak. Giden günün, gelecek yarından bir farkı yok benim için! Yaratıcı yeteneğini dökmek için rubai kalıbını seçen Ömer Hayyâm, İran edebiyatının büyük şairleri arasında özgün bir yerde durur. O, bir hıçkırığın boğduğu gülümsemeyi gizleyen bir umutsuzdur. Bu çileli ve mutsuz dinginlik onu kolayca ve yarasız sarmadı. Tüm yaşamı boyunca hakikati aradı. Yoz ve hoşgörüsüz çağdaşlarının yargılarını önemsemeden açıklamaya cesaret etti.
Bilge Karasu'nun 50'li ve 60'lı yıllarda, özellikle Frederico Garcia Lorca'da yoğunlaşarak yedi şairden, İngilizce ve İspanyolca iki dilden yaptığı ve çeşitli dergi ve gazetelerde yayımladığı şiir çevirileri, araştırmacı Tunç Tayanç'ın emeği sayesinde ilk defa bu kitapta bir araya geliyor. Okur ve araştırmacıların, büyük bir dil ustasının şiir çevirisi konusundaki yaklaşımını daha iyi değerlendirebilmeleri için şiirlerin orijinalleri de kitaba eklendi.
YAZAR HAKKINDA: Bilge Karasu (1930-1995) Şişli Terak
İrlandalı yenilikçi yazar James Joyce'un (1882-1941) şair yönü ülkemizde pek bilinmez. Oysa yazarın ilk yayımlanan kitabı, Chamber Music (Oda Müziği) (1907) adlı şiirler toplamıdır. Bu kitabında Jacobean tarzda yazılmış lirik şiirler yer alır. Çok iyi şarkı söyleyebilen Joyce, 36 şiirden oluşan kitabına bu adı vererek şiirlerin müzikal özelliklerini öne çıkarır. Gerçi şiirler aşktaki tensel şehvetle duygusallığı birleştirebilmesiyle de ilgi çekicidir. Ancak Joyce, yıllar sonra, bu şiirlerin yayımlanmış olma
Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler.
Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın
aynı sokaklarda. Ve aynı mahallede yaşlanacaksın
ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların.
Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın,
ne bir gemi var, ne de bir yol sana.
Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte,
yıktın onu, işte yok ettin onu tüm yeryüzünde.
Duvar Yazısı, okurların New York Üçlemesi, Cam Kent, Yazı Odasında Yolculuklar, Ay Sarayı gibi düzyazı yapıtlarıyla tanıdıkları Paul Auster´ın şair kimliğiyle de tanışmaları için iyi bir fırsat. Auster´ın usta işi romanlarını biçimlendiren incelikli metafiziğin kaynağını, 1960´lardan 1980´lere uzanan dönemde yazılmış bu şiirlerde bulmak olası. O yüzden, Auster´ın şiirleri, tüm yapıtlarının onsuz edilemez bir parçası. Onun romanlarındaki temel izleklerin izdüşümlerini dizelerinde yakalayabilirsiniz.
Bir dön
İsmet Özel'in Türk milletinin şairi olarak Bir Yusuf Masalı'nı 1967 yılında
yazmaya karar verdiğini ve aynı yıl aynı hassasiyete binaen askerliği
esnasında yani hidayetinden önce bir elifba temin ettiğini dikkatli okurları fark
etmiştir. İsmet Özel yıllar önce de "Allah bana ömür verir, kuvvet verirse ve
ben "Bir Yusuf Masalı" adlı kitabımı eğer bir daha neşredersem Kur'ân
harfleriyle neşredeceğim" demişti. Vaad ettiği üzere Bir Yusuf Masalı Türk
yazısıyla neşrolundu. Uzun yıllardır Latin yazısıyla neşredil
İÖ 7. yüzyıl sonlarıyla 6. yüzyıl başlarında yaşadığı sanılan Sappho, bireysel duyarlığın belki de ilk önemli şairidir. Ünlü İtalyan şair Salvatore Quasimodo, Sappho'dan söz ederken, "Kendisiyle ilgili her şeyi, hem iç titreşimlerini hem de bitip tükenmeyen aşk uğraşının kahramanlarını bize açıklamıştır," diyor.
Quasimodo'ya göre, "bir ten ve ruh öyküsü"nü anlatır onun dizeleri: "Hiç uyarmadan / Kasırga nasıl sökerse / meşeleri kökünden / öyle sarsıyor yüreğimi aşk." Sappho'nun şiirleri zaman içinde, özell
Charles Bukowski'nin Şiirleri İlk Kez Türkçe'de. İngilizcede İlk Kez 1977'De Yayınlanan Cehennemden Bir Köpektir Aşk, Bukowski'nin Yetmişli Yılların Ortalarına Ait Şiirlerinin Bir Koleksiyonudur. Bukowski'nin Eserlerl Arasında Bir Klasik Olan Cehennemden Bir Köpektir Aşk, Sevginin Gereklilikleri, Kalp Kırıklıkları Ve Sınırlarının Lirik Bir Keşfidir.
Banyodan Çıktığında Dudaklarına
Ruj Sürmüştü, Kocaman Kıpkırmızı Bir
Ağız, Çocukluğumdan Beri Bunlardan
Görmemiştim.
Kapının Önünde Onu Öptüm Ve
Rujunun Dudakl
1965 yılında yaşamöyküsünü ünlü yönetmen Bertolucci'nin belgesel film yaptığı, şiirleri ve hayatıyla tüm dünyada "biricik" yere sahip adlardan Furuğ Ferruhzad.
Kısacık yaşamına rağmen (1935-1967) modern İran şiirinin en parlak temsilcilerindendir Furuğ.
Sonuncusu "tamamlanmamış" olmakla birlikte beş şiir kitabıyla önce İran'da sonra tüm dünyada ezilen kadınların sesi olmuş bir şair aynı zamanda.
Sonsuz Günbatımı, Furuğ'un tüm okuyanları etkisi altına alan duyarlılığıyla; insanı, doğayı, zamanı, mekânı de
"Milat" sergisi, şair Lale Müldür'ün son dönemde üzerinde
çalıştığı resimlerini bir araya getiriyor. Müldür'ün şiirlerinde
beliren imgelerin izlerini taşıyan bu resimler, şairin dünyasıyla
yeni karşılaşmalar öneriyor.
22 Eylül – 31 Ekim 2020 tarihleri arasında gezilebilecek olan
"Milat" sergisinde Lale Müldür'ün şiirlerinin davet ettiği imgesel
alanın renkleri, jestleri ve figürleri resimsel bir üretim içinde
yeniden yorumlanıyor. Sergilenen resimlerde öne çıkan temel
öğelerin başında figür geliyor. Bu figü
Cesare Pavese (1908-1950) çağdaş İtalyan edebiyatında öykü ve romanlarıyla önemli bir yer tutmaktadır. Bizde ve dünya edebiyatında da usta bir öykücü ve romancı olarak tanınır. Pavesenin şair kimliği uzun bir süre göz ardı edildikten sonra yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır.
Bu kitapta, şair Pavesenin bütün yönlerini ortaya koyan en geniş derlemeyi sunuyoruz. Şair Pavese nihayet hak ettiği bütünlüğe kavuşmuş oluyor.
Tadımlık
Yeni Bir Anlayışa Doğru
Pavese, 1935te hâlâ öykü-şiir üzerine düşünüyor ve Yaşama U
19 yüzyıl İspanyol şiirinde romantizmin son temsilcisi sayılan Bécquer, "romancero" geleneği ile gizemci yenilikçi çizgi arasına
yerleşen kendine özgü şiiriyle çağdaş İspanyol şiirinin de başlangıcını simgeler. Unamuno, Machado ve Jimenez gibi çağdaş
öncülere göre bu şiir, "akıp giden zamanın" görünmez öğelerini düşsel bir duyarlılıktan süzerek "ortaya döken" özelliğiyle evrensel
şiir tanımının da kapısını aralar. Başlıca izleklerin aşk, endişe, acı, düş kırıklığı, çaresiz insanlık halleri, ölüm kaygısı ola
Sohrâb Sepehrî (1928-1980) İranlı şair ve ressam Sohrâb Sepehrî, modern İran şiirinin dünya dillerine en çok aktarılmış şairlerindendir. Sepehrî'nin çok sayıda çağdaş sanatçı tarafından çeşitli sanatsal biçimler altında yeniden üretilmiş olan şiiri, coşkuyla bağlı olduğu ve yaşamının önemli bölümünü geçirdiği topraklardan beslenir. Işık ve karanlık, varlık ve yokluk, renk ve renksizlik, yalnızlık ve çokluk, hareketsizlik ve devinim gibi temalar Sepehrî'nin şiirinde benzersiz bir lirizmle işlenmiştir. Sekiz
Yedi Askı Şiirleri (Muallakalar), İmruul-Kays, Tarafe, Antara, Zuheyr bin Ebi Sulma, Lebid, Amr bin Kulsûm ve el-Hâris bin Hillize'nin muallakalarından oluşan, İslam öncesi Arap şiirinin en iyi örneklerini içeren bir antoloji. Büyük şair ve düşünür Adonis, kitabın sunuş yazısında şöyle söylüyor: "Cahiliye şiiri olarak adlandırılan şey, bir medeniyet şiiridir. Medeniyetlerin şiirini, hangi dalgalar savurduysa bu şiiri de aynı dalgalar savurur. Bu yüzden Cahiliye şiiri, bazen rasyonel bazen romantiktir. Bazen
"Maldoror'un Altıncı Şarkısı'nı okuyunca kendi yapıtlarımdan utandım."
André GİDE
"Maldoror'un birazcık tadına bakınca, bütün şiir yavanlaşıyor."
Louis ARAGON
"Lautréamont'u açın! Bütün edebiyat şemsiye gibi tersine döner."
Francis PONGE
"Maldoror'un Şarkıları olmasaydı Fransız kültürü eksik ve tamamlanmamış kalırdı."
Marcelin PLEYNET
Comte de Lautréamont (Isidore Ducasse, 1846 - 1870) yirmi iki yaşında "Maldoror'un Şarkıları" ile şiirin klasik
söylemini tamamen değiştirdi ve iki yıl sonra öldü. Üstgerçekçi
Sessizliği verin bana, suyu, umudu.
Kavgayı verin, demiri, yanardağları.
Yapıştırın bedenlerinizi bedenime mıknatıs gibi.
Üşüşün ağzıma ve damarlarıma.
Konuşun kanımla, sözcüklerimle
"Neruda Kral Midas gibidir. Dokunduğu her şeyi şiire dönüştürür."
Gabriel Garcia Marquez
Latin Amerika'nın en büyük destanlarından biri olan Evrensel Şarkı, bir kıtanın capcanlı biyografisi. Kolomb öncesi uygarlıkların, konkistadorların ayak basışının, sömürgenin ve despotluğun, çalkantılı toplumsal olayların arka plan olduğu
"...şiiri tanımlamak zorundaysam ve şiir hakkında kendimi oldukça şüpheli hissediyorsam, ondan
çok emin değilsem, şöyle bir şey söylerim: ‘Şiir, sanatsal biçimde birbirine örülen sözcükler
aracılığıyla güzelin ifadesidir.' Bu tanım, bir sözlük ya da ders kitabı için yeterince iyi olabilir,
ancak hepimiz bunun çok zayıf olduğunu hissederiz. Çok daha önemli bir şey var –bizi yalnızca
şiir yazmayı denemeye değil, ayrıca ondan keyif almaya ve onun hakkında her şeyi bildiğimizi
hissetmeye devam etmeye teşvik ede
Okunduktan sonra ses olup kaybolmayan kaç şiir var? Kaç şiir kitabının; kelimeleri, mısraları zihnimizi sarsar, yüreğimizi titretir?
Günümüzde duygudan uzak, kelime oyununa dönüştürülen şiirler, okunduktan sonra iz bırakmadan kaybolup gidiyor. Halil Cibran`ın şiirlerini okudukça, düşünmek için durmak; şiirden aldığınız lezzetin kıvamını tamamlamak için devam etmek isteyeceksiniz. Nitekim bir duygu şelalesinin akıntısına kaptıracaksınız kendiniz.
Lirizmle dolup taşan ve öncelikle aşk, ölüm, doğa ve yurt öz
En zoru, yaşayıp ölü olmaktır.
Ölmek.
Benim için hayat o olurdu.
Fakat, bunun yerine.
Ben hala yaşıyorum.
Yatıyorum.
Kalkıyorum.
Yürüyorum.
Nefes alıyorum.
Ve benim kırılmış kalbim hala atıyor.
Ben ise merak ediyorum.
Niçin?
"Günümüzün en cesur ve kışkırtıcı Arap şairi."
EDWARD W. SAID
Daha önce Belli Belirsiz Şeyler Anısına kitabını yine Mehmet Hakkı Suçin tercümesiyle yayınladığımız Adonis günümüzde yaşayan en etkileyici Arap şairi olarak kabul edilmektedir. İşte Budur Benim Adım'da düzyazıyla şiirin arasındaki sınırı ihlal eden, bu ihlal esnasında şairliğini asla unutturmayan bir Adonis'le karşı karşıyayız.
Girişteki poetika metnine dair Suçin'den alıntılarsak, "Adonis'in poetikasıyla ilgili bir ‘sunuş' yazısı yazm
Toplam 293 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.