Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 38 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Selçuk Sübaşı’nın, kendisine bağlı Türkmenlerle birlikte Cend’e gelişiyle tarih sahnesine çıkan Selçuklular, siyasi sınırları doğuda Aksa-yı Türk’e, batıda Akdeniz kıyılarına, kuzeyde Kafkasya’ya, güneyde Umman’a kadar yayılan büyük bir devlet kurdular. Yolculuğun hemen başında İslamiyet’le tanışan Selçuklu Türkleri, kadim Türk-Oğuz geleneğinin bir temsilcisi olarak girdikleri İslam medeniyeti dairesi içinde siyasi, sosyal ve kültürel varlıklarını, bilgi ve görgülerini artırdılar. Bunun yanında, hâkim olduk
Büyük Selçuklu Devleti, Orta Asya’dan Anadolu’ya, Irak’tan Suriye’ye, Hicâz’dan Yemen’e kadar büyük bir coğrafyayı kuşatan bir imparatorluktu. Geniş bir toprağa sahip olan Selçukluların en parlak zamanı da Alparslan ve Melikşah’ın dönemleri olmuştur. Yükseliş devri olarak adlandırılan bu dönem ilmî faaliyetler hususunda birçok gelişmeye sahne olmuştur. Nizâmiye medreselerinin kurulmasıyla birlikte dönem âdeta ilmî açıdan zirve çağını yaşamıştır. İşte bu çalışmada da Selçukluların ilim ve kültür hayatı bakım
Büyük Selçuklu Devleti 1040 yılında Dandanakan Savaşı’ndan sonra kuruldu. Büyük Selçuklu Devleti, Türklerin Orta Doğu hâkimiyeti sürecinde önemli bir yer tutar. Günümüzde bu devletin bölgede hâkim olduğu sahalar üzerinde sayıları yirmiyi aşan devlet kurulmuştur. Selçuklular dönemi, Müslüman Oğuz Türklerinin Batı Asya’nın büyük bir bölümünü yurt hâline getirdiği dönemdir. Selçuklular o kadar geniş alana yayılmışlardır ki, Büyük Selçuklu Devletinin içinde, bağımsız diyebileceğimiz devletler kurulmuştur. Türkl
Tükendi
Bizans İmparatoru Romen Diyojen Selçuklulara esir düşer ve Sultan Alparslan'ın huzuruna getirilir. Sultan'ın çadırında bir müddet sessizliğin ardından Alparslan esiri Diyojen'e sorar: "Beni yakalasaydınız ne yapardınız?" Romen Diyojen beklemediği bu soru karşısında biraz bekledikten sonra şu cevabı verir: "Ya atımın kuyruğuna bağlatır sürükletirdim veya demirden bir kafes yaptırıp sizi ülke ülke gezdirirdim"der. Sultan Alparslan bu cevap karşısında bir soru daha sorar: "Benim size ne yapacağımı sanıyorsunuz
Selçuklular tarihi, Osmanlı tarihi gibi herkesin rahatça kalem oynatabildiği bir alan olmadığından bu sahada yapılan çalışmalar çok sınırlı kalmaktadır. İlgililerin okuyacak kitap bulmakta sıkıntı çektiği bu alanda böyle bir çalışmanın önemli bir boşluğu doldurarak tarih meraklılarına ve Selçuklu Tarihi'ne ilgi duyanlara yararlı bir çalışma olacağı kanaatindeyiz. Ayrıca bu kitap, yurdumuzda bulunan çeşitli üniversitelerin Tarih bölümlerinde okuyan öğrencilerin "Türkiye Selçukluları" ya da "Anadolu Selçuklul
Tükendi
Büyük Selçuklu sultanı Muhammed Tapar vefat ettiğinde geride beş erkek çocuk bıraktı (18 Nisan 1118). Bunlar yaş sırasına göre Mahmud, Mesud, Tuğrul, Süleymanşah ve Selçukşah'tır. Şehzadelerden büyük oğul ve veliahd olan 14 yaşındaki Mahmud, babasının yerine tahta çıktı (19 Nisan 1118). Ancak Mahmud, henüz devleti yönetecek yaşta olmadığı için, emirler kısa sürede onu kendi tesirleri altına aldılar. Diğer taraftan Mahmud'un şehzadelere ve emirlere üstünlüğünü kabul ettiremediğini gören amcası Horasan melik
Tükendi
11. asırdan sonra İran, bilhassa Horasan ve Azerbaycan, çoğunluğu yeni Müslüman olan Türk nüfusuyla dolmaya başladı. Bu hareketlilik Büyük Selçuklu Devleti için yeni yaylak ve kışlakların tahsis edilmesi gerektiği manasına geliyordu. Coğrafyasının uygunluğu ve gayrimüslim bir devlet elinde olması hasebiyle Anadolu toprakları bu iş için son derece uygundu. Selçuklular, bir taraftan ellerindeki kuvvetleri Bizans'a karşı cihad ve gazaya yönlendirirken, diğer taraftan da yeni topraklar fethedeceklerdi. Nitekim
Tükendi
Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşunda önemli rol oynayan Dandanakan Savaşı'ndan sonra Selçuklu fetih hareketleri, özellikle batı yönünde büyük bir gelişme gösterdi. Gerek ilk Selçuklu sultanı Tuğrul Bey, gerekse Selçuklu beyleri, Rey-İsfahan bölgesiyle Azerbaycan ve Arrân'dan sonra Bizans hâkimiyetinde bulunan Anadolu'ya da akınlara başladılar. Askerî harekâtlarını Malatya ve Sivas'a kadar uzattılar. Önceden hazırlanan plânlar doğrultusunda bu fetih hareketlerine katılan Selçuklu emîrleri ve Türkmen beyle
Tükendi
Dandanakan zaferinden sonra kurulan Selçuklu Devleti, batıya yönelerek İran, Irak, Suriye ve Anadolu'ya hâkim oldu. Devletin en parlak devrinde, sınırları Orta Asya'dan Ege kıyılarına ve Kafkaslar'dan Yemen'e kadar uzanıyordu. Bu geniş coğrafyada siyasî birliğin ve ekonomik istikrarın sağlanması, eğitim-öğretim, kültür ve sanat konusunda da kendini gösterdi. Bütün bu değerlerin toplamı da Selçuklu kültür ve medeniyetini meydana getirdi. Selçuklular tarih boyunca pek çok devlet kurdular. Her yeni kurdukları
Tükendi
Gönderilen mektuptaki manzumeyi okuyan Kanûni Sultan Süleyman'ın kalbi sızlar. Evlat acısını daha evvel en derinde yaşayan ve büyük ıstıraplara duçar olan koca sultan, yine büyük ve dayanılmaz bir acının eşiğindedir. Uçurumun başında ağlayan oğulun celladına yalvarışlarını hisseder yaralı yüreğinde. Babalık ve cellatlık arasında gider gelir. "Uçurumun kenarındayım, düştüm, düşeceğim; kurtar beni!" diye yalvaran oğluna, alır eline kalemi ve bir cevap yazar: Ey dem-a-dem mazhar-ı tugyân u isyânum oğul Takmaya
Vezaret kurumu, tüm siyasi teşekküller gibi Osmanlı imparatorluğunun da temel yapı taşlarından biriydi ve bu mevkide bulunan vezirler de devlet mekanizmasının başat unsurlarından idiler. Osman Beg'in Söğüt subaşısı ve uç beyi olarak seçildiği andan itibaren, hemen yanı başında amcası Dündar Beg'in etkin ve nüfuzlu bir figür olarak karşımıza çıkması bir rastlantı değildir. Beyliğin bütün önemli işlerini ve kararlarını danıştığı Dündar, bir bakıma kendisinin vekil ve danışmanı, yani veziri olarak tüm gelişmel
Barthold'un ifadesiyle "İhatasının genişliği bakımından hâlâ eşsiz duran bir eser" olan Câmi'ü't-Tevârîh, "Türk tarihinin İslâm devrinde yazılan ana kaynaklarının en önemlisi" olarak kabul edilmektedir. Eser üzerindeki ilk çağdaş/modern çalışmalar, birçok emsâlinde olduğu gibi Batılı araştırmacılar tarafından yapılmıştır. Avrupa, Amerika, Rusya, İran, Hindistan ve Arap dünyasında da büyük ilgi gören eserin, St. Petersburg, Bakü, Leningrad, New York, Tahran, Delhi ve Kahire'de yayımlanmış birçok neşri ve muh
Selçuklular çok geniş bir alana dağılmışlar ve iç içe devletler kurmuşlardır. Büyük Selçuklu İmparatorluğu ve bu imparatorluğa tâbi, zaman zaman bağımsız, son zamanlarından kopuk birçok devlet kurulmuş ve bunların içinde Anadolu Selçuklu Devleti, tarihte ayrı yer edinmiştir. Suriye Selçukluları, Irak Selçukluları, Kirman Selçukluları, bunlardan türemiş atabeylikler, Eyyubîler, ardından beylikler tarihte yerlerini almışlardır. Selçukludan kopan bir beylik, yeni bir imparatorluğun temelini atmıştır: Osmanlı
Tükendi
Selçuklular-Beylikler-Osmanlılar bağlamında adım adım Anadolu'nun Türkleşme ve İslâmlaşma hikâyesi Türk Beylikleri Dönemi ve beyliklerin bütüncül ve kapsamlı bir araştırması Malazgirt'te kazanılan büyük zaferden sonra Anadolu coğrafyası Türklere açılmış, Selçukluların yükselişi ile birlikte Orta Asyadan Ortadoğu'ya doğru hız kazanan Türk göçleri, nihayetinde bir vatana yerleşmekle sonuçlanacak bir istikamet elde etmişti. Anadolu'nun siyasi ve etnik olarak Türkleşip Türkiye haline gelişi önemli ölçüde Türk
Tükendi
Konya ve İznik şehirlerinin ortak özelliği Türkiye Selçuklularına başkentlik yapmış olmalarıdır. Kutalmış Oğlu Süleymanşah büyük bir ileri görüşlülükle Urfa-Birecik'ten binlerce kilometre uzaklıkta Anadolu'nun en batısında, Bizans'ın dibine İznik'e göç ederek Selçuklu devletinin temellerini atmıştır. Süleymanşah'ın kurduğu devlet zamanla büyümüş, Bizans'ın iç işlerine karışacak kadar güçlenmiştir. Ancak I. Haçlı seferi Selçuklu Türklerinin İznik'i terk etmelerine sebep olmuştur. Yaklaşık 20-25 yıllık emek H
Tükendi
Büyük Selçuklu ve Irak Selçuklu Devletleri tarihinin ana kaynaklarından biri olarak bilinen ve Hace İmam Zahiru'd-Din Nişaburi tarafından 1177–1186 tarihleri arasında kaleme alındığı düşünülen Selçukname adlı eser, bu çalışmayla ilk kez Türkçeye tercüme edilmiştir. Hace İmam Zahiru'd-Din Nişaburi, Selçukname'yi, Irak Selçuklu Devleti Sultanı 3. Tuğrul adına kaleme almıştır. Eser, Büyük Selçuklu ve Irak Selçuklu Devletlerinin siyasi, sosyal ve kültürel olaylarına dair önemli bilgiler vermektedir. Bilinen il
Bu araştırmada Meraga Rasathanesi'nin kurucusu Nasîrüddin Tûsî'nin öğrencisi, meşhur alim, matematikçi, astronom ve İşrâkî filozof Kutbüddîn-i Şîrâzî'nin hayatı, eserleri, öğrencileri ile XIII. Yüzyılın son çeyreğinde İlhanlı nüfuzu altında bulunan Selçuklu Türkiye'sindeki faaliyetleri incelenmiştir. Şîrâzî, Sivas'ta kadılık ve Gök Medrese'de müderrislik yapmış, daha sonra İslamı kabul eden ilk İlhanlı hükümdarı Ahmed Tekudar tarafından elçi olarak Memluk sultanı Kalavun'a gönderilmiştir. Siyasi görevleri
Tükendi
Hazret-i Ebû Bekir'den (r.a.) sonra halife seçilen Hazret-i Ömer (r.a.) devrinde de fetihler hızla devam etti. Irak ve İran cephesinde Halid b. Velid (r.a.), sonra da Müsennâ b. Hârise (r.a.) kumandasındaki İslâm ordusunun peş peşe kazandığı zaferler sonunda, İran yıkılma safhasına girdi. Nihâvend savaşını müteakip Türkler ile Müslümanlar (Araplar) arasında ilk temaslar başladı (642). Müslümanlar, Horasan'da bilhassa Mâverâünnehir ve Kafkaslar'da Türkler ile karşı karşıya geldiler. Emevîler Devrinde Türkler
Tükendi
Selçuklu tarihçiliğinin akla gelen ilk isimlerinden biri olan Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu meslekî hayatının on beş yılını Selçuklu tarihine ve kalan yirmi beş yılını da Selçuklulardan önceki ve sonraki Türk tarihini Selçuklular üzerinden birbirine bağlayarak, Türk tarihinin kesintisiz bir süreklilik arz ettiğini göstermeye hasretmiştir. Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu'nun "Selçuklular ve Selçuklu Tarihi Üzerine Araştırmalar" başlığıyla sunduğumuz bu çalışması iki ana bölümden oluşuyor: Birinci bölüm Selçuklular
Anadolunun fethi, Türkleşmesi ve bu ülkede Türkiye devleti, vatanı ve Türk-İslâm medeniyetinin kurulması yalnız millî bakımdan değil, İslâm ve cihân tarihlerinde de bir dönüm noktası teşkil ettiği halde bugüne kadar Türkiye Selçukluları tarihi yazılmamıştır. İşte bu kitap bu derece mühim olduğu kadar karanlık kalan bu devrin siyasî tarihini Alp Arslandan Osman Gaziye kadar aydınlatmak gayesiyle telif edilmiş; ilmî ve millî âcil ve büyük bir ihtiyacı karşılamak istemiş; iktisadî, içtimaî, dinî, kültürel ve s
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 38 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1