Yalnızlığım, ardından bana bıraktığın
Koskoca bir demet yalnızlık
Eserinle bir kez daha gurur duy artık
Değer miydi bıraktın beni sevgisiz
Hadi git, gidişlerin zaten hep nedensiz
Şimdi bak, kaldın işte böyle bensiz
Sabah uyandığında, gülüşlerim olmayacak
Giderken gülüşlerimi de götüreceğim
Sıcak bakışlarımı da yanıma alacağım
Ellerim ellerini ısıtmayacak
Yalnızlığım son kez intikamını alacak
Senden bana kalan,
Koskoca bir demet yalnızlık olacak....
Herşey masum olmakla başlar hayatta, sonra mahkum olursunuz... ilk dünyaya gözünüzü açtığınızda pırıl pırıl masumiyet kokarsınız... teniniz, yüreğiniz çocuktur, masumsunuzdur, ama sonra mahkum olursunuz hayata... zorluklar, çileler, sorumluluklar zamanla sizi mahkum eder... aslında bu sevdada da böyledir... birine gönül verdiğinizde önce masumsunuz, masumca seversiniz ama sonra bu bağlılık artar ve ona mahkum olursunuz... bir gönül yolculuğuna benzeyen yaşam denen yol işte budur... hayata masum olarak başla
Öğrencilik yılları güzel olduğu kadar da zor geçiyordu. Okul ve işi bir arada yürütmek kolay olmuyordu. Kirasını ve cep harçlığını kazanmak için ek bir işte çalışıyordu. Mezuniyet sınavları için hazırlıklara başladı. Çok yoğun ve meşguldü, bu son sınavı da başarıyla noktalamak istiyordu.Üç yılı boşa gitmemeliydi. Tek isteği yeni yılla birlikte gelen yeniliklerdi. Yeni yıl demek, yeni bir çocuğun doğması gibi, yeni bir aşk, yeni bir iş, yeni arkadaşlıklar, yeni dostluklar, hatta idealize edilmiş biçimiyle ba
´Türkçesi varken´ görüşünün yılmaz savunucusu olarak yazı ve dizelerinde bu dil duyarlılığının yoğun izlerini görmüş olduğumuz Ömer F. Özen´in ilk dizeleri Anadolu basınında Osmaniye/Hakikat, Eğridir Göl Sesi, Başkent, Urfa/Meşale, Güneş, Bartın, Çağdaş Türk Dili vb. gazete ve dergilerinde yayınlandı. Yine Anadolu basınında başlayan basın meslekyaşamı Cumhuriyet Gazetesinde sürdü. Kanada´nın Montreal kentinde 1994 yılında üç dilde yayınlanan Bizim Anadolu Gazetesini kuran ozan, siyasal, toplumsal ve sanatsa
"Kalbi İslam olan Osmanlı Saltanat Merkezi'nin düşman işgaline geçmesi ve bütün ulus ve vatanımızın en büyük tehlikeye uğramasının sonucu olarak, bütün Rumeli ve Anabolu'nun giriştiği ulusal ve kutsal savaş sırasında, halkın en doğru iç ve dış haberlerle aydınlatılması önemle göz önünde tutulmuş ve burada en yetkili kişilerden kurulu özel bir heyetin yönetiminde ve Anadolu Ajansı adı altında bir kurum kurulmuştur.Anadolu Ajansı'nın en hızlı araçlarla vereceği havadis ve bilgi, Heyet-i Temsiliye'timizden de
Her sabah uyanıyor, seni seviyorum. Sonra köpeklerimizi gezdiriyorum, çiçeklerimizi suluyor, yaseminlere dokunuyor, kokluyor, seni bir daha seviyorum. Sonra bütün gün seni seviyorum, hep seviyorum. Çünkü seni seviyorum ben.
Sadece Bir Soru
Siz hiç sevdiğiniz kadına,
Üç satte birkase çorba içirdiniz mi?
Konuşarak,
Gülerek,
Komik hikayeler anlatarak,
Gözyaşlarınızı içinize akıtarak,
Kitaplar okuyarak,
Türküler söyleyerek,
Hatta kalkıp oynayarak.
Susun o zaman
Nasıl yaşayacağımı
Bana bırakın.
Bütün acılarımı
Ozanlıktan kamlığa uzanan geniş bir kültür mirasına yaslanan aşıklık, tarihi süreçte köklü bir gelenek meydana getirmiştir. Ancak bu gelenek; modern dnyanın, henüz modernizmi bile özümseyemeden postmodern dokunuşlarına maruz kalan ve böylece dünüyle bugünü arasındaki kopuklukları okumakta zorlanan günümüz Türkiye´sinde, tıkanma hatta yok olma noktasına gelmiştir. Bu nedenle Türk folklorünün diğer kadroları gibi aşıklık geleneğiyle ilgili çalışmalar da, geçmişin bugüne taşınmasına ve geleceğin sağlıklı kurgu
Sıradışı insanların, sıradışı öykülerinin anlatıldığı bu çalışma, yatay tarih çalışması yöntemiyle on beş yıl önce, henüz son kabadayılar ve son tanıklar yaşarken hazırlanıp bilimsel bi folklor dergisinde yayımlandı. Araştırmacı ve okurlardan oldukça ilgi gördü, bağımsız kitap olarak yayınlanması istendi. Ne var ki başka çalışmalar yüzünden yeniden bu konuya dönmeye zaman bulunamadı.
Ancak aradan geçen zamanda çalışmayı kitap olarak yayınlanması konusunda çok sayıda istek geldi. Bu istekler doğrultusunda ça
İşte o güneş ve o güneş batımı. Hani yeryüzünün bütün renklerini sinesinde toplayan, hani Atatürk'ün İzmir Kordon'da, Naim Palas'ta rakısını içerken o Yunan asıllı garsonu çağırıp, "Vre Dimitri, kralınız Konstantin buraya gelip güneş batışını seyreder miydi?" diye sorup aldığı, "Hayır" efendim cevabı karşısında '"O zaman niye İzmir'i almaya kalktı ki?" diye merak ettiği, o güneş batımı.
İşte o güneş önce Pasaport'tan başlayıp, denizin kenarında perde duvar gibi dikilen, Yeşiltepe, Karataş, Göztepe, Güzelya
Sümerbank kuruluşundan özelleştirildiği 2001 yılına kadar TSK, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün eğitim elbisesi, iç çamaşırı, postal, çadır, paraşüt, çarşaf, battaniye, havlu gibi tüm ihtiyaçlarını karşılamıştır. Ayrıca Azerbaycan, Ürdün Bosna Hersek, Arnavutluk ordu ve polisini de giydirmiştir. Sümerbank 4046 sayılı Özelleştirme Yasası kapsamında özelleştirilmiş ve bir kısım tesisleri kapatılmıştır. 6 kurum bedelsiz devredilmiş 8 fabrika da kapatılmıştı.
Sümerbank, pamuklu sektöründe 20, yünlü ve halı sektöründ
Boğaza savrulan balıkçı teknelerine özlemle bakıyordu. "Genzimi kurutuyorsun poyraz. Son defa saçlarımı taramanı istiyorum senden. Al çocukluğumun büyütülmüş resmini. Dur biraz, şu sırtımı Ulu Cami'ye vereyim, öyle tara yüreğimin dağınıklığını. Ben gidiyorum İstanbul. Gidiyorum karşı yakadaki hüznüm, Kollarında doğdum senin Bakırköy. Yazdığım destanın sayfa ayracı." Sustu, vedaya hazırlıyordu cümlelerini. "Alnımın geniş olmasına karşın neden yazılanları kontrol edemiyorum kader?" Lokmayı çiğnerken hayatının
BİR RENK
Işığı getirdim sana bak ellerini
Işığı getirdim sana yakmaz ateş gibi tenini
Sevgiyi sunuyorum sana
Görmedin gözlerinle hiç
Mavi çiçekler var içinde
Duymadığın kokularda
Gözyaşlarımla büyümüş
Aydınlatmak için karanlık gecelerini
Herkes gibi benim de bir ailem var. Ama her biri farklı karakterdeler. Bu nedenle aile içinde çatışma çıkması kaçınılmaz oluyor bazen. Bu durumda iş babama düşüyor ve her zamanki ağırbaşlılığı ile olaya el koyup çatışmayı önlüyor. Sanırım bunda da babamın aile içinde daima uyumlu olmasının büyük katkısı var. Annem ise baskın, yani dominant bir yapıya sahip, ama eli maşalı, otoriter kadın tiplerinden değil. Yine de her şeyin kendi istediği gibi olmasını ister. Bunların başında da çocukları, her zaman ken
'Nafile, bitti. Bunu o sersem kafana sok. Aşk mabetleri hayatı süsleyenedir, kirletene değil. Sen benim mabedimi kirli emellerinle kirlettin. Üç kadını mutsuz ettin. Hadi Şule niyetini anladı gırgırımı geçeyim dedi. Benim günahım ne? O iki çocuk annesinin günahı ne? Çok çirkinmişsin Rumuz. Öğrencilerine o muhteşem tezlerinden bol bol öğretiler yazdırırsın artık.'
'Aşk' dedi. 'Yaşadığımız aşk. Bizim aşkımız. Biri intihar etmişmiş. Gebersin bize ne ondan. Kim izin verdi hayatımıza girmesi için? Sen demiyor muydun hadi evlenelim diye? Sen demiyor muydun yanına geleceğim diye? Ben mücadelemizi ikimiz adına verdim. Kazanmak üzereyim. Bitti, tüm sıkıntılarım bitti. Buradayım, karşındayım, seninleyim.'
Dünyamızı etkileri binlerce yıl sürecek değişimlere uğrattığımız Antroposen çağında çevreci eleştiri, edebiyat ve yeryüzü arasındaki dinamik bağlantıları inceler. Çevreci eleştiri edebiyatçılar için yeni bir çalışma alanı mıdır? Eflatun'dan günümüze yazın eleştirmenlerinin insan ve doğa ilişkilerine de odaklandıkları düşünüldüğünde değildir. Ancak bugün fark yaratacak olan, geçmişten günümüze çevre bilinciyle yazılmış eserleri farklı bir solukla okuyabilmek, eserlerde insanın çevresiyle olan ilişkisinin izi
Toplam 54 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.