Bu kitap, çağımızın en ünlü ateisti Richard Dawkins'in "Tanrı Yanılgısı" isimli kitabına bir yanıttır. Ateistler ve teistler ezeli rekabet içindeki iki takımın taraftarı gibiler! Tanrı'nın varlığı üzerine yapılan her tartışma bir derbi maçı gibi geçiyor; kavga, gürültü, hakaret, küfür... İki tarafın da amacı, ne olursa olsun maçı kazanmak! Oysa bu çok saçma! Burada kazanmanın bir önemi yok ki, önemli olan gerçeğe ulaşmak! Tanrı var mı, yok mu? Üçüncü seçeneği olmayan bir soru bu! Üstelik yanlış seçeneği

İnsanlık tarihi bizim elimizdeki kaynaklardan çok daha eskidir. Aslında insanoğlu bunları bize çeşitli vasıtalarla iletmiş bulunmakla birlikte; bazı iletilmişlerin henüz tam manası ile çözülememiş olması, halen karanlıkta kalan birçok tarihi olayın gün ışığına çıkmasını beklemekte ve gerektirmektedir. İlk yaratılış anlatımları ve bunları destekleyen mitolojik öğeler, insanlığın doğuşu, dilin ifade edilişi, dinlerin ortaya çıkışını; ilk çıkış noktalarından alıp iz sürerek gittiğimizde bugün aydınlanmayı bekl

Hayatta her şeyin bağlantısını merak mı ediyorsunuz? Kafanızda çözemediğiniz soru yağmuru mu var? Bu soru yumağı beyninizi mi kemiriyor? Yaşamak için bir sebebinizin kalmadığını mı düşünüyorsunuz? İnsanları iyi ve kötü diye sınıflara mı ayırıyorsunuz? Kendinizi tanımak ister misiniz? Etrafımızı saran bu karamsarlıktan silkinerek uyanmak Neden var olduğumuzu, yaşama gayemizi öğrenmek O zaman ön yargıya kapılmadan, vazgeçmeden bu cevheri Okumalısın! Sorularına kesin cevap bulacaksın! Gönül gözünle de oku, içi

Sevda... Yeşerir mi sanırsın bir umut olmadan? Dilde mi kalır, yoksa yürekte mi bilinmez... Yanan bilir ancak harını, tutuşunca bedeni Kıvılcımlar sarar hece hece sitemli sözleri, Ve aşka dair ne varsa dökülür gözlerinden Yutkunarak silersin gözlerini, Anlarsın ki!... Ateş de sensing, yananda...

Bu kitapta yazdığım ve yazamadığım bütün fenalıkların temelinde ?BEN" duygusunun hâkim olduğu bencillik vardır. Menfaat duygularının ve çıkar tutkularının esiri olmuş bir fert, in¬sanlık âlemini tehdit eden en büyük mahlûktur. Bunlar var olan her türlü ahlak ve sevgi anlayışını yer ve bitirirler. Şunu hep görmüşsünüzdür: - ?Zengin olacağım." - ?Ev, araba, arazi alacağım." - ?Ben en büyük olacağım." - ?Daha fazla kazanmak istiyorum." - ?Müdürlük benim hakkım. Ben olacağım." Diye konuşanlar çoğunluktadır. Her

Ne kadar kaybettiysem, o kadar çok bulduğum, bak umut, gördün mü? seni yine buldum.

Dehşet verici bir sır, affedilemeyen bir geçmiş. Öfke ve intikam arzusu, karanlığı harekete geçirdi. Boston hiç görmediği zorluklarla karşı karşıya. Şehir karanlıklara boğulmak üzere. Gizlice dolaşan ve dikkat çekmemek için uğraşan birileri var. Onlar, zifiri karanlığın içinde hiç yozlaşmadan amaca odaklı yaşayanlardır. Taraflar seçiliyor ve son yaklaşıyor. Kayboluşlar içimizde başladı...

Dışarıdan gelen baskı ve yönlendirmelerle insanoğlunun ortak bilinci ne kadar küçülse de özgün olduğundan özgürdür. O hiçbir kurala sığmaz, ona güvenin, onunla temas kurmak, "o" olmak için fiziksel çevrenizden ödünç aldığınız mükemmeliyetçi kurgulamaları, olabildiğince sorgulayın. Ben, "neden mükemmel biri olmak için yanıp tutuşuyorum?" Sorusuna cevap bulduğunuzda kendinizi kusursuz, muhteşem biri zannederken, sıradan rastgele biri olarak bulacaksınız. Ego ve gölgesi olan korkular zayıflayacak, kendilerini

Deli dağların şarkısıydılar Asi ormanların Ve öylece dağ kovuklarında Nehir başlarında esen rüzgardılar Bir zamanlar siz yoktunuz onlar vardılar Ve öylece duru Ve öylece asil Gittiler

Geniş Açı: Bu kitap hiçbir baskı ve kısıtlama altında kalmadan toplumsal ahlâkî çöküntülerimizi muazzam bir mizah dilinde anlatıyor. Dik Açı: Ben hayatın şiddetinden ve sıkışıklığından bunalmış bir kadın; bu kitapsa, gecenin üçünde arayıp başımı omzuna yaslamayı hayal ederek huzur bulduğum erkek... Telefon açılır açılmaz, ben ürkek titreyen kadınsı ses tonumla 'Seni çok özledim.' derken; o da bana sert, erkeksi, uykudan yeni uyanmış ses tonuyla ' Bende seni çok özledim. Çünkü şu an elimde!' diyor hayvan! Da

SAVAŞK ; hiç ölmek istemeyen genç bir adamın ,içtiği ölümsüzlük iksiri . içinde aşk, yalnızlık ve ölümün ; hayali ve gerçek olarak işlediği şiirler yer almaktadır.

Göğsüme taktığın bir yalnızlık rozeti... Kime açsam kollarımı, Ucu batıyor tenime.. Seni Seviyorum'lar o kadar iğneleyici ki..

Yedi cihana hükmeden ve adaleti ile ömrünü yaklaşık 700 yıl sürdüren Osmanlı İmparatorluğunun Abdülmecid, Abdülaziz, Murad ve II. Abdülhamid gibi son dönem padişahlarının yaşam hikayelerini detaylıca irdeleyerek o dönemlerde halkın sevgilisi olabilecek kahraman ve kabadayı dipleri üzerine detaylıca eğinilmiştir. Osmanlı sarayı ve hatta saray dışı gerçeği maharetle kaynaştırılmıştır. İbret dolu hayat tarihsel gerçeklikten kopmadan uzun soluklu bir anlatım, nefes kesici temposuyla başucu kitabı olmasını temen

Bu kitap; Yaşam yokuşundaki savaşın kırılma anları olan sevda tepelerini, hüzün yaylalarını, Aşk uçurumuna yuvarlanma durumunu, stres toplarını ve sinir gazlarını anlatmaktadır. Bu kitap; Beden kalemizin etrafını saran dış düşmanlara karşı bağışıklık sistemimizi, uyku askerlerini, komuta karargahı beynimizle, vezir-i azam kalbimizin tatlı sert çatışmalarını anlatmaya çalışmaktadır. Bu kitap; Yaşam yokuşundaki savaşımızda, Aşk'ın sadece İnsana özgü, seksin şehevi duyguların, soyların devamı için insan dahi

Bu kitap; Yaşam yokuşundaki savaş ilaçlarının reçetesi ve İlaçların nasıl kullanılacağını anlatan kitabımızdır. Kitabın sonunda size iki sayfa ayırdım. El yazınızla "Geleceğe bir mektup yazın" Dedim. Gelecektekiler; Atalarımız, dedelerimiz kimmiş? Ne değişmiş, ne değişmemiş farkına varsınlar. Ben diyeyim yüz yıl, siz deyin beş yüz yıl sonra okuyanlar, hem sizi hem beni ansınlar. Tarihi yazın, imzanızı atın, fotoğrafınızı yapıştırın. Bir saç telinizden yapıştırın. Son sayfada bir haber göreceksiniz; dört b

Güneş Kıpkızıl karşıki tepelerden kaybolurken içkilerimizi yudumluyor, hayata, geleceğe diar planlarımızı birbirimize anlatıyor ve yaşadığımız baskıcı hayattan biran evvel kurtulup şimdilik bu düşüncelerimizde de olsa hayal alemine doğru doludizgin yelken açıyorduk.

Doğunun oğluyum toprak kokulu Alnım karla yoğrulu Bozkır çıplağı giyinmiş Bedenimde gülümser acılarım Rüzgarın yırtık entarisi Şimşek parçaları toplarken düşlerimi Pelteleşmiş dudaklarım Islık çalarak dere taşları toplarken Gül hatırına dokun tenime Tenim kar ayazı eritmez yüreğini Rengide rengide olmalı elbet Yıpranmışlığımı örten

Bir çavuş ordudan çıkacak canlı mı cansız mı? Bir çavuş terörle aşk yaşayacak yaşar mı yaşamaz mı? Bir cinayet duayeni korkacak cinayetten mi hidayetten mi? Hepsini birbirine bağlayan bir ruh olur mu olmaz mı? Bu arada sizin ruhlarla aranız nasıl iyi mi kötü mü?

bel bağlamak neydi ki şiir kuşanmış çocuk eğreti yaslandığımız dünya bir rüya ihlal edilmiş sınırlarıyız kendimizin ezberliyor birbirini insan ve eşya hatırla! unutmak istilasıdır kalbimizin yan yana yürekler kümeleniyor aşka

Şiirselliğin, kelimeler ve görsellerle beraber anlatıldığı farklı bir kitap. Maviden iz Bülent Deveci'nin ilk kitabıdır. Yazdıklarına şiir diyorlar. O bunlara "kelimelerle ve cümlelerle yaptığım tasarımlar" diyor. Ve bu ilk kitabında ona farklı sanat disiplinlerinden gelen 23 sanatçı arkadaşı, fotograf, resim, grafik tasarım, illüstrasyon, tipografi, desen, karikatür, tezhip ve ebrularıyla eşlik ediyorlar. Her bir sayfa hem bağımsız hem de bütünün birer parçaları olarak kitaptaki yerlerini alıyorlar.