“Aşık olduğunda, ahmaklaşırmış insan... Gerçektensevdiğinde, dururmuş lisan...
Aşık bir ahmak olmalıinsan; aşksız bir İskender yerine... Kalbine aşkgirmeyeni;
dünya gömer, derine...
Aç gözlerini ve gör: Karun'un hâzinesi, İskender'inkudreti; yetti mi gidermeye, o
içsel sefaleti? Bir şansdaha olsaydı, seçer miydi birisi; yaşamayı bir daha,bu
parlak esareti?
Bu yüzden ayrılırken, gözü açık nicesi...
Olmadı 'sahip olmak', mutluluk vesilesi...”
Tasavvuf, aydınlanma, dinlerin kökeni, bilgelik (irfan) öğr
"Hayatın ne olduğunu anlayamadan içine giriveriyoruz; üzerimize oldukça ağır yükleri de alarak.
Fiziksel anlamda alınan yükler öyle böyle taşınır gider de ruhumuzun yüklerini nasıl hafifletir, nasıl dayanılabilir hâle getirebiliriz?
Bunun için öncelikle güçlü bir ruhsal yapıya sahip olmak gerekir.
Doğumundan itibaren sevgiyle, eş koşullar altında, birlik ve bütünlük içinde bir yaşam öğretilerek büyümüş olan insanlar bir şekilde ruhlarını dinginleştirecek yolları bulup sakinliği yakalayarak huzura erebil
Aynı zamanda ressam ve felsefeci olan yazar daha çok anı denemelerinden oluşan, okurken kah hüzünlendiren kah içinizi ısıtan öyküleriyle sizleri zamanda yolculuğa çıkarıyor.
1960'lar, biraz da 1970'ler Türkiye’sinin sosyal yaşamına, aile ve arkadaşlık ilişkilerine ışık tutuyor.
Hemen hemen tüm yazılarının sonunda sorduğu sorular ve yazdığı dipnotlarla okuru düşünmeye sevk ediyor.
Kimisi, uzakların hayalini kurar; yeşil bir ülke, dost bir şehir, türkülerdeki köy...
"Gitsem nasıl olurdu?" diye düşünür kalan. "Kalsam nasıl olurdu?” der gidebilen. Günün sonunda; hayata tutkuyla sarılıp "giden" de, ucundan kıyısından tutunup “kalan" da diğer seçeneği merak eder.
Gidilmeyen her yol, her tercih, her eylem ve eylemsizlik; başka başka hayatlar kurgular, kayıp öyküler ülkesinde. İğne uçlu acılar, tüy dokunuşlu mutluluklar, çekiç darbeli hayal kırıklıkları; yeniden ve yeniden, yeni öykül
Adım: Şaziye
Soyadım: Kocabıyık
Yaşım: 8 buçuk fakat bazen 9 diyorum!
Saç rengim: Koyu kahverengi
Göz rengim: Koyu kahverengi
Saç tipim: Kıvırcık
Ayakkabı No: 31 ama 32 de giyebiliyorum.
En sevdiğim şey: Bebeklikte beyaz olan fakat şimdi yıkandığı ve eskidiği için krem ile gri gibi alacalı bir hale gelen battaniyem !
Annemin adı: Suna
Babamın adı: Tuna
Kardeşimin adı: Bora
Kızıma her gece anlattığım ve karakterine “Şaziye” adını verdiğim hikayeleri unutmamak için bazılarını yazmaya başladım. K
Bilim; var olan ve olmayan değerleri konum, zaman, canlı, cansız madde, somut, soyut vb. çok sayıda değişken bazında açıklar. Genel bakış açısı ile bilimin anlamı farklı uygarlıklar için farklı değerleri kapsayabilir. Hatta bu şekilde söz edilen “bilimler” arasında ters düşme de söz konusu olabilir. Nasıl ki, günümüz dünyasında bilimin alt kolları varsa, aynı yaklaşımla bütün uygarlıkların bütün bilimleri de genel bilimin alt kollarıdır. Düşünce, mantık, doğru karar verme, çözüm üretme vb. değerler tüm uyga
“Baringo ile Sıradan Hariciye Sohbetleri", bir hariciyeci olan Hidayet Bey'in bu doğrultuda gözlemlerini, anılarım, değerlendirmelerini içeriyor. Kenya'dan İran'a, Avrupa'ya...
Kitabın çoğunluğu Hidayet Bey'in köpeği Baringo'nun ağzından anlatılmış. Bu da kitaba bambaşka bir renk, bir mizah öğesi, hareketlilik katmış. Bu mizah öğesinin yanında yazarın keskin gözlemlerini, çıkarımlarını takip etmek, hem mekânlarda hem dönemlerde yolculuğa çıkmak da okur için anlamlı olacaktır. Kitap bu ciddilik-mizahilik de
Söyleyin Bana
Ey gönül bağı korusu
Orada başladı, orada yaşandı
aşkların en temizi, en durusu
Orada başladı, orada sürdü
İki sevdalının ilk göz ağrısı.
Ne sadık sırdaştın ey gönül yarası…
Acep biliyor musun yine yaşıyor mu
Yaslandığımız o asırlık çınar ağacı?
Acep misafir oluyor mu? Yosun tutmuş sıralar?
Sen orada kal, ben burada doğrusu.
Unutur muyum hiç seni vicdan yarası..
Söyleyin bana o koca ıhlamur hayatta mı?
Kara dutla ya o yaşlı ahlat yine ayakta mı?
Gök masmaviydi, yerler yaprak sa
Zalim Yıllar ve Unutulmaz Hatıralar
Senden sonra her şey anlamını yitirdi
Boşlukta fır dönen bir değirmen
Misali. Şimdi bir gelip gidiyorum
Bu eşsiz koyda. Ne zaman aklımdan
Bir gelip geçsen. Bir fır dönüyorum
Geçen zamanla. Her şeyi sildi geçti
O zalim yıllar. Şimdi gelecek zamanla yarışıyorum
Günleri saymak elimde değil…
Yıllar bile nasıl gelip geçti.
Farkına bile varamıyor insan.
Ha bugün ha yarın derken
Ömür gelip geçiyor bir yazı daha gelip geçtik
Sakın olâ böbürlenme gelen yaz değil.
Y
Neyiz, Ne Olacağız?
Tanrım bilemiyorum yıllardır neredeyim?
Her gün yediğim ekmek, içtiğim su
Koluma girip de gitmek istediğim kadınım
Yaşamak kaygısı, bir de ölüm korkusu
Ya Rabbim senin adın içimde saklı…
Yıllar yılı içindeyim bu çileli hayatın
Anıyorum gençliğimi, özlüyorum çocukluğumu.
Fakat bilemiyorum geleceğimi, yarınımı…
Rabbim bilemiyorum maksadını, kararını.
İşte hepimiz dünyandayız hazırız.
Yataktaki hastamız, topraktaki ölümüz
Neyiz, ne olacağız? Her an sana hazırız.
Bir şey bilmi
Ben edebiyatçı değil, yazarsa hiç değildim. İçimden geldiği gibi kalbimde yaşayan sözcükleri sayfalara aktarıyordum... Anlatacaklarım belki uzun olacak ama hepsi doğru ve hepsi gerçek yaşanmışlıkları içeren birçok hikâyeden oluşuyor. Bana anlatılanları olduğu gibi çarpıtmadan yazıp, bütün her şeyi sizlere aktaracağım... Zaman zaman üzülecek, bazen sevinecek ama her hikâyede kendinizden bir şeyler bulacaksınız.
Yalnızlığım okuyucu mektuplarında gideren bir erkek. Onu seven hayat dolu bir kız. Birden ortaya çıkan, mitoloji tanrıçası kadar çekici başka bir kız. Yirmi iki yıl önce kaybolan kocasını umudunu yitirmeden arayan, dünyanın bir ucunda onu bulan bir kadın... Umutlar ve hayal kırıklıkları.
Yaşlı falcının peşine düştüğü anne, ölülerin seslerini duyan tamirci baba, sevdiği adamı öldürmek zorunda kalan kız kardeş, ailesine ulaşmak isterken köyün birinde mahsur kalan ağabey ve tüm bu tuhaf olayların arasında aile içi şiddete uğramış, yardım çığlığı tüm arşa yayılmış genç bir kız...
Sıradan bir ailenin başına musallat olan birbirinden tuhaf olaylar ve gizemli topluluğu uyandıran mistik heykeller sizi fantastik bir yolculuğa davet ediyor. Yeraltı mağaralarında saklı uyuyanlar, gerçeği uyandırmak
“Karga ve Kedicik" masalıyla, anne sözü dinlemeyen sevimli oyuncu kedicik, karga ve bekçi köpeğinin macerası eşliğinde, işbirliğinin ve yardımlaşmanın önemine değinilmektedir. Bu masalla çocuklarımıza, sevgi, saygı, dürüstlük, hoşgörü gibi etik değerlerin hissettirilmesi amaçlanmaktadır. Bu değerlerle yola çıktıklarında sorunların üstesinden kolayca gelebilecekleri ve mutlu olacaklarına dikkat çekilmektedir.
Coşkuyla dolup taşmış bir ruhun
Bedenimde varoluşu gibiydi hayat
Bir şiir misali
Yaşıyordum
Her günü
Bir önceki günden daha yavaş
İnanarak
Ve tadına vararak...
Gazetecilik ve Halkla ilişkiler Yüksek okulu mezunu olan Yasemin Ateşman, görevi nedeniyle Almanya, Belçika, Avusturya, İsviçre, Moldova, İspanya ve Slovakya’da yaşamını sürdürmüştür.“Kadınca Karalamalar-Bölük Pörçük”ten sonra kaleme aldığı “Kadınca Karalamalar -2- Sessiz Yolculuklar” kitabıyla, göçebe yaşantısı içinde geçmişe doğru sessiz bir yolculuk yapmış, o yolculuk sırasında hem yabancı ülkelerdeki yaşantısına ilişkin hem de Ankara'nın 1970'li yıllarına ait anılarını bir araya getirmiştir.Yasemin Ateş
Bu kitabı yazmamdaki amaç okurlarımı etkilemek ya da bir şey öğretmek değil. Bu kitap da her kitapta olduğu gibi hep iyi şeyleri örnek almayı, hayatı sevmeyi, paylaşmayı gözler önüne serecek bir tarzda. Nice başka eserlerde, şiirlerde buluşmak üzere.
Kalabalık bir ailenin en küçük çocuğu olan Cihan, ailesindeki tüm fertlerden farklı baht ve görüş dünyasına sahiptir. Attığı her adımı, büyük hayallerle ve umudunu hiç kaybetmeden, isyan etmeden atmıştır. Aşk insanın kapısını bir kere çalar görüşüyle bir sevdanın peşinden koşmuş, mavi gözleriyle, pembe hayaller kurmuştur.Cihan’ın hayatını, kendisi mi yönlendirdi yoksa başkaları mı? Kaderini kendisi mi belirledi başkaları mı? Hiç düşünmeden, yargılamadan kaderine râm oluşunu anlatan bu kitap, ailesinin gözde
Emre Sermutlu graduated from Middle East Technical University Physics and Mathematics (Double Major) programs and then finished his Ph.D. in Bilkent Mathematics Department. He has several decades of experience in teaching mathematics, physics, and computer science at Çankaya University.Turing Machines is about the theoretical foundations of computer science. It offers a bird's-eye view of all possible algorithms. This viewpoint is very rewarding but at the same time very abstract.This book strikes a balance
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.