Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 261 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Fonksiyonel Analitik Psikoterapiyi Uygulamaya Yönelik Kapsamlı Bir Kılavuz Bir klinisyen olarak, danışanlarınızın mutluluğu ve iyilik hali için anlamlı ilişkilerin gerekli olduğunu biliyorsunuz. Buna ek olarak, empatik ve şefkatli bir danışan-terapist ilişkisini geliştirmenin tedavi sonuçları üzerinde derin bir etkisi olabilir. Kökleri üçüncü dalga bağlamsal davranış bilimine dayanan fonksiyonel analitik psikoterapi (FAP), danışanın iyileşmesi ve dönüşümü için birincil vasıta olarak terapötik ilişki üzerine
Ortaçağ mantığına ayrılan ilk ve kapsamlı el kitabı olan bu kitap, her ikisi de Helenistik mirasın arka planında ortaya çıkmış ve yüzyıllar boyunca etkileşimde bulunmuş olan Latince ve Arapça geleneklerini ele almakta ve her ikisinin de aslında kardeş gelenekler olduğunu göstermektedir. Yetişmiş ve genç araştırmacılar tarafından ele alınan bölümler, erken ve geç gelişmeleri içeren tüm zaman dilimini kapsamakta ve mantık tarihinde oldukça zengin döneme dair yeni kavrayışlar önermektedir. Kitap, okuyucuyu hem
Bu eserinde Kuddusî, sebeb-i telif olarak ilim, ibadet ve zikre teşvik etme gayesini belirtmiştir. Kur’ân’da iki yüz altmış civarında ayetin zikirden bahsetmesini, zikrin, Hakk’ın rızasına uygun ve O’na teslimiyetle yaşamanın hakikati olduğunun ilâhî mesajla tekit edilmesi olarak yorumlamaktadır. Ona göre, müminleri Hak Teâlâ’nın rızasına uygun yaşamaya teşvik edecek hakikat zikirdir. İnsanların kınamasına, eziyet ve iftiralarına, nefret ve inkârlarına karşı taliplileri âriflerin yoluna teşvik edecek, mürit
Elinizdeki eser, Fahreddin er-Râzî’nin Mâverâünnehir bölgesine yaptığı seyahat esnasında bölgenin önde gelen âlim ve düşünürleriyle başlıca fıkıh, fıkıh usulü, kelam, astronomi ve felsefe sahalarında ilmî meselelere dâir yaptığı münâzaraları içermektedir. Dönemin önemli ilim merkezlerinden olan Buhara, Semerkant, Hocend, Benâkit, Gazne ve benzerlerinde gerek usul gerekse içerik açısından ilmin eriştiği yüksek seviyeye ışık tutmaktadır. İslam âlimleri arasında tartışmanın usul ve edebine bir örnek teşkil etm
Felsefi ve kültürel anlamda İslâm düşüncesinin, özel olarak İslâm ahlâk düşüncesinin düşünce tarihindeki yeri hakkında birçok eser kaleme alındı. Bu eserlerden en iddialılarından birisi Suphi’nin elinizdeki kitabıdır. Ahmet Mahmut Suphi eserinde, Müslümanların dünya düşünce mirasına diğer birçok meselede olduğu gibi ahlâk alanında da kayda değer düzeyde katkı sağladıklarından ancak bu katkının yanlış yerlerde aranması nedeniyle açık bir şekilde ortaya konamadığından dem vuruyor ve okuyucunun dikkatini buray
Günümüze değin yapılan çalışmaların genellemeci bakışları neticesinde, Şiî kelamının -imamet bahsi hariç- Mutezile kelamından iktibas bir kelam sistemi olduğu algısı ortaya çıkmıştır. Fakat elinizdeki kitap, Şiî kelam sisteminin yetkinleşmesinde büyük paya sahip Nasîruddin Tûsî ve eseri Tecrîdü’l-itikâd ve bu esere yazılan şerhler üzerinden, Şia’nın kelam meselelerinde Ehl-i sünnetten de kayda değer bir oranda etkilendiğini göstermeyi amaçlamaktadır. Şia’nın dört büyük hadis kitabında, hata yapmanın, Ehl-i
İslâm’ın ilk asırlarında bir dindarlık biçimi olarak temâyüz eden tasavvuf hareketinin kısa süre içerisinde gelişme kaydederek bir dünya görüşü olmayı başardığını ve İslâm medeniyetinde ortaya çıkan diğer entelektüel gelenekler karşısında rüşdünü ispat ettiğini görürüz. Bu bağlamda tasavvuf kendi özgün varlık anlayışını ve bilgi teorisini tesis etmiştir. Daha çok Tanrı’nın tek gerçek varlık olduğu ve âlemin Onun karşısında bir varlığının bulunmadığı ilkesine bağlı bir ontoloji olan bu varlık tasavvuru, özgü
Fârâbî kelam ile ilgilenen hatta onun yöntemsel ve epistemolojik temellerini sorgulayan ilk filozoftur. Bu kitabın temel problem alanlarını şöyle izah edebiliriz: Fârâbî’nin felsefe-mille arasında kurduğu öncelik ve sonralık ilişkisini psiko-evrimsel bir süreç ile açıklayabilir miyiz? Fârâbî’nin kelam ve fıkıh ilmini, ayırması nasıl anlaşılmalıdır? Bu ayrımın arka planında İslâm düşüncesinin özellikle de kelam ve fıkıh ilminin etkisi var mıdır? Çelişmezlik ve üçüncü halin imkânsızlığı gibi ilkelerin kelam i
"Çoğu insan, ebeveyn olmanın inanılmaz derecede zor bir şey olduğunu ve kimsenin bu işi yüzde yüz doğru bir şekilde yerine getiremediğini bilir. Bu kitap; değerleriniz, korkularınız ve imkânlarınız üzerinden, bir ebeveyn olarak kim olduğunuza bakmanıza yardımcı olacak örnek, soru, uygulama ve stratejilerle dolu. Kolay olanı değil hem siz hem çocuğunuz için doğru olan şeyi yapmanızı mümkün kılıyor.”Carolyn Boehne"Kızım açısından tüm olanaklarımı sarf ettiğimi hissediyordum. Etraftan soruşturdum ve bu program
Garrett Thomson’un bu çalışması, Kant üzerine yazılmış eserler içinde ayrı bir yer tutuyor. Kant’ın eserlerinde ortaya konan düşüncelere nüfuz edebilmek, hem bu eserlerin içerdiği ağır felsefi terminoloji hem de eserlerin kapsamlı hacmi göz önüne alındığında felsefe okuru için müşkül oluşturur. Oysa Kant’ın eserlerine nüfuz etmeden modern felsefeyi hakkıyla anlamak mümkün değildir. Çünkü bu eserler modern felsefenin omurgasını oluşturan bir terminolojiyi tesis etmiş olmanın yanında hem çağdaş analitik felse
Felsefî merak, insan soyunu yüzyıllardır birçok problemle yüz yüze bıraktı; insan evrene büyük sorular sordu, ondan büyük cevaplar bekledi. Evreni araştırırken kendisinin de evrenin bir parçası olduğunun farkındaydı; hâlâ öyle... Evrenin bir parçası olan insan, sorularının kaynağına yöneldiğinde, yani kendisine yöneldiğinde, orada ne buldu: Soyut, kendinden menkul bir töz mü? Gayrimaddi, mistik ve bilinemez bir varlık mı? Yoksa tıpkı bilgisayar düzeneğine benzeyen bir makine mi? Evrenin bir parçası olan i
Felsefe tarihinin en etkili simalarından biri olan Aristoteles, sistemindeki tüm bilimleri en temelde üç sacayağı üzerinde temellendirmektedir: konu, ilke ve mesele. Bir bütünlük içerisinde ilk kez Aristoteles tarafından vazedilmiş olan bu üç kavram, genel olarak bir bilimin araştırma sahasını ve bu araştırma sırasında dayanması gereken esasları belirlemektedir. Böylece bilimlerin birbirinden ayrılması ve her bilimin var olanların bir kısmını incelemesi mümkün olmakta, ayrıca bir filozofun ontolojisi ile bi
Alanlarında yetkin 28 yazarın kaleme aldığı 30 makaleden oluşan İslam Felsefes: Filozoflar ve Eserler, giriş niteliği taşıyan diğer metinlerden birkaç noktada ayrılıyor. İlkin, bu derlemenin özgün dertlerinden biri olarak, Grekçe felsefe dünyasıyla Arapça felsefe dünyasının terimler, kavramlar ve bunların alımlanışı üzerinden karşılaştırılmasına şahit oluyoruz. İkinci olarak, bu derleme 9.yüzyıldan 20 yüzyıla kadar, yani Kindî'den Allame Tabâtabâî ve Zeki Necib Mahmud'a kadar; Tanrı'nın bilgisinin kapsamınd
Zihninden Çık Hayatına Gir isimli eserin yazarları; iyilik, bilgelik ve mizah ile okuyucuyu psikolojik zorluklar ve özellikle de yaşam doyumu hakkında yeni bir düşünme biçimi yönünde eğitiyorlar. Modern araştırma yöntemleri ile birleştirilmesi, kadim olanla tınlaması, güvenilir ve gerçek uygulamaları olması, bu kitabı en büyüleyici ve aydınlatıcı kendine yardım kitaplarından biri haline getiriyor. "Eğer siz de standart psikolojik söylemlerden yorulduysanız ve hayat kalitenizle ilgili hayal kırıklığı yaşıyor
İnsanlık tarihi boyunca var olan acı gerçekler; doğal afetler, savaşlar, tacizler, gasplar, trafik kazaları, kıtlık... Son dönemde ise büyük kayıplar ile sonuçlanan pandemiler! Sıcaklık ve soğuğun varlıklara farklı şekilde etki etmesi gibi travmalar da herkeste farklı sonuçlar bırakıyor. Kimimizde travma sonrası stres bozukluğu kimimizde ise depresyon ile görünüyor olumsuz etkiler. Eğer bu travmatik olaylar ergenlik, çocukluk veya erken çocukluk döneminde yaşanmışsa kişilik üzerinde güçlü, kalıcı ve olumsuz
Tükendi
IX./XV. asrın başında Taşkent'te dünyaya gelen ve ilk tahsilini doğduğu yerde tamamlayan Hâce Ubeydullah Ahrâr hazretleri yaklaşık bir asırlık ömrü boyunca yaşadığı topraklarda gerek devlet ricâli gerek ulemâ, gerekse toplumun diğer kesiminden insanlar üzerinde etkili olup onları irşat etmiş Nakşbendî tarikatının önde gelen şeyhlerindendir. Ubeydullah Ahrâr hazretlerinin sohbetlerinin, damadı ve halifesi Mîr Abdulevvel Nîşâbûrî tarafından kaleme alındığı bu eser, dînî, irfani, târihî ve ictimai açıdan ehemm
Bu çalışmada "Asıl/gerçek İslâm felsefesi kelâmdır." ifadesiyle formüle edilen indirgemeci söylem eleştirel bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. İslâm felsefesi, kelâm ve tasavvuf disiplinlerinin hiçbirinin diğerinden daha İslâmî olmadığı, her birinin aynı değer ve derecede İslâmî olduğu, hiçbiri diğerine göre vazgeçilebilir olmayan disiplinler olduğu kabulünden hareketle; bu eserin teklifi, İslâm felsefesinin, kelâm ve tasavvuf ile birlikte İslâm düşüncesi paradigmasını oluşturan üç kurucu unsurdan biri ola
İslam düşünce dünyasının zirve şahsiyetlerinden olan Teftâzânî İslâmî ilimlerin birçok alanında çok büyük eserler vermiş olup belâgat alanında da zirveyi tutmuş; Sekkâkî ve Kazvînî ile beraber Abdülkâhir el-Cürcânî ve Zemahşerî sonrası belâgat düşüncesini büyük oranda etkilemiş ve bu alanda çok kıymetli eserler vermiştir. Teftâzânî'nin belâgat ilmine dair üç eseri olup bunların ilki hâlihazırda tercüme edilen ve el-Mutavvel diye bilinen eseridir. Diğerleri ise el-Mutavvel'i ihtisar ettiği Muhtasaru'l-Meânî
Nefse/Ruha dair inceleme aynı zamanda kişinin kendisi hakkında yaptığı bir konuşmadır. Tabiat alanındaki işleyişi inceleyerek anlamak isteyen insan elbette kendi ruhi yapısını da anlama istemiştir. "Nefis" diye bir şey var mıdır? Varsa nasıl temellendirilebilir? Nefis ya da ruh denilen şey bedensel fonksiyonların bir bileşkesi midir yoksa bedenden ayrı bir varlığa sahip midir? "Ben" derken bir kişinin kastettiği şey bedeni ve bu bedene ait bileşkeler midir yoksa bedenin haricindeki bir öz müdür? Bu nefsin b
Fârâbî, İbn Sînâ ve İbn Rüşd'ün felsefi sistemlerinde faal akıl devasa bir rol oynar. Ortaçağ'ın Müslüman ve Yahudi düşünürlerinin çoğu gibi üç filozof da faal aklın insan nefsini aşan ve gayr-ı cismani hiyerarşide muayyen bir yer işgal eden gayr-ı cismani bir cevher olduğundan kuşku duymadılar. Her birinin anlayışına göre faal akıl, insan aklını, düşünme kuvvesine sahip olduğu halden fiilen düşünür olduğu hâle ulaştırır. Her bir filozof faal aklın bu vazifeyi nasıl ifa ettiğini kendince açıklamıştır. Yine
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 261 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1