Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
“”60’lı Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük – “Dünya Durmadan Dönüyor”” A’dan Z’ye, Ajda’dan Zorba’ya 60’lı yıllar: Anadolu Pop, uzay sefası, Abidik Gubidik Twist, kırk beşlikler, mini etekler, toplumcu halk ozanları, arabeskin ayak sesleri, iki askeri müdahalenin arasına sıkışmış bir Rönesans denemesi… Bu kitap 1960’lı yılların Türkiyesi’nin ritmi üzerinde şarkılar, türküler mırıldanıyor. Siyasal ve kültürel boyutlarıyla, bu rengârenk dönemin perde önünden ve perde arkasından anılar derliyor. O günlerin b
80’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük – “Yaprak Döker Bir Yanımız” Yapı Kredi Yayınları, Derya Bengi’nin hazırladığı dönem kitaplarına devam ediyor. Daha önce yayımlanan 50’li, 60’lı ve 70’li yıllar sözlüklerinden sonra bu yıl da tatlısıyla, acısıyla 80’ler Türkiyesi’ni anlatan “Yaprak döker bir yanımız” çıktı. ““Yaprak döker bir yanımız” – 80’li Yıllarda Türkiye: Sazlı Cazlı Sözlük” kitabı, A’dan Z’ye 1980’li yılların Türkiyesi’nin ritmiyle şarkılar, türküler mırıldanıyor. Müzikten yola çıkarak, siyas
Paul Valéry en eski yazınsal biçem olan diyalogdan hareketle, zihinsel bir “büyük patlama”nın ürünü bir metin ortaya koyuyor. SABİT FİKİR birbirini yadsıyan, besleyen, çürüten, doğuran konuşmalardan örülü bir kitap, bir anlamda Valéry’nin denizde taş sektirme egzersizleri. Sabit Fikir Valéry’nin düşünce dünyasının ve ilgi alanlarının nerelere uzanacağının kısa bir özeti. “Büyük acıların pençesindeydim; çok etkin ve çok şiddetli kimi düşünceler zihnimden ve dünyamdan geriye kalan her şeyi perişan ediyordu. H
Fransız edebiyatının usta kalemi André Gide’in kurmaca yapıtlarının önüne geçen devasa eseri, neredeyse 60 seneye yayılan bir yazma eyleminin ürünü olan “Günlükler”nin ilk cildi, ilk kez eksiksiz olarak Türkçede… Şimdi üç aylık kuraklıktan sonra fırtına. Yağmuru bir gösteri gibi izlemek için eve döndüm. Gördüğüm şeyi betimlemeyi sevmiyorum artık; işin tadını kaçırıyor. Yalnızca bakmayı daha çok seviyor, böylece hiçbir şeyi kaçırmadığımı, her görüntünün ona gereksinim duyduğum anda yeniden ortaya çıkacağını
“Bahar Masalları” “Mevsim Masalları” serisi “Bahar Masalları’yla” devam ediyor… Bahar, coşkunun, neşenin, aydınlığın, uzamaya başlayan günlerin, çiçeğe duran ağaçların, kuş cıvıltılarının mevsimidir. Doğanın kış uykusundan uyanışının habercisidir. Tarık Demirkan’ın derlediği, Feridun Oral’ın rengârenk resimleriyle can verdiği bu masallar baharın coşkusunu, umudunu her zaman içinizde hissetmenizi sağlayacak.
Selçuk Demirel’den bir İstanbul kitabı Beyoğlu, Pera, Boğaziçi, Galata ve Galata Kulesi ve diğer bütün güzellikleriyle şiir kent İstanbul’a adanmış bir çalışma. Birdenbire İstanbul Selçuk Demirel'in çizimlerinde her zaman ayrı bir yeri olan İstanbul'u şairler eşliğinde dolaşmak isteyenler için, tam bir edebi ve görsel şölen vaat ediyor. “İstanbul’da İstanbulluyum diyecek kadar uzun bir süre yaşamadım. Her seferinde biraz daha fazla kalmak isteğiyle gelip gittim. Bu yüzden bir kentte yaşarken ister istemez i
Tükendi
Büyük bir aşk, acımasız bir savaş, unutulmaz bir serüven... Troyalılar, Akhalılar, krallar, yiğit savaşçılar ve elbette Olympos'a taht kurmuş oyunbaz ve kibirli tanrılar... Bilgin Adalı'nın kaleminden Troya efsanesi . Gençlerin ve çocukların, Çanakkale Destanı, Oğuz Kağan Destanı ve Odysseia Destanı'yla da tanıdıkları şair ve yazar Bilgin Adalı'nın şiir diliyle yeniden kaleme aldığı Troya Savaşı ve İlyada Destanı da artık Doğan Kardeş Dizisi'nde. İlyada, Çanakkale-Hisarlık'taki çok eski ve görkemli bir
Tükendi
21 yazarın katkısıyla ortaya çıkan İncelikler Tarihi, ortak bir Gülten Akın kitabı. Kitabı hazırlayan şairler Asuman Susam’la Duygu Kankaytsın’ın üç bölümde topladığı yazılarda Gülten Akın şiiri tüm yönleriyle ele alınıyor. “Gülten Akın’da Şair Oluş” başlıklı ilk bölümde Necmiye Alpay, Saliha Paker, Mahmut Temizyürek, Sevilay Çelenk, Olcay Akyıldız ve Metin Celâl kişiliği ve şiirimizdeki yeri çerçevesinde şaire yaklaşıyorlar. “Gülten Akın’ı Okumak” başlıklı ikinci bölümde Cevat Çapan, Haydar Ergülen, Roman
Tükendi
Çok uzak olmayan, fazlasıyla tanıdık bir gelecek, nüfusun büyük çoğunluğunun yaşadığı bir metropol: Mevcut bütün yeraltı ve yerüstü kaynaklarını tüketen, kalan birkaç ağacın koruma altına alındığı Şehir’de Agnes, hava kirliliği yüzünden sağlığını kaybeden birçok çocuktan biridir. Görünürdeki tek çözüm, yeni başlayan bir araştırma kapsamında son el değmemiş doğa parçasına, Yeni Yaban Eyaleti’ne yerleşecek ilk insan topluluğuna katılmaktır. Ancak aralarında Agnes ve annesi Bea’nın da bulunduğu bu yeni avcı-to
Can alarak sağlanan adalet, ölümü yüceltmekten başka bir işe yaramaz. Ritüelleri olan, Hıristiyan mistisizminden beslenen bir seri katil cinayet masasını teyakkuza geçirir. İlk cinayetin olay mahalli, alışılmışın hayli dışındadır: Göğsüne saplanmış sapı haç şeklinde bir bıçakla yerde yatan bir kurban... Hemen yanı başında açık bırakılmış, bazı satırları kurbanın kanıyla çizilmiş bir Kutsal Kitap... Katil hiç vakit kaybetmeden seri katile evrilirken Başkomser Nevzat belki de daha önce hiç karşılaşmad
"Yeni Hayat özel bir vaka." -The Guardian- Orhan Pamuk'un tuhaf, şiirsel ve başdöndürücü bu romanı 1994 yılında yayımlandığında, tıpkı anlattığı sihirli kitap gibi esrarlı havasıyla kült roman olmuş, bir anda yüz binlerce okura ulaşmış, kırkı aşkın dile çevrilmişti. "Yeni Hayat insana Walter Benjamin'in, 'Bütün büyük edebiyat eserleri bir biçimi ya sona erdirir ya da bir yenisini başlatır, yani özel vakalardır' sözünü hatırlatıyor. Yeni Hayat özel bir vaka." -The Guardian- "Bir gün bir kitap ok
Galip, çocukluk aşkı, arkadaşı, amcasının kızı, sevgilisi ve kayıp karısı Rüya'yı karlı bir kış günü İstanbul'da aramaya başlar. Çocukluğundan beri yazılarını hayranlıkla okuduğu yakın akrabası gazeteci Celâl'in köşe yazıları, bu arayışta ona işaretler yollayacak ve eşlik edecektir. Okuyucu, bir yanda her bacası, her sokağı, her insanı başka bir esrarlı âlemin işaretine dönüşen İstanbul'da Galip'in araştırmalarını ve karşılaştığı kişileri izlerken, bir yandan da bu araştırmaları değişik işaretler ve tuhaf h
Geçmiş... bıraktığın yerde mi hâlâ? Amin Maalouf'tan unutulmayacak bir "eve dönüş" romanı. Amin Maalouf'un merakla beklenen yeni romanı Doğu'dan Uzakta, kaderin ve tarihin acımasızlığında terk ettikleri yurtlarına dönen bir grup arkadaşın hikâyesini anlatıyor. Doğu'dan Uzakta, bir yüzleşmenin romanı: Gençliklerinin en güzel dönemlerini bir arada geçiren, ülkelerinde patlak veren iç savaştan sonra farklı yerlere dağılan ve yıllar sonra, eski arkadaşlarından birinin cenazesi için tekrar ülkelerine
Uçmak Hepimizin düşü değil mi? Gökyüzünde kuşlar kadar özgür, bulutlar kadar hafif, yıldızlar kadar parlak olmak Arslan Sayman, Hezarfenin İzinde Gökyüzünde kitabında, büyük-küçük hepimizin bu ortak ve belki insanlık kadar eski düşünü, küçük kahramanımız Onat üzerinden anlatıyor. Hezarfen Ahmed Çelebiye ve Vecihi Hürkuşa selam etmeyi de unutmuyor. Kitaptaki kahramanlar ise Cansu Kaykaçın güzel resimleriyle varlık kazanıyor.
Henüz vakit varken, gülüm, Paris yanıp yıkılmadan, henüz vakit varken, gülüm, yüreğim dalındayken henüz, ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri Volter Rıhtımı'nda dayayıp seni duvara öpmeliyim ağzından sonra dönüp yüzümüzü Notrdam'a çiçeğini seyretmeliyiz onun, birden bana sarılmalısın, gülüm, korkudan, hayretten, sevinçten ve de sessiz sessiz ağlamalısın, yıldızlar da çiselemeli incecikten bir yağmurla karışarak. Dedesi şair Mehmet Nâzım Paşa'nın da etkisiyle çok küçük yaşlarda şiir
Yapı Kredi Yayınlarından bugüne dek yayımlanmış en kapsamlı Edip Cansever külliyatı! Başta, Edip Canseverin, gençlik hatası değerlendirmesiyle reddettiği ilk kitabı İkindi Üstü olmak üzere, kitaplarının sonraki basımlarına girmeyen şiirleri ve dergilerde kalmış birçok şiiri de günyüzüne çıkaran toplu şiirlerinin bu yeni basımı, Şairin tüm şiirlerini ilk kez bir araya getiriyor. Tadımlık MENDILIMDE KAN SESLERI Her yere yetisilir Hiçbir seye geç kalinmaz ama Çocugum beni bagisla Ahmet abi sen de
"Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki bir bütün olarak içimize sığmaz; sevdiğimiz insana doğru yayılır, onda kendisini durduran, başlangıç noktasına geri dönmeye zorlayan bir yüzey bulur; işte karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey, kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür; bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebiyse, kendimizden çıktığını farketmeyişimizdir." 1919'da Goncourt ödülünü alan "Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde", Proust'un bilinçdışı kekinden ufak bir dilim. Tadımlık
Marcel Proust'u her zaman büyüleyen yan, insanların ikilikleri, çoğullukları olmuştur. Kadın-erkekler de, erkek-kadınlar da bu nedenle Proust'a daha zengin, daha karmaşık, daha ikircikli, dolayısıyla incelenmesi daha çekici gelmiştir. Kayıp Zamanın İzinde'nin dördüncü cildi olan Sodom ve Gomorra'da da bu konular üzerinde durmuştur. Kutsal Kitap'ta Tanrı gazabının yerle bir ettiği kentlerin adları da böylece Kayıp Zamanın İzinde'nin, dönemin ahlak anlayışı açısından en çok "tartışılan" cildinin adı olmuştur.
Konusunda Türkçe kaleme alınmış ilk monografi olan "Oyun ve Bügü" , Türklerin Anadolu'da yarattığı 'oyun' diye nitelenebilecek etkinlikleri ele alıyor, ritüel ile tiyatronun buluştuğu yerde ilginç sentezlere ulaşıyor. Metin And, Anadolu halk danslarına, dramatik köylü oyunları ile çocuk, genç ve yetişkin oyunlarına değişik bakış açıları getiriyor. Orta Asya, Anadolu ve İslâm kültürlerinin kaynaştığı bir dünyada eski kültürlerden gündelik hayata geçişler de sağlıyor. "Oyun ve Bügü", Anadolu labirentinin gizl
Tükendi
Yaşar Kemal in "doğa-insan ilişkilerini en iyi anlamda verdiğim yapıtlarımdan biri" dediği Hüyükteki Nar Ağacı, traktörün tarıma girmesiyle birlikte işsiz kalan yarıcılar ve mevsimlik işçilerin dramını konu alıyor. Kapitalizmin Çukurova ya düşen büyük gölgesi, her satırla görünür kılıyor. "İşte bu romanı ve Yaşar Kemal in pek çok yapıtını güçlü kılan şey şu doğa-insan ilişkisi sözlerinde saklanıyor. Çünkü Yaşar Kemal bu ilişkiye insanın en temel, en eski, dil yaratma yetisiyle özdeş bir niteliğiyle yakl
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1