Şu Bizim Bektaşîler, Bektaşîlerce "Nasipsiz Bektaşî" olarak nitelendirilen Dr. A. Yılmaz Soyyer'in yeni bir çalışmasıdır. Nasip ya da ikrar, Bektaşî olabilmenin ilk adımındaki törendir ve Bektaşîler bu "Nasipsiz Bektaşî" nitelendirmesiyle Dr. A. Yılmaz Soyyer'i ne kadar da benimsediklerini ortaya koymakta; bir nasip âyininden geçmemesine rağmen fahren kendilerinden saymaktadırlar. Kitabın tamamında ya 19. Yüzyıl mezar taşlarından ya da muhtelif el yazması eserlerden yola çıkılarak "Bektaşî yolu"na dâir mühi
Yıl 1925, cumhuriyet henüz ilan edilmiş ve bütün Mevlevî tekkeleri kapatılmış; Galata Mevlevîhânesi'nin aşçı dedesi Âlî Dede, kapatılış kararıyla beraber işsiz kalmıştır. Hem Çanakkale hem İstiklâl savaşı gâzisidir, vatanı kurtarmışlardır ama kendisi işsiz ve yuvasızdır artık. Eşi Mehpâre hanımın öğretmenlik diplomasını çeyiz sandığından çıkararak onun memleketine giderler.
Roman böylece başlar. İttihatçı, Türk Ocaklı Âlî Dede bu ücra Anadolu vilayetinde de milletinin yardımında olacaktır. Yazar bu romanda
"Çerağlar Uyanırken", ismini Bektaşi ayin-i cemlerinde çerağların uyandırılışından yani mumların yakılışından almakta...
Roman, 1826'da Bektaşi tekkelerinin kapatılması döneminde idam edilen Üsküdar
Bektaşi Dergahı babalarından Kıncı Baba'nın oğlunun üzerine kurgulanmış bulunmakta. Olay
1848 yılında başlar. Kıncı Baba'nın oğlu Hasan her ne kadar bir medrese mollası olarak
yetiştirilse de medresenin genel kanaatinin haricinde bir mezhebi kendisine yol olarak
seçmiştir. Yüzlerce yıl önce tarihe gömülmüş b
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.