Dinin ve devletin artık eski refleksleri referans almalarının olanaksız hale geldiği bu ortamda, hem yerleşik kimlikler tartışmalı hale gelecek, hem ifade edilmemiş kimlikler su yüzüne çıkacak, hem de çoğu kimseyi şaşırtacak yepyeni kimlikler ortaya çıkacaktır. Bu kimlik mahşerinin durulması, kimliksizlerin kendilerine ne pahasına olursa olsun bir kimlik kapma ve bunun uğruna ölme telaşesinden kurtulmaları, hiçbir kimliğin kutsal olmadığının, hiçbir kimliğin diğerlerinden daha az ya da çok değerli olmadığın

Bu rapor, Lawyers Committe for Human Rights (LCHR-İnsan Hakları İçin Hukukçular Komitesi) ve Crowley Program in International Human Rights (Cpihr - Crowley Uluslarası İnsan Hakları Programı) adlı iki grubun ortak bir ürünüdür. 24 Mayıs ile 5 Haziran 1998 arasında hukuk öğrencileri, fakülte mensupları ve Hukukçular Komitesi çalışanlarından oluşan on bir kişilik bir delegasyon üç temel insan hakları alanında araştırmalar yapmak üzere Türkiye´yi ziyaret etti. Devlet Güvenlik Mahkemeleri´ndeki duruşma uygulamal

Yaşadığımız sorunları, toplumsal ilişkilerin değişen yapısını, toplumsal taleplerin farklılık taleplerine nasıl ve hangi koşullarda dönüştüğünü, devlet-toplum ilişkilerinin nasıl giderek iki birbirinden bağımsız mekanın ilişkisi biçimini aldığını ve benzeri soru(n)ları genel tartışma tarzında yaşadığımız yerellik ve milliyetçilik eğilimini kırarak, bu soruların yalnızca Türkiye´ye özgü olmayıp global bir nitelik taşıdığını vurgulayarak ve bu bağlamda geliştirilecek çözümlerin ve stratejilerin son yıllarda s

Açıktır ki yasaklamak, bir ideolojinin ortadan kalkmasını sağlamaz. Öyle olsaydı, yeryüzünde kendisini kabul ettirmiş, insanlığın tarihsel ve toplumsal mücadele sürecinde bir çok dünya görüşü ortaya çıkmaz; kendinden bahsettiremezdi. Halbuki dünya dönüyor ve dönen dünyanın gerçeklerini yakalayabilmenin yolu, her şeyi en ince ayrıntısına kadar açık açık tartışmaktan geçiyor. Elinizdeki kitabın amacı da, önyargılardan arınarak, siyasal İslam´ı nesnel ölçüler içinde irdelemek olmuştur. İtiraf etmeliyim ki, söy

Sivil toplum ile demokrasi kavramları birbiriyle ilişkili ve birbirlerinin gelişimi bakımından zorunlu olan kavramlar iken, aydınlar her ikisinin de gelişmesi için kaçınılmaz bir aktör rolünü oynamaktadır. Elinizdeki kitap, büyük ölçüde sivil toplum, aydınlar ve demokrasi etrafındaki konuları değerlendirmekle birlikte; bu konularla ikinci planda irtibatı bulunan noktalar üzerinde de durmaktadır. Günümüz siyaset düşüncesinde üzerinde en fazla durulan kavramlardan biri kuşkusuz "özel alan/kamusal alan" ay

"Dindarlar siyaset ve idarede etkili oldukça yönetim tekellerinin kırılacağından korkan batıcı-laikçi çevreler, dindarları "demokrasiyi yok etmek" ve "demokratik siyasi rejimi yıkmak"la itham ediyorlar. Böylece değişen şartlara uygun yeni bir suçlama tarzı keşfedilmiş oluyor. Tek başına ya da koalisyon ortağı olarak iktidara gelmek suretiyle ülkede yerli sanayinin kurulmasına öncülük edenleri "gerici", "çağdışı" ya da "teknoloji düşmanlığı" ile suçlamanın inandırıcılığı kalmadığından, artık "diktatör", "zal

Demokrasinin yaşam biçimi olarak algılanamadığı koşullarda, ülkelerde, bir dizi rahatsızlıklar, uyumsuzluklar, çözümsüzlükler doğar. Bunlar ´özürlü demokrasi´ ile birlikte büyürler. Sosyal, siyasal tıkanıklıklar, ekonomik bunalımlar baş gösterir... O zaman "neden"in kökenindeki yapılanma bozukluğu gözden kaçar, günün şartları - kadrolar sorgulanır. Oysa bu bir yapılanma bozukluğunun ve ´özürlü demokrasi´nin uzantısıdır. Çare ´yeniden yapılanma´, değişim ve demokrasi kültürünün toplumca özümsemededir. "Çözü

Refet Saygılı, Nuri Bilgin, Bozkurt Güvenç, Çiğdem Akkaya, Levent Köker, Tanıl Bora, Ergun Özbudun, Selçuk Akşin Somel, Beril Dedeoğlu, Önal Sayın, Nuri Yurdusev, Nuran Erol, Muharrem Varol, Taner Akçam, Ergün Aybars, Anıl Çeçen, Abdurrahman Arslan, Niyazi Öktem, Elisabeth Özdalga, Ayşe Güneş Ayata, Süleyman Seyfi Öğün, Ali Yaşar Sarıbay, Faruk Şen, Mithat Baydur, Ömer Çaha, Lutfullah Karaman, Ayşe Kadıoğlu, Fuat Keyman, Nevzat Y. Aşıkoğlu, Tayfun Atay, Şahin Uçar, Kerim Yavuz, Adil Türkoğlu, Işın Çelebi, Ş

Bir demokratik sistem ile bir totaliter rejimde kamuoyunun işleyişi arasındaki fark bunlardan birisinin her şeye kadir diğerinin ise iktidarsız olması değildir. Fark, kamuoyunun nasıl oluşturulduğu, nasıl tanımlandığı, bireyin hangi ölçüde seçme hakkına sahip olduğu ve liderlerin değiştirilebilmesi imkanı gibi noktalarda ortaya çıkar. Kamuoylarından birisi çatışan propagadaların varolduğu bir ortamda biçimlenir, farklılaşmış kamuoyları ve kurumlaşmış ifadeler aracılığıyla özgürce ortaya konur, liderleri seç

İnsan hakları konusunda bilgi edinme yolu, kuralları tanımaktan geçmektedir. Bu kitapta yer alan kaynaklar çoğunlukla Türkiye´nin taraf olduğu antlaşmalardır. Bunlar iç hukukumuzun bir parçasıdır. Yasalarla eşdeğerlidir. Bu nedenle hak arayanlar, savunmanlar, savcı ve yargıçlar tarafından uygulama değeri taşımaktadır. Ayrıca insan hakları kurallarının, siyasal bilincin ve demokratik denetimin temel bilgisi olduğu da unutulmamalıdır.

"... Sekülarizm dine karşı çıkmaz, çünkü dini başından itibaren muhatab almaz, o dini sadece yeniden tanımlar." "Türkiye´de sekülarizm/laiklik tartışmaları çerçevesinde, Kemalist laisizmi başarısızlığa mahkum eden yaygın görüş, insanların düşüncelerinin değişmesinin kılık kıyafet gibi şekli şeyleri değiştirmekten zor olduğu fikridir; bunun tam tersinin doğru olabileceğini düşünmemiz gerekmektedir... Cumhuriyet laisizminin modern/seküler bir dünya görüşünü yerleştirmek konusundaki başarısı, bugün başörtüler

İşte, Küçükömer´in yıllardır beklenen kitabı... "Düzenin Yabancılaşması"ndan sonra başlayan bilimsel serüvenin noktalandığı notlar: "Demokrasi" çok sık kullanılan bir kavram ama "halk demokrasi istiyor mu?".. "demokrasi"ye açıkça karşı çıkan, "istemiyorum" diyen hiç yok. Ama istenilen düzeyde "demokratik hayata neden geçilemiyor?" Bu durumda soru şu: "Demokrasi" ile "insan" arasında tarihi, sosyolojik, kültürel, biyolojik vb, bir engel mi var? Ya da "İslamiyet demokrasi ile Bağdaşır mı?" "Sivil toplum"un Tü

Namlunun Ucundaki Demokrasi... Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreu´nun anıları... ´Kaçınılmaz olarak Yunan kurulu düzeninin etkin güçleriyle, kral ailesiyle, Amerikan Elçiliğiyle, CIA ile, büyük yabancı şirketlerle anlaşmazlığa düştüm,´ diyor Papandreu anılarının başlangıcında ve ülkesinin siyasal yaşamının tablosunu çiziyor bütün ayrıntılarıyla...