Peygamberlerin ve ümmetlerinin hayatlarında akıl sahibi kimseler için büyük ibretler ve dersler vardır. Nitekim Allâhü Teâlâ "Muhakkak ki (evvelki) peygamberler ve ümmetlerin kıssalarında akıl sahipleri için büyük ibretler vardır." (Yûsuf sûresi, âyet 111) buyrulmuştur.
"Muhakkak ki size Resûlullah'da pek güzel bir örnek vardır." (Ahzab sûresi, âyet 21) buyrularak Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) hayatında ümmet-i Muhammed için büyük ders ve örnekler olduğu beyan buyrulmuştur.
EFENDİMİZİ
(SAS) SAHABE GİBİ SEVMEK KÜRTÇEYE TERCÜME EDİLDİ.
Muhammed Emin Yıldırım Hocamızın "Efendimizi (sas) Sahabe Gibi Sevmek"
kitabı Kürtçe'ye tercüme edildi.
Nesla sehabiyan, bi taybetî di derheqê hezkirinê de gelek tişt hînî me kirin. Wana hînî me kir ku hezkirin erzan nîne, tenê bi gotinê nabe, ji gewriyê derxistina gotinên avzêrkirî hezkirin pêk nayê.
Wana bi jîn, jiyana xwe ya nimûne hînî me kirin ku wateya rastî ya hezkirinê çi ye, pêwîstiyên wê çi ne, divê hezkirin çi bi mirov bide kir
Efendimiz (aleyhissalatü vesselam) gelmezden önce insanlık koyu bir karanlık içerisindeydi. Bu döneme "cahiliye" denmişti. Cahiliye, insanların okuma-yazma bilmemeleri değil, Allah'ı doğru olarak tanımamaları, emir ve yasaklarına uymamaları demekti. Allah'ı gereği gibi tanımayan insanlar, O'nun koyduğu ilahî hükümlere değil kendi istek ve arzularına tabi olmuşlar, dünyayı yaşanmaz hâle getirmişlerdi.
İçki içmeyen insan yok gibiydi. Kumar oynamak, fuhuş yapmak normal hale gelmişti. Toplumda yalan, dedikodu,
Bu kitap, Hz. Peygamber'e Yahûdî ve Hristiyanlar'ın yönelttikleri soruları ve cevaplarını incelemektedir. Çalışma, İslâmî kaynaklar esas alınarak hazırlanmıştır. Zaten bu konuda Yahûdî ve Hristiyanlar'ın ilk hicrî asırlarda yazılmış kaynak niteliğinde kitapları bulunmamaktadır. Konuyla ilgili müracaat edilecek kaynaklar, Kur'ân-ı Kerîm ve hadîslerdir.
Sorular ve cevaplar; bahsi geçen meselelere İslâmiyet'in, Yahûdîlik'in ve Hristiyanlık'ın yaklaşımlarını yansıtmaktadır. İncelenen mevzuları, Hz. Peygamber'in
Hz. Peygamberi yetim doğması, babasından kalan mirasın miktarı, sütanneleri tarafından kabul edilmemesi ve çobanlık yapması gibi durum ve gelişmeler üzerinden fakir olarak nitelendirmek, yöntem ve tarihi bilgi açısından doğru değildir. Resulullah Mekke'de kıtlık ve boykot yılları gibi sınırlı dönemlerde fakirlik yaşamışsa da yaptığı uluslararası ticaret ve Hz. Hatice ile evliliği sonucunda zengin olmuştur. Kur'ân da bunu teyit eder: ?Seni fakirken zengin yapmadık mı?"
Hicretin ilk yıllarında Hz. Peygamber f
Hiç şüphesiz Hz. Muhammed (sav), hem bir peygamber hem de dünya tarihinin en büyük komutanlarından biriydi. Öte yandan, kendisinden sonra gelen büyük komutanların da yetiştiricisiydi. Onun yetiştirdiği komutanlar kısa zamanda İran, Irak, Sûriye, Filistin ve Mısır gibi ülkeleri fethetmişler; dönemin iki büyük devletinden biri olan Sâsânîler'e son vermişler, Bizans'ı da Anadolu içlerine kadar geriletmişlerdir.
Hz. Muhammed'in hayatını ve İslâm'ın ilk dönemini inceledikçe, başarısının büyüklüğü karşısında insanın hayranlığı giderek artıyor. Uzağı gören bir kişi, devlet adamı ve yönetici gibi Allah vergisi hususiyetleri ve bunların arkasında, onun Allah'a olan güveni ve kendisini Allah'ın gönderdiğine olan kesin inancı olmasaydı, insanlık tarihinin önemli bir bölümü yazılmamış olacaktı. Onun hayatına ilişkin bu çalışmanın, Âdemoğlunun en büyüklerinden birisi hakkında yeni bir değerlendirmeye ve takdire vesile olmas
Şüphesiz, gelmiş geçmiş ve gelecek insanların en seçkini Hz. Muhammed'dir. ( sallallahu aleyhi ve sellem)
Allah, O'nu ?'İki Cihan Güneşi'' olarak göndermiştir.
ABD'li araştırmacı yazar, Michael Hart'ın, yayımladığı ?' İnsanlık Tarihinin En Önemli Yüz İsmi'' sıralamasında, kendisi Müslüman olmadığı halde, birinci sırayı O'na vermiş olması şaşırtıcı değildir.
Bütün romanlar, kahramanlarını ünlü kılmışlardır. Burada ise kahramanı romanı ünlendiricidir. Bu romanda, esasen O en ünlünün hayat tarzı, idealleri
- Bu eserde Efendimiz'i (sas) neden ve nasıl sevmemiz gerektiğini, sahâbenin Efendimiz'i (sas) nasıl sevdiğini, Efendimiz'in (sas) sahâbeyi nasıl sevdiğini, Efendimiz'in (sas) ümmetini nasıl sevdiğini anlamaya/anlatmaya çalışan ve bunu öğrenme adına işin ehli olan sahabe neslinden bu eser sayesinde öğrenmeye çalışacağız.
- Eserimiz ayrıca Arapça, Almanca ve Kürtçe dillerine çevrilmiş olup cep boyu da mevcuttur.
Muhammed Rabbine âşıktı.
Dediler ki; Sana servet verelim, Mekke'nin en güzel kızını da üstüne. Daha mı, gel bir de seni reis yapalım şehrimize. Ama aşkının gül tohumlarını bırak. Bize yaşadığımız dikenlerin güzelliğini yaşat. Biz dikenleri sevdik, gülün kokusuyla yaşayamayız. Hele onun narinliğini kaldıracak kadar yufka değildir yüreğimiz.
Hafif bir tebessüm belirdi âşık Muhammed'in dudaklarında. ?Değil dünya servetlerini, bir elime güneş, diğerine ay verilse ve kâinat bana tahsis edilse O'nun bir
Bu çalışma son peygamberi anlamada farkındalığı oluşturmak, model şahsiyeti anlamak ve örnek almak için yapılmıştır.Dünyanın en büyük inkılapçı ve ıslahıyatçılarından biri olan Hz.Muhammed (s.a.v), bütün ıslahat ve inkılapları bir peygamber olarak tam yirmi üç yılda gerçekleştirmiştir. O; acıkır,yer, içer, sevinir, üzülür, evlenir, yeri geldiğinde boşanmak ister, çarşılarda gezer, alışveriş yapar, borçlanır, rehin bırakır, hediyeleşir, savaşır, barşır, tıpkı bizim gibi bir beşer, hem de peygamberdir. Hayatı
Doğumundan 2 ay önce babasını, 6 yaşındayken annesini kaybetti. Yetim ve öksüz kaldı. Amcası büyüttü. Çocukluğunda çobanlık, gençliğinde ticaret yaptı. Toplumda dürüst, güvenilir, çalışkan, işine bağlı, üstün ahlak ve kişilik sahibi örnek ve saygın bir insan olarak tanındı.
40 yaşında "Peygamber" oldu. Allah inancını yaymaya, putları yıkmaya çalıştı. Yaşadığı toplum kendisine büyük tepki gösterdi. İnancından ve amacından vazgeçirmek için kendisine en güzel kadınları, mal-mülk ve mevki teklif ettiler. Kabu
EZELİ MÜEBBET YÂR'İM
Behay ezeli Yâr'im sevdanı güdenmişim
Meğer Mevlâ'dan sana ebedi ödenmişim
Boynu aşkına bükmüş sonsuz vuslat 'vav'ınca
Gözünden kalbe girip ruhuna adanmışım
Bir toz bile konmasın eşsiz güzelliğine
Çapraz taş yağmurunda Taif'te budanmışım
İliklerim acıyıp hücreler kıvranınca
Şüphesiz anladım ki seninle bedenmişim
Ardın sıra gelerek feda olsun tüm varım
İzlerini sürerken aslında gedanmışım
M. Fatih KAHRAMAN
Sa'd bin Ebu Vakkas, Yüce Allah tarafından henüz dünyadayken cennetle müjdelenen on kişiden biriydi. O anlatıyor:
"Uhud Harbi sırasında Allah Resulü ile beraberdik. Peygamberimiz, o gün yayı kırılana kadar ok attı. Daha sonra oklarını bana vererek: 'Haydi at!' dedi.
Verdiği okların arka kısmında, onların uçuran tüyler bulunmuyordu. Buna rağmen atmamı istiyordu. Attığım bütün oklar, sanki kanatlıymış gibi uçtuktan sonra, müşriklerin vücuduna yerleşiyordu.
Tam o sırada, Katâde bin Numan'ın gözüne bir ok sapl
`İslâm nimeti her devirde insana ancak iki kaynaktan gelmiştir. Birincisi, Allah`ın kelâmı, ikincisi Allah`ın peygamberleri (Allah`ın selâmı onların üzerine olsun) . O peygamberler ki Allah-ü Tealâ tarafından sadece kelâmını yaymak, buyruklarını duyurmak ve açıklamakla değil, aynı zamanda bunların nasıl tatbik edildiğini ve başkalarına nasıl örnek olabileceklerini göstermek için de görevlendirmişlerdir. Peygamberler aynı zamanda, Kur`an`ın belirlediği amaçları varılabilmesi için, fertler ile toplumu denetle
Eski dünyanın ortasında, Arap
yarımadasının batısında, Hicaz bölgesinin Mekke
şehrinde yetim ve emin bir kul, insanlara yeryüzünün
tek bir sahibinden haber getirdiğinde, başlangıçta
birkaç iyi insandan başka kimse yoktu onu dinleyen.
Derken tevhid güneşi usulca rahmet hüzmelerini
yaymaya başladıkça, küfrün bürûdetinden buz kesen
kalpler de yavaşça erimeye ve hayat belirtisi
göstermeye başladı. Kimileri vahiy güneşinin ilk
dokunuşuyla çözülmeye hazırdı... Ve hiç tereddütsüz
bu hakikatin baharında buluverdile
Bütün sözleri ve davranışlarıyla
Kur'an ahlakını yaşayan Peygamberimiz
(s.a.v) bize bazı anlar baldan tatlı gelen
kızgınlık ve öfke hususunda da dengeli
olmayı öğretmiştir.
Peygamberimiz hiç bir zaman
kendi nefsi için kızmaz, asla kendisi için
intikam almayı düşünmezdi.
O, sadece Allah'ın rızası olmayan
durumlarda öfkesini gösterirdi. Bunun
dışında, kişisel meseleler yüzünden ortaya
çıkan her türlü öfkeyi, tedavi edilmesi
gereken bir maraz olarak değerlendirirdi.
Peygamberimizin (a.s.v)
mütebessim çehresi her zaman bir
ölçünün sembolüydü. Peygamberimiz sert
ve kaba bir çehre ile gezmediği gibi, onun
kahkahalarla güldüğü de görülmemiştir.
Ayrıca o hiç kimseyi alaycı ifadelerle küçük
düşürüp gülmemiştir.
Böyle bir ahlak yapısına sahip
olan Efendimizin (a.s.v) tebessüm etmesi
hangi olaylar karşısında vuku bulmuştu?
İşte Hz. Peygamberin Güldüğü
Anlar bize Peygamberimizin gülmesi
konusunda çok güzel ve aydınlatıcı bilgiler
sunuyor. Gülmüş olmak için gülen
insanların ciri
Bizler çok ağlayan bir peygamberin
ümmetiyiz. Peygamberimiz (a.s.v) yumuşak
kalpli, coşkun duygularla sarmalanmış, Allah
lafzının geçtiği her yerde kalbi titreyen bir
peygamberdi.
Peygamber Efendimiz ağlamanın
önemini şu ifadelerle anlatır: ?Yalnız iken
Allah'ı anıp gözleri yaşla dolan kişi Hesap
Günü'nde imtiyazlı yedi sınıf arasında yer
alır."
?Eğer benim bildiklerimi
bilseydiniz az güler çok ağlardınız." diyen
Efendimiz gözü yaşlı zamanları
Hz. Peygamberin Ağladığı Anlar başlığı
altında örnek olaylarla i
Toplam 650 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 200-220 /
Aktif Sayfa : 11
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.