Gerçeğin bozduğu büyüyü, gerçeksi olanla yeniden yaratmak mümkün mü? Yoksa gerçeksi olan zaten büyünün kendisi mi? İnsan içinde bulunduğu sıkıcı, yorucu, acı verici, çirkin gerçekliğin yerine ışıltılı, eğlenceli, güzel olanı arzu etme eğilimindedir. Çünkü ona göre mutluluk budur! Peki sahip olmadığımız, muhtemelen de olamayacağımız büyülü olan, yok saydığımız gerçekliğimizden daha mı değerli? Sorunun cevabı bize göre ‘hayır’ ancak kültür endüstrisine göre ‘evet’ olacak şüphesiz. Çünkü kültür endüstrisi bireyin sahip olduklarını değersizleştirip kendisini yüceltmeyi sever. Çünkü o biricik ve büyülü olandır ve eğer isterse herkes ona sahip olabilir!
Televizyon yayıncılığının kamusal ‘sıkıcılığından’ da bu yüzden vaz geçildi. Çünkü o ‘büyülü kutu’ydu ve eğlence olmazsa olmazdı! “Mutluluk veren kanal” olma misyonu ile eğlencenin dozunu arttıran TV8 ise gerçeksi gösterilerin sahnesi haline geldi. Yarattığı şöhretimsilerle bizleri büyülü hayallerin içine hapsetti. Bu kitap, ‘-mış’ gibi yapmayan, ‘-si’ gibi olmayan ya da olmak istemeyen bireyleri, gerçekle bir kez dahayüzleştirmek ve aydınlanmayı tekrar düşündürmek için yola çıktı.