Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Her şey iki yıl önce, tüm Türkiye’nin Hacire Anne olarak tanıdığı acılı bir annenin isyanıyla başladı. Elinde bir çekiçle HDP Diyarbakır İl Binası’nın camlarını tuzla buz etti, ardından, “Çocuğumu almadan buradan hiçbir yere ayrılmıyorum!” diyerek kapı önünde oturma eylemi başlattı. Bu kitapta kendi iradeleriyle evlenmeleri bile mümkün değilken dağa götürülmüş, küçücük yaşlarda ellerine silah verilmiş çocukların hikâyelerine tanıklık edecek, kızı için ağıtlar yakan Türkân Anne ve içimizi yakan evlat nöbeti
II. Meşrutiyetin ilanından sonra hız kazanan milli edebiyat eğilimi ve Türkçeye yönelim, özellikle Fuat Köprülü’nün gündeme getirmesi sonucu Yunus Emre’nin “yeniden keşfedilmesi”yle yeni bir boyut kazanmıştır. Cumhuriyetin ilanını takiben kısa süreli bir duralama dönemi yaşansa da Yunus Emre’ye olan ilgi 1930’lu yıllardan sonra tekrar hız kazanmıştır. Burhan Toprak, ardından Abdülbaki Gölpınarlı’nın şiirlerini bir araya getirmesi, Ekrem Zeki Ün’ün, flüt ve piyano için Yunus’un Mezarında isimli eserini beste
Tükendi
21 yazarın katkısıyla ortaya çıkan İncelikler Tarihi, ortak bir Gülten Akın kitabı. Kitabı hazırlayan şairler Asuman Susam’la Duygu Kankaytsın’ın üç bölümde topladığı yazılarda Gülten Akın şiiri tüm yönleriyle ele alınıyor. “Gülten Akın’da Şair Oluş” başlıklı ilk bölümde Necmiye Alpay, Saliha Paker, Mahmut Temizyürek, Sevilay Çelenk, Olcay Akyıldız ve Metin Celâl kişiliği ve şiirimizdeki yeri çerçevesinde şaire yaklaşıyorlar. “Gülten Akın’ı Okumak” başlıklı ikinci bölümde Cevat Çapan, Haydar Ergülen, Roman
Tükendi
Pek çok padişah gibi Yavuz Sultan Selim de şairdir. Bir yandan cenkler edip ülkeler fethederken diğer yandan da gözleri ahuya bağlanmış, onun aşkından aciz kalmış bir âşıktır. Sultan Selim, şiirlerini hem Türkçe hem de Farsça yazmıştır. Onun şiirleri incelenince karşımıza üç kişilik tarzı çıkar: Âşık, derviş ve padişah. Sultan Selim’in Türkçe şiirlerinin dikkat çeken bazı özellikleri vardır. Kaynaklarda Tatar dilinde şiir yazdığı söylenir; Tatar dili dedikleri Ali Şir Nevayi’nin dilidir. Dilde, gönülde, dev
Yüzyıllar boyunca beraberce bir tarih ve kültür inşa eden Türklerle Arapların siyasi, idari ve askerî münasebetleri hakkında sayıları az olmakla birlikte bazı çalışmalar yapıldı. Ne var ki bu iki milletin birlikteliklerinden doğan verimlerin, yani el birliği ile oluşturdukları medeniyet hâsılasının çeşitli yönleri hâlâ araştırılmaya muhtaçtır. Öte yandan hayli uzun ve bereketli beraberliğin Türk edebiyatçılarının hafızasına ve edebî eserlerine nasıl yansıdığı, bir tanık olarak edebiyatçıların geçen yüzyılda
Ferda ZAMBAK, Tanzimat Dönemi Türk Romanlarında babasız temsil edilen oğulların erkeklik biçimlerini incelerken modernleşme sürecine dair değişimlerin daha çok “erkeklik” üzerinden kurgulandığını ortaya koyar. Bu dönem romanlarında, “yetim oğul olmak”, Osmanlı modernleşmesinin eril tahayyülü için gerekli olduğu kadar sakıncalı bir durum olarak ele alınır. Anlatıcıların yetim oğullardan beklediği babayla ve sultanla simgesel hale gelen hegemonik erkekliği inşa etmeleri değil, Batı karşısında ataerkil normlar
Çagdas dünyanın eğitim anlayışında yeni bir dönem açılıyor. Bugün sosyal bilimlerin tüm alanlarında olduğu gibi dil ve edebiyat eğitiminde de, covid-19 salgınından dolayı teknolojiye adaptasyonun hızlanması yeni bir döneme girildiğini daha net görmemizi sağlıyor. Eğitime mobil cihazlar, taşınabilir/giyilebilir araçlar, sanal gerçeklik, makine ve yapay zekâ öğrenimleri, bulut teknolojisi vb. uygulamalar ile devam eden bir çağı yakalamak için Türkiye’de sosyal bilimler de dâhil olmak üzere tüm bilim ala
Tükendi
Cümleten başımız sağ olsun... Liyakat öldü! Candaş Tolga Işık, cenaze namazı kılınan liyakatin nasıl öldürüldüğünü kaleme alıyor. Liyakat ilkesinin terk edildiği ülkemizde kurumların, kavramların, değerlerin özetle her şeyin içinin nasıl boşaldığını örneklerle aktarıyor. “Bir kurumun içinin boşaltılması denince hem medyanın hem de vatandaşın aklına ilk gelen ve dolayısıyla ilgisini esas cezbeden konu, o kurumun kasasının boşaltılması. Yolsuzluk, hortumculuk ya da vurgunculuk, adına ne derseniz deyin, bunlar
“Edebiyata kulak vermeden, feminizmin sesinin tam duyulamayacağına, sözünün tam anlaşılamayacağına ve feminizme ilişkin bir incelemenin eksik kalacağına inanıyorum. Bu metinlerin her biri, 1960’ların ve 1970’lerin sokağa taşamamış, içte kalmış sesidir. Hatta 1960’ların öncesinin de birikimi, birikmiş isyanıdır. Bu metinlerde yol alarak o dönemin siyasi atmosferini, toplumsal cinsiyet rolleri çerçevesinde yaşanan çıkmazları/tıkanmaları ve elbette bu açmazlara karşı isyanı görmek mümku
Tükendi
TURGENYEV Yaşamı, Sanatı ve Çağı adlı bu çalışma, Prof. Dr. Türkan Olcay tarafından 2005 yılında kaleme alınan İvan S. Turgenyev monografisinin gözden geçirilmiş ve yeni bilgilerle zenginleştirilmiş halidir. Söz konusu çalışmayla, Rus klasik romanının başlıca yaratıcıları arasında yer alan İvan Sergeyeviç Turgenyev’in (1828-1883), insan ve sanatçı olarak bütünsel portresinin çizilmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda yazarın soyuna ait tarihçeden başlamak üzere, yaşamı ve sanat evreleri tanıtılmakta, Bir Avcını
Ahmet Talât Onay'ın ününü sağlayan eserlerinin başında Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev'i gelir. Yazar bu eserinde, örneklerden hareketle halk şiirimizin bazı kurallarını tespit etmeyi denemiştir. Fuat Köprülü, Veled Çelebi, Necip Âsım, Ahmet Kemal, Nurullah Ataç, Brockelman ve Kowalski gibi yerli ve yabancı ilim adamı ve edebiyatçılar bu eserlerin önemini gösteren tenkit ve tanıtma yazıları yazmışlardır. Ahmet Talât, Halk Şiirlerinin Şekil ve Nev'i'ni 1924'te yazmış, 1928 yılında Maarif Vekâleti tara
Ben Türk şiirini gül-i ra'nâya benzetiyorum; yarı sarı yarı kırmızı... Halk ve divan geleneğinden beslendiği için iki renkli. Rengini, kokusunu bizim havamız, suyumuz ve toprağımızdan alan, bizim besleyip büyüttüğümüz bir gül. Edebiyatımızı doğru anlayabilmek için önce zihnimizdeki ikiliği kaldırmamız gerektiğine inanıyorum. Türk kültürü, tarihi ve sanatı gibi edebiyatı da bir bütün. Şiir de bu bütünlük içinde gelişimini sürdürüyor. Farklı estetik çizgilere sahip olmakla birlikte, ortak bir kültür
Eğitim Fakültelerinin Almanca Öğretmenliği bölümlerinde öğrenim gören öğrenciler, Alman Edebiyatı dersini iki dönem halinde alırlar ve daha çok kitap yoluyla bilgi edinirler. Dersler çağ, yazar, konu bağlamlı akarken, detaylı ve yüklü bilgiler yerine özgünleştirme önceliğine yer verilir. Bu kitap, öğrencilerin okuma eğilimini destekleyen, bilgi yoğunluğunu gideren özgünlüğü ve örneklemeleriyle hep atama sınavlarına ipucu verecek; motif, imge, sembol… gibi sanat unsurlarıyla Türk ve Batı Edebiyatı eserlerini
Türkiye’de çocuk edebiyatına yönelik eleştiri çalışmalarında büyük bir eksiklik göze çarpar. Metinlerarasılık, Yeniden Yazım ve Adaptasyon çocuk edebiyatı ürünlerinin ciddiyetle ele alınıp eleştirel bir bakış açısıyla incelendiği metinlere oldukça ihtiyaç duyulan bir noktada okurla buluşmaya hazırlanıyor. Bu kitapta yer alan makalelerde temelde bir metnin bir başka metinle kurduğu ilişkiyi veya iki metnin türlü bağlamlarla girdiği diyaloğu merkezine alan ‘metinlerarasılık’ kavramının çocuk edebiyatındaki iz
Sözü sihir kıvamına getirmek için, bir sarrafın altın işlerken gösterdiği titizlikle çalışan sanatçıların, insan ruhuna haz verecek eserleri hangi yollarla vücuda getirdiklerini anlayabilmek, söz ve anlam sanatlarının iyi bilinmesini gerektirir. Sözle sihir yapmak hususunda varılabilecek son mertebeye ulaşan kadim sanatkârların, kendilerine çizilen sınırlar içinde, orijinal hayaller ve söyleyişler elde ederken uğradıkları menzilleri konu alan bu çalışma, bilhassa eski şiir üzerine mesai sarf eden araştırmac
Tükendi
Yetersiz dil bilgisi; düşünce ve değerlendirme gücünü kısıtlar ve de nüanslar kaybolur. Sloganlar ve dogmatizmin cazibesi artar. İnsan; duygu, düşünce ve davranışlarının toplamıdır. Çocuklar yaşamında önce kendini oynar, doğaldırlar. Zamanla izlendiğini öğrendikçe, doğallıktan uzaklaşır, rol yapmaya başlar, her insan doğuştan oyuncudur. Masallar ise; dünya durdukça küçüklere uyuması ve büyüklere de uyumaması için anlatılacaktır. Felsefe, dil aracılığı ile aklımızın büyülenmesine karşı bir mücadeledir. Dil y
Tükendi
“Geçmişin sadece hatırlamaktan zevk aldığınız kadarını düşünün...” Jane Austen’in büyülü kaleminden çıkan Gurur ve Önyargı eseri, kitabın baş kahramanı Elizabeth Bennet’in çağları aşan özgün karakteri sayesinde 200 yıldır geçerliliğini korumuş ve klasikler arasında yerini almıştır. Bu kitap sayesinde Elizabeth ile samimi bir arkadaşlık kurarken bir yandan da onun herhangi bir roman kahramanından çok daha fazlası olduğunu anlayacaksınız. Sayfalar ilerledikçe Elizabeth’in yaşamına, duygularına, yüreğinin sırl
Huzursuz Bir Ruhun Panoraması, cumhuriyet döneminin kanonik yazarlarından Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun o verimli huzursuzluğuna aynalar tutuyor. Onun aşka, inkılâba, Batı’ya, kadınlara, mekâna, millete, siyasete, Atatürk’e, dine, Bektaşiliğe ve daha birçok şeye -mesela can sıkıntısına- bakışına tutulan aynalar, bunlar. Bu geniş bakış, cumhuriyet tarihinin zihniyet dünyasında kapsamlı bir keşif turu anlamına geliyor. Yakup Kadri’nin edebi dilini, edebiyatının kaynaklarını ve açılımlarını da ihmal etmeden… Y
Tükendi
Abdullah Uçman, Adalet Ağaoğlu, Adnan Özyalçıner, Ahmet Oktay, Alphan Akgül, Ataol Behramoğlu, Aysel Türkay, Bâki Asiltürk, Bekir Coşkun, Bülent Ağaoğlu, Cahit Koytak, Demir Özlü, Enis Batur, Erol Üyepazarcı, Ertuğrul Özkök, Feridun Andaç, Ferit Edgü, Fethi Naci, Füsun Akatlı, Hami Çağdaş, Hasan Bülent Kahraman, Haydar Ergülen, Hilmi Yavuz, Hulki Aktunç, İhsan Yılmaz, İzel Rozental, Jale Parla, Kemal Özer, Konur Ertop, Kürşad Oğuz, Latif Demirci, Mehmed Seyda, Mehmet Rifat, Murat Örem, Orçun Üçer, Orhan Dur
Tükendi
Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatı, Türk milletinin bağımsız devlet kurma şeklinde görüngülenen tarihsel dirilişine koşut başlayan ve gelişen yazınsal yolculuğunu kapsar. Yeryüzünden silinmek istenen bir milletin köklü dönüşümlerle evrildiği bu süreç, Türk ve Dünya medeniyeti açısından çok katmanlı tarihsel varoluş serüvenlerinin gerçekleştiği bir dönemdir. Anadolu’nun vatanlaşmasında dönüm noktası olması bakımından ise, geçmiş yılların çıkarımının yön verdiği millî devlet fikrini benimseme ve benimsetme
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1