Selâhaddin Eyyûbî gibi büyük bir kahraman, örnek bir devlet adamı tarafından kurulan Eyyûbî Devleti, kısa ömürlü olmasına rağmen İslâm ve dünya tarihinde önemli rol oynamıştır. Bu devletle Ortadoğu’da kuvvetli bir siyasî birlik ortaya çıkmış, bunun sonucu olarak 1187 yılında Kudüs ve Haçlılar’ın işgalindeki birçok yer geri alınmış, daha sonra yapılan Haçlı seferleri başarısızlığa uğratılmıştır. Yine bu siyasî birliğin devamı olan Memlükler zamanında 1260 yılında Moğollar’a büyük bir darbe vurulmuş, doğudaki
Endülüs Devletinin kuruluşu, göz kamaştıran yükselişi ve hazin çöküşü dünya tarihinin önemli kırılma noktalarından biridir.
Gemileri yakan ve ardına bakmayan yiğitlerin kurduğu Endülüs Devleti, annesinden Erkekler gibi savaşmadın, şimdi sana kadınlar gibi ağlamak yakışır! sözlerini işiten sultanların elinde yok olmuştur.
Hüzünlü boyutu bir yana, bilim ve felsefe gibi insanlığın ortak mirası olan medeniyetin tüm unsurlarını karanlık Ortaçağ Avrupasına taşıyan Endülüs Devleti, yakıla yıkıla tüketilemeyen ese
Türk Medeniyet Tarihi, Ziya Gökalp'ın
vefatından sonra yayınlanan eseridir.
Ziya Gökalp milletvekili olunca Türk Medeniyeti
Tarihi'ni yazmaya başlamış, ancak eserinin
birinci cildini tamamlayabilmiştir.
Meşrutiyetin, 1908'de ikinci defa ilanıyla
birlikte Osmanlı Devleti içindeki muhtelif
unsurların tartışmaları alevlenmiş, Ziya Gökalp
ve beraberindekiler, diğer unsurların ayrılma
temayülü göstermelerine karşı kurucu unsur
Türkleri öne çıkarmış, Türk tarihi ve Türk
töresini araştırmaya koyulmuştur.
Gökalp "k
Anadolu'da önemli izler bırakan Hitit halkı; birleşmeyi, birlikte yaşamayı, başka ulusların geleneklerini paylaşmayı ve krallığın benimsediği tanrılara tapınmayı önemli bir yaşam tarzı olarak görürlerdi. Onlar kuşattıkları kent krallıklarını topraklarına katarken, dinlerine ve geleneklerine sahip çıkmış, özellikle onların öykülerinden de yararlanmışlardır. Hitit edebiyatında; Hurrilere ait öykülerde ve bu öykülerin yeraldığı tabletlerde öykülerin yazıldığı ilk dil de kullanılmıştır. Arkeolojik buluntularda
Yaşlı Tarihin Yankısı, Çin Seddi'nin kuzeyinde kılıç sallayan korkusuz Tatarları, bağımsızlıklarına düşkün eski Bulgarları, Karadeniz bozkırlarında at oynatmış sarışın Kıpçakları, dünya ticaretine ev sahipliği yapmış tüccar İdil Bulgarlarını ve büyük bir medeniyet yaratmış olan bugünkü Tatarları ele alıyor.
Kitap, Tatar aydınlarının, Tatar tarihi, Tatar kimliği ve tarih felsefesi gibi sorunları tartıştığı bir dönemde, bu tartışmaya katılmak amacını taşıyor. Temel olarak Bulgar-Tatar tarihi ve medeniye
Zahide Ay'ın bu çalışması, 11. yüzyılda Nâsır-ı Hüsrev'le birlikte İsmaililiğe geçen Bedahşan İsmaililiği tarihini konu edinmektedir. Bu kitap okunduğunda, yazılı kaynakların ve modern araştırmaların yanında, İsmailileri bizzat tanımış ve aralarında yaşamış olmanın katkısını yansıtan bir mahiyet arz ettiği, bunun konuyu nasıl zenginleştirdiği görülecektir. Yazar bu kitabında, bundan birkaç yıl evvel yayımladığı Yüksek Lisans tezinden daha olgun, daha başarılı bir çalışma ortaya koymuştur. 13.-15. yüzyıllar
İnsanlık tarihi Hakk'ın tarafında olanlar ile batılın tarafında olanlar arasında cereyan eden bir mücadeleden ibarettir. Uygarlıkların çöküşünü bu mücadeleden bağımsız düşünemeyiz. Ticaretlerine, kazanç yollarına, siyasetlerine ve ahlaklarına müdahale eden bir din; sömürü esasına dayalı köle düzenlerine çomak sokacağı, haksız kazanç ve zulümlerini engelleyeceği için Allah'ın gönderdiği peygamberleri ve o peygamberlerin yolundan giden dava adamlarını engellemeye çalışmışlardır.
Kendilerine yapılan uyarıları
Ermeni meselesi, yalnızca Türkler ile Ermeniler
arasında yaşanmadı.
İngilizlerin Ermenilere yönelik ilgisinin kökeni neydi?
İngiliz-Ermeni birlikteliği nasıl gelişti?
İngiliz-Ermeni işbirliğinin siyasi ve sosyal sonuçları neler oldu?
İngilterenin Ermeniler vasıtasıyla yürüttüğü faaliyetlerin 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı Devleti aleyhine sonuçlar ortaya çıkarmasının Türk-İngiliz ilişkilerinde gerilime yol açtığını ortaya koyan kitap, Ermenilerin bu gerilimli ilişki sonucunda nasıl
"Doğaya, başka canlılara duyarlı, modernizmin hızından, tüketimin hırsından haz duymayan, hiyerarşiyi reddeden, yeni bir küresel kültür gözümüzün önünde doğmakta. Ardından türümüz uygarlığında yeni bir döneme girilecek. Teknolojideki hızlı dönüşümler gibi, içinde yaşadığımız tarih de eskisine göre hızlı değişiyor. Yeter ki, düzenin kalıcılığına koşullanmamızdan silkinebilelim."Sadece ihtiyacımızı gidermekle yetindiğimiz "avcı-toplayıcı" günlerimizden, "kullan-at" toplumlarına geldik. Bilim ve teknikteki ile
Bedeni bütün görünümleriyle incelemeyi amaçlayan ve üç ciltlik kolektif bir yapıt olan Bedenin Tarihi, gezegenlerin, gizli güçlerin, muskaların, değerli nesnelerin etkisinden bağımsız olarak tasavvur edilmiş, Rönesansın ateşlediği kültürel çatışmanın içinde kendine has özellikleriyle sivrilen bir bedenin tarihini, modern bedenin doğuşunu ele alıyor.
Son ciltte Stephane Audoin-Rouzeau, Antoine de Baecque, Anette Becker, Anne-Marie Sohn, Yves Michaud, Pascal Ory, Annie Suquet, Frederic Keck, Paul Rabinow, An
Bir cemiyet, medeniyet dairesini değiştirebilir. Mesela Türk
kavmi, iki kere medeniyet dairesini değiştirdi. İslamiyeti
kabul etmeden önce, "Uzakdoğu Medeniyeti Dairesi" içinde
yer alıyordu.
Müslüman olduktan sonra, "Doğu Medeniyeti Dairesi"ne
girdi. Geçen yüzyıldan (19. asır) beri de, üçüncü bir daireye,
"Batı Medeniyeti Dairesi"ne girmeye çalışıyoruz.
Editörlerden
Sunuş
Romalıların Devleti'nin Makamları Hakkında
I.Kitap
II.Kitap
Notlar
Antik Kaynaklar
Modern Kaynak Kısaltmaları
Modern Kaynaklar
Antik Kaynak Atıf Dizini
Modern Kaynak Atıf Dizini
Genel Dizin
Ölümcül silahlarla donatılmış İspanyol atlı birlikleri Aztek yerlilerinin yaşamakta oldukları bölgeye geldiklerinde, yerliler büyük sevinç içinde "Tanrılarımız geri döndüler" şeklinde yere doğru eğilerek onların sempatilerini kazanmak adına secde etmişlerdi! Onların inançlarına göre, yaratılış döneminde insanlara küsüp, gökyüzüne yerleşen yüce tanrıları, yeniden güçlenerek geri dönmüş ve halkı ziyarete gelmişlerdi! Ne var ki altın bulma hırsına yakalanmış İspanyol askerleri, yere eğilen yerlilerin bu ilahi
Her şey görünmez parçacıklardan oluşur. Maddenin temel parçacıkları şeylerin tohumları ebedidir. Temel parçacıklar sayıca sonsuz ama şekil ve boyut bakımından sonludur. Evrenin bir yaratıcısı veya tasarlayıcısı yoktur. Her şey, bir sapmanın sonucunda meydana gelir.
Özgür iradenin kaynağı sapmadır.
Doğa durmadan deney yapar. Ruh ölümlüdür. Ölümden sonra hayat yoktur. Tüm örgütlü dinler hurafelerle dolu yanılgılardır. Dinler şaşmaz biçimde zalimdir. Melekler, şeytanlar, hayaletler yoktur. İnsan hayatının
Büyük Selçuklu devlet geleneğinden gelen Zengî Atabeyliği'nin içinden çıkan Eyyubiler, yaklaşık bir asır Mısır, Suriye, Yemen, Doğu ve Güneydoğu Anadolu gibi bölgelerde etkin bir güç olmayı bilmiştir. Hanedan, görece kısa bir iktidar devresine sahip olsa da Ortadoğu tarihinde kalıcı izler bırakan bir devlet tesis edecektir. Söz konusu coğrafyalarda bu dönemden kalan cami, medrese, türbe, saray ve askerî yapı gibi mimari eserler bu durumun en somut delilidir.
Bununla birlikte gerek ülkemizde gerekse dünyad
İnkaların Güneşin Çocukları olarak adlandırılmasının, Mudaki Güneş İmparatorluğunun ezoterik yaşam geleneklerinden kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Kendilerini, İnka olmanın yüce bir erdemlilik olduğuna o kadar çok inandırmışlardı ki İnka olma uğruna kardeş-kardeşe savaşmaktan çekinmemişlerdi. Onlar da diğer uygarlıklarda olduğu gibi birçok tanrıya inanmış, o tanrılar için muhteşem tapınaklar, saraylar ve kurban sunakları yapmışlardı. Baş tanrıları Viraccochaydı. Geleneksel olarak uyguladıkları acımasız k
Göç yoluyla Nil deltasına yerleşen Batık Kıta Munun kültürüyle çoğu noktalarda benzeşen Mayaların, son derece gizemli bir yaşam sürdükleri görülmektedir. Onlar da Mezopotamya ve Mısırdaki dinsel gelişmelerin paralelinde benzer davranışlar sergilemişler, ancak tanrılara insan kurban etme ritüelleriyle onlardan ayrılmışlardır. Çok sayıda kaynakta ortaya çıkan, Batık Kıta Munun öğretilerinin yer aldığı Naa-kal tabletlerindeki dinsel bilgiler, Mayaların mitolojilerinde de benzer anlatımlarla yer al- maktadır. C
Mezopotamya bölgesinde Sümerlerin egemenliğine son veren Agade (Akkad) soyundan gelen Sargon I, bölgenin konumunu değiştirdi ve yeni ilkelerle Akkad Hanedan kurucusu olarak egemenliğini kabul ettirdi. Ancak iyi hesaplayamadığı siyasal süreç nedeniyle Akkadlar da iki kent devleti şeklinde bölünerek Babil Kent Krallığı ve Asur Kent Krallığını oluşturdu. O dönemlerde ortaya çıkan karışıklıklar nedeniyle bazı aşiretler İran bölgesindeki Urmiye Gölünün kıyılarından Van ili çevresine yerleşmeyi denediler, bir gru
Hitit İmparatorluk Devri'nde, Hititler'in sosyal ve kültürel yaşantısında dış politikanın etkileri önemli ölçüde gözlenmektedir. Suriye kültürünün Anadolu'ya transferinde ve daha sonra burada yer etmesinde kralların izlediği politikaların ve politik süreçlerin çok büyük payı olmuştur.
Şimdiye kadar Suriye-Hitit ya da Hitit-Asur siyasi ilişkilerini ele alan bir çok çalışma yapılmıştır. Ancak IV.Tudhaliya'nın Suriye'deki vassal krallıklar ile Asur'a karşı izlediği politikayı döneme ilişkin tarihi içerikli b
Toplam 24 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 1-20 /
Aktif Sayfa : 1
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.