Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Edebiyatçı dostu Şahabettin Süleyman’a göre Selahattin Enis, yeni neslin en gözlemci ve çözümleyici hikâye yazarıdır. O, hayatın çirkin fakat gerçek sahnelerini, insanlığın yaşadığı acıların ve gülünç hallerin dikkat çeken noktalarını büyük bir yetkinlikle sayfalara aktarır. İyi gözlem yapar, inceler, düşünür, hisseder ve sonra da derin, samimi ve olabildiği kadar tarafsız anlatır. Ona bazen dilencilerin teneke kaplı evleri önünde, tıp fakültesinin ceset kokan koridorlarında; bazen de cami kapılarında, alt
Edebiyatçı dostu Şahabettin Süleyman’a göre Selahattin Enis, yeni neslin en gözlemci ve çözümleyici hikâye yazarıdır. O, hayatın çirkin fakat gerçek sahnelerini, insanlığın yaşadığı acıların ve gülünç hallerin dikkat çeken noktalarını büyük bir yetkinlikle sayfalara aktarır. İyi gözlem yapar, inceler, düşünür, hisseder ve sonra da derin, samimi ve olabildiği kadar tarafsız anlatır. Ona bazen dilencilerin teneke kaplı evleri önünde, tıp fakültesinin ceset kokan koridorlarında; bazen de cami kapılarında, alt
Hüseyin Rahmi Gürpınar 1864’te İstanbul’da doğmuş, 8 Mart 1944’te Heybeliada’da yaşamını yitirmiştir. Edebiyatımızın en önemli romancı ve hikâyecilerinin arasında yer almaktadır. Hüseyin Rahmi, resmî ya da özel olarak düzenli bir eğitim almamıştır, tamamıyla kendi kendini yetiştirmiş bir yazardır. Küçük yaşta yazmaya başlayan Hüseyin Rahmi’nin, on iki yaşında kaleme aldığı Gülbahar Hanım adlı piyesi diğer bazı kitaplarıyla birlikte Aksaray’da çıkan bir yangında yanmıştır. Üstadı saydığı Ahmed Mithat Efendi’
Fatma Aliye Hanım’ın yazmış olduğu ve kadının aile içindeki yerini anlatan Levayih-i Hayat adlı bu kitap, beş kadın anlatıcının birbirlerine yazmış olduğu on bir mektuptan oluşmaktadır. Evlilik hayatında mutluluk, mutsuzluk, eşler arasında uyum, aldatma, aşk ve kadınların eğitimi gibi konular, yazmış oldukları mektuplarla kendi aralarında tartışılmaktadır. Mektupla anlatım tekniği, kadınların kendilerini bir anlatıcıya ihtiyaç duymaksızın ifade etmelerine olanak tanımıştır. Bu yazışmalar Fatma Aliye’nin yaş
Tükendi
“Artık ona karışamazsınız. Bey´in huyunu içinizden kimse benim kadar bilmez. O kendi hâlinde bir adamdır. Karşısına dünya güzeli çıksa başını kaldırıp da bakmaz. Kocam beni bilir, ben kocamı bilirim. Ötesi sizin neyinize gerek... Neyinize gerek sizin hanımlar? Koca benim değil mi? Sıtma tutsun, karın ağrısı tutsun, ne tutarsa tutsun... A bana öğüt vereceğinize, büsbütün ateşe körükle gidiyorsunuz. Sizin sözünüzden çok kocamın sözüne inancım vardır.” diyen bir Hanım’ın, hizmetçi parçasını kocasının önüne att
Tükendi
1872-73 yılları arasında Hadika gazetesinde tefrika edilen, daha sonra 1875’te kitap olarak basılan Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, edebiyat tarihimizin “ilk yerli roman”ı olarak kabul edilir. Trajik bir aşk hikâyesi çerçevesinde gelişen romanda, aynı zamanda dönemin toplumsal yaşamının panoramasını çizer Şemsettin Sami. Talat ve Fitnat’ın aşkları dönemin “âdetleri” yüzünden vuslatla sonuçlanmayacak, ayrılık acısı ölüme sebep olacaktır. Romanda kadın-erkek ilişkileri aşk, evlilik gelenekleri, eğitim gibi kavraml
Halit Ziya Uşaklıgil’in yazın hayatının 3. Eseri olan Bir Ölünün Defteri, okurların Servet-i Fünûn Edebiyatı’nın nasıl şekillendiğini anlaması açısından son derece önemlidir. 1980’li yıllardan itibaren İzmir’de şiir, hikâye ve roman ile bu serüvene başlayan yazar, bulunduğu dönemi oldukça etkilemiştir. Bu eserde de okura aşkın ve acının birlikteliğini üç kişilik bir olay örgüsünde sunmaktadır. Kitaptaki baş kahramanının hatıra defterinin bulunmasıyla olaylar silsilesi anlatılmakta ve duygunun bizlere aktarı
Tükendi
Hüseyin Rahmi Gürpınar Meyhanede Hanımlar’da Cumhuriyet sayesinde kadınların kazandığı özgürlüğün sosyal hayata yansımasını, çerçevesini kimsenin tam olarak bilmediği içki yasaklarını, sanatta taklitçiliği mizahi bir dille hikâye eder. Mazhar Osman, Turşucu Cemal, Şehir Tiyatroları gibi dönemin popüler kişi ve konularına da değinilen Meyhanede Hanımlar’ı, Son Telgraf gazetesinde yayımlanmadan hemen önce yazarıyla yapılan röportajla sunuyoruz. Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944) Dönemini ve çevresini r
Hüseyin Rahmi Gürpınar Meyhanede Hanımlar’da Cumhuriyet sayesinde kadınların kazandığı özgürlüğün sosyal hayata yansımasını, çerçevesini kimsenin tam olarak bilmediği içki yasaklarını, sanatta taklitçiliği mizahi bir dille hikâye eder. Mazhar Osman, Turşucu Cemal, Şehir Tiyatroları gibi dönemin popüler kişi ve konularına da değinilen Meyhanede Hanımlar’ı, Son Telgraf gazetesinde yayımlanmadan hemen önce yazarıyla yapılan röportajla sunuyoruz. Hüseyin Rahmi Gürpınar (1864-1944) Dönemini ve çevresini r
Ömer Seyfettin 1884 yılında dünyaya gelmiş ve 1920 yılında vefat etmiştir. Edebiyatımızın önemli isimlerinden olan Ömer Seyfettin adını Selanik’te çıkarılan Genç Kalemler dergisindeki yazılarıyla duyurdu. 1911’de dergide yayımlanan Yeni Lisan başlıklı yazısı Milli Edebiyat akımının başlangıç bildirgesi olarak görüldü. Türk kısa hikâyeciliğinin kurucu olarak görülen Ömer Seyfettin hikâyelerini Maupassant tarzında yazdı. Bu hikâyelerinde çocukluk, askerlik ve memurluk dönemlerinde yaşadıklarını kaleme aldı. B
Tükendi
Felâtun Bey ile Râkım Efendi’yi Tahsin Yıldırım’ın özenli çalışmasıyla size sunuyoruz. Modern anlamda Türk edebiyatının ilk örneklerini veren Ahmet Mithat Efendi, eserlerinde modernleşme, doğu-batı çatışması ve toplum meselelerine yoğunlaşır. Varlıklı ve züppe Felâtun Bey ile yoksulluk içinde büyümüş, çalışkan Râkım Efendi tipleriyle Osmanlı’da değişen insan tipleri ve yanlış Batılılılaşmayı ele almakla kalmaz, aynı zamanda okurlara modernleşmeye dair doğruları ve yanlışları da anlatır. Yazar, otobiyografik
Türk edebiyatında birçok ilke imza atan Şinasi’nin Türk tiyatrosunun “ilk basılı” metni olarak ayrı bir yere sahip tek perdelik oyunu Şair Evlenmesi, şair Müştak Bey’in evlenmesi sırasında yaşananları anlatır. Şinasi, Fransa’da tanık olduğu “çağdaş” tiyatro eserlerinin bir benzerini kaleme alıp önemli bir sıçramaya kapı açarken, aydın kimliğinin de etkisiyle, görücü usulüyle evlilik geleneği ve her yere sirayet etmiş rüşvet sorunu gibi dönemin sosyal yaşantısında yer bulan toplumsal konulara dair önemli ele
Tükendi
Mehmet Rauf’un Define’nin devamı olarak yazdığı Kan Damlası romanında Şakir Feyzi, Tarabya’da İngiliz Köşkü’nde ailesiyle sakin, huzurlu ve müreffeh bir hayat yaşamaktadır. Ancak bir gün art arda işlenen cinayetler hayatlarını altüst eder. İngiliz Köşkü’nde yaşlı bir kadın, Anadoluhisarı’ndaki Zincirli Köşk’te ise bir erkek, aynı günde, birbirine benzer derin yaralarla yataklarında ölü bulunur. Polis, maktullerin ellerinde “Numara Bir!” ve “Numara İki!” yazılı notlar bulur. Merak ve gerilim unsurunun baş
Tükendi
Mehmet Rauf’un Define’nin devamı olarak yazdığı Kan Damlası romanında Şakir Feyzi, Tarabya’da İngiliz Köşkü’nde ailesiyle sakin, huzurlu ve müreffeh bir hayat yaşamaktadır. Ancak bir gün art arda işlenen cinayetler hayatlarını altüst eder. İngiliz Köşkü’nde yaşlı bir kadın, Anadoluhisarı’ndaki Zincirli Köşk’te ise bir erkek, aynı günde, birbirine benzer derin yaralarla yataklarında ölü bulunur. Polis, maktullerin ellerinde “Numara Bir!” ve “Numara İki!” yazılı notlar bulur. Merak ve gerilim unsurunun baş
Tükendi
SITKI BEY: Abdullah Çavuş, buraya gel! Şu kale uğrunda ölmek elinden gelir mi? SITKI BEY: İslam Bey, bu gece, bir yere gidecek. Beraber gidebilir misin? Fakat yüzde doksan dokuz kurşuna dizilmek var. ABDULLAH ÇAVUŞ: Kurşuna dizilirsem, kıyamet mi kopar? Vatan Yahut Silistre, Namık Kemal’in vatanperverlik ve hürriyet duygularını en iyi yansıttığı eseridir. Eserde, düşman işgalinde olan Silistre Kalesi’nin, kahraman Türk ordusu ve bir avuç gönüllü sayesinde nasıl kurtarıldığı anlatılmıştır. Gönüllerinde vatan
Halid Ziya Uşaklıgil, Servet-i Fünun Döneminin büyük isimlerindendir. Batılı anlamda, ilk roman yazan edebiyatçı olarak anılır. Aşkı Memnu, Mai ve Siyah, Bir Ölünün Defteri, Kırık Hayatlar, Sefile ve Nemide, romanlarından bazılarıdır. Hikâye ve şiirleri ile Türk edebiyatında önemli bir yer tutar. Bunların dışında oyun, tiyatro ve hatıra yazıları da vardır. Yazarın bu kitabı altı kısa hikâyeden oluşmuştur. Aşk, ıstırap ve sosyal içerikli hikâyelerinin en çarpıcı kısmı, olaylar ve insanlarla ilgili gözlemleri
Çocukluktan beri büyütülen bir aşkın gün geldiğinde fedakarlık sanılarak bir servetin önüne serilmesi üzerine bir cinnet ile sonuçlanan ve devam eden bir yaşam… İsmail Tayfur’un başından beri emin olduğu duyguları etrafındaki kişilerce göz ardı edilerek saadetin zenginlikte aratıldığı ve fakat İsmail Tayfur’un çırpınmasına kimsenin kulak asmaması hayali kurulan hayatı daha da bedbaht bir yola sürüklemiştir.
Tükendi
Hayal oyunu /Ellerindi ellerimden tutan /Ellerimdi ellerinden tutan... /Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi /Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin /Kimbilir kaç martılar halinde... /Bir masada karşı karşıya /Seyrederken dudaklarını senin, /Dile gelmiş ilk Türkçeydik... /Henüz başlamış külrengi bahar, /Ne savaş, ne barıştık biz... /Bu dünyaya yeni gelmiş bir diyar /Manolyaya gece konmuş kumrular... * Bahariye *Hal Çaresi *İntihar *Üç Çiçekle Estetika *Ölemsiz *Rabia Hatun’un Uçan Halısı *El Tutuşa Tut
Hayal oyunu /Ellerindi ellerimden tutan /Ellerimdi ellerinden tutan... /Bıraktığı anda ellerimiz ellerimizi /Gökyüzüne vuracaktı gölgeleri ellerimizin /Kimbilir kaç martılar halinde... /Bir masada karşı karşıya /Seyrederken dudaklarını senin, /Dile gelmiş ilk Türkçeydik... /Henüz başlamış külrengi bahar, /Ne savaş, ne barıştık biz... /Bu dünyaya yeni gelmiş bir diyar /Manolyaya gece konmuş kumrular... * Bahariye *Hal Çaresi *İntihar *Üç Çiçekle Estetika *Ölemsiz *Rabia Hatun’un Uçan Halısı *El Tutuşa Tut
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1